Özal'ın ölümüyle ilgili bir iddia daha!
Abone ol8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümüyle ilgili son günlerde ardarda iddialar geliyor. Şimdi de Azebaycan boyutu gündeme taşındı.
Turgut Özal'ın ölümünün üzerinden yıllar geçti ancak, ölümüyle
ilgili sır perdesi hala geçerliliğini koruyor. Kimse çıkıp ölümle
ilgili ciddi bir açıklama yapmıyor. Mahkemelere ve medyaya
her gün asıllı asılsız ıhbarlar geliyor. Televizyonlar insanları
çıkartıp konuşturuyor.
Özal gerçekten öldü mü öldürüldü mü? Gerçekten öldüğü doğru ama, nasıl öldüğü hala tartışılıyor. Özellikle son zamanlarda ailesi tarafından ortaya atılan iddialar, zamanında özalın yakın çevresinde bulunan görevliler hepsi bülbül gibi şakımaya başladılar. Ama kimin ne dediği, kimin doğru, kimin yanlış söylediği bir türlü ortaya çıkmıyor. Bilgilerde taksit tak sit veriliyor.
Son olarak Semra Özal'ın NTV'de yaptığı açıklama üzerine bir yazı yazan Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür, başka bir iddiaya dikkat çekti. Övür, Özal'ın öldüğü dönemlerde Azerbaycan'da bulunan bir ülkücü ile yaptığı konuşmayı kaleme aldı. NTV'de konuşan Semra Özal'ın açıklamalarınna farklı bir gözle yaklaşan Sabah Yazarı Azerbaycan'daki geziye bakın neyi hatırlattı:
(...) Önceki gece NTV'de Can Dündar, Semra Özal'ın da
katıldığı bir yayın yaptı.
Çok şey konuşuldu ama ilk kez Özal'ın ölümüyle ilgili yeni
bir şüphe ortaya atıldı. Eşi Semra Özal bir ara şöyle
diyordu:
"Bu zehirlenme süreci Azerbaycan'da başlamış
olabilir..."
(...)
Dahası o konuşmayı beklerken aklımdan "Acaba
Azerbaycan'dan mı?" söz edecek diye geçirdim.
Geçirdim çünkü çok değil 15 gün önce Almanya'nın başkenti
Berlin'de, Özal'ın öldüğü dönemde Azerbaycan'da iş yapan eski bir
ülkücüyle buluşmuştum.
O karanlık 90'lı yıllar üzerine
konuşurken, söz Özal'ın ölümüne gelince eski ülkücü şöyle
diyordu:
"Önce Azerbaycan'a bakmak gerekiyor. Özal orada kimlerle
buluştu? Araştırılırsa ölümün ardındaki sır açığa çıkar."
(...)
Bu darbe girişimi bizzat dönemin Cumhurbaşkanı Demirel tarafından önlendi...
BÖYLE TESADÜF OLABİLİR Mİ?
Azerbaycan'da kumar ve uyuşturucu mafyası ile Türkiyekiler arasında iş birliği olduğuna da dikkat çeken Övür dönemin karmaşık işlerini ve işlenen cinayetleri yazarken "Bunlar tesadüf olabilir mi" diye sordu.
" Ayrıca yine 93'lerde İstanbul-Bakü hattında kumarhane ve
uyuşturucu üzerinde kurulan ilişkilerde etkili bir isim vardı;
Ömer Lütfü Topal.
Topal'ın kumarhanelerinde ünlü bir Azeri'nin çok para
kaybettiği hep konuşuldu.
Sonra ne oldu?
Sonra da Topal, adı Azerbaycan'da darbe yapacaklar arasında
geçen ekip tarafından İstanbul'da öldürüldü. Bu da
basına devlet tetikçisi Yeşil'le Çatlı arasındaki bir çatışma
olarak yansıtıldı.
Karmaşık ilişkiler olduğu çok
açık.
ÖNEMLİ CİNAYETLER
Dahası var; yine 1993 yılı Ocak ayında Uğur Mumcu öldürüldü.
Ünlü "uyuşturucu kaçakçısı" Hüseyin Baybaşin'le Hollanda'daki
cezaevinde konuşurken şöyle diyordu:
"Azerbaycan'da uyuşturucu eksenli neler döndüğünü Uğur Mumcu'ya
anlatacaktım. Bu öğrenildiği için Mumcu öldürüldü..."
Tüm bunlar tesadüf olabilir mi?
Tam bir kaos yılı olan 93'te sadece Özal ölmedi. Daha önce
de yazdım, Eşref Bitlis ve Bahtiyar Aydın'ın da aralarında olduğu
çok sayıda etkili isim ortadan kaldırıldı.