Özal suikastinde BÜYÜK SIR
Abone olÖzal suikastiyle ilgili konuşan Keçeciler çok önemli bir sırrı sakladığını açıkladı. Özal'ı kurtaran şey ise...
Merhum cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın 18 Haziran 1988'de Ankara'da
uğradığı suikastın üzerinden 18 yıl geçti. Ancak esrar perdesi hâlâ
aralanamadı. ANAP kongresinde kürsüde konuşurken saldırıya uğrayan
Özal'ın hemen yanında yer alan isimlerden biri başdanışmanı ve özel
kalem müdürü Fevzi İşbaşaran'dı. İşbaşaran, Türk siyaset tarihine
damgasını vuran olayın ardında "medya kavgası'nın yattığını iddia
ediyor. Özal'ın olayı finanse eden işadamını birkaç kişi ile
birlikte kendisine de söylediğini anlatan İşbaşaran, ismi vermiyor;
fakat şu adresi gösteriyor: “Asil Nadir'in Türkiye'de gazete satın
alması bir işadamını rahatsız etti. Nadir ayrıca TV işine de
girmeyi planlıyordu. Asil Nadir, kağıt sübvansiyonunu istemiyordu,
Özal da kaldırdı; kavga işte orada patladı. "Özal gazetelerin
gücünü kıracak, bu bizim batışımızdır' diye düşündüler. Özal'ı
ortadan kaldırmak isteyen bazı kesimler ortak bir noktada buluştu.
Finansmanı da bu işadamı karşıladı.”
Fevzi İşbaşaran"a göre "Özal"ın ortadan kaldırılması"nı onun
Güneydoğu sorununa yaklaşımından rahatsızlık duyan bazı emekli
askerler ile muvazzaf paşalar da istiyordu. O dönemde genelkurmay
başkanı olması beklenen Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Necdet
Öztorun"un, Özal"ı ve Kenan Evren"i saf dışı bırakmayı planladığını
öne süren İşbaşaran, “Evren Paşa"nın bu yönde aldığı istihbaratlar
vardı. İşin ucu ona da dokunacaktı. Özal"ı saf dışı bırakıp,
Evren"e "sen kenara çekil" diyeceklerdi. Evren"in desteğiyle bu
halka koparıldı.” ifadelerini kullanıyor. 2 Temmuz 1987"de, dönemin
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Üruğ, Necdet Öztorun"a
genelkurmay başkanlığı yolunu açmak için erken emekliliğini
isteyerek istifa etmişti. Ancak Özal, Necdet Öztorun"un yerine Org.
Necip Torumtay"da karar kıldı; Cumhurbaşkanı Kenan Evren de bunu
onayladı.
Fevzi İşbaşaran, ordudan ayrılan rütbeli askerler konusunda da
ilginç tespitlerde bulunuyor. Bunların bir kısmının emekli olmayı
kabullenemediğini, bu yüzden dışarıda örgütlendiğini iddia eden
İşbaşaran, şöyle devam ediyor: “Onlarca ofis açıp, oralarda
toplanarak memleket meselelerine kafa yoruyorlar. Siyasetçiler gibi
değil, onlar pratik çözümler üretiyorlar. Bunlara çete diyemeyiz.
İçlerinde psikolojik harekatı çok iyi bilenler var. Yargıyı baskı
altında tutacak girişimlere de katılıyorlar.”
Suikastın olduğu dönemde cumhurbaşkanlığı seçimlerine 1 yıl
kaldığını hatırlatan Fevzi İşbaşaran, bunu önleme isteğinin de
suikastta rol oynadığını ifade ediyor. Bütün bu çevrelerin bir
araya gelerek söz konusu suikastı organize ettiğine inanan
İşbaşaran, bu noktada Başbakan Tayyip Erdoğan"ın da aynı tehlikeyle
karşı karşıya kalabileceği uyarısını yapıyor: “Milli İstihbarat
Teşkilatı (MİT) Emniyet ve Genelkurmay, Erdoğan"a sahip çıkmalı ve
elbirliğiyle onu korumalı.”
Kartal Demirağ, görevli bir militandı
Olay sırasında Turgut Özal"ın hemen yanı başında bulunan Fevzi
İşbaşaran, yapılan soruşturmayı yakından takip eden isimlerin
arasındaydı. Özal"ın hem başdanışmanlığını hem de özel kalem
müdürlüğünü yürütüyordu. İşbaşaran, saldırgan Kartal Demirağ"ın
kendisine tetiği çektirenlerin kim olduğu konusunda bilgisi
olmadığını düşünüyor. İşbaşaran, “Kartal Demirağ o dönemde
cezaevinden çıkıyor ve Adana"ya gidiyor. Durup dururken "akli
dengesi yerinde değil" raporu alıyor. Sonra Ankara"da bir otele
yerleşiyor. Kongre salonuna giriyor ve öldürmek için ateş ediyor.
Olay adım adım planlanmış. Demirağ ise sadece görevlendirilmiş bir
militandı.” diyor.
Suikast sırrı benimle mezara gidecek
ANAP"lı
eski bakan Mehmet Keçeciler, “suikastın arkasındaki ismi” bilen
isimlerin başında geliyor.
Özal"ın olayın arkasında kimin olduğunu kendisine anlattığını
kaydeden Keçeciler, “Ancak bunu açıklamam. Bu sır benimle birlikte
mezara gidecek.” diyor. Keçeciler, Özal"ın kongreye geç kalmasının
ise hayatını kurtardığını belirtiyor. Merhumun kongre salonuna
planlanandan yarım saat daha geç geldiğini anlatan Keçeciler, şu
bilgiyi veriyor: “Kongre tertip heyeti olarak protokolü
hazırlamıştık. Sağında Semra Hanım oturacaktı, solunda da ben.
Yanımızda ise başkanlık divanı üyeleri olacaktı. Açılış konuşması
yapıp kendisini kürsüye çağıracaktık. Fakat Özal yarım saat geç
kaldı ve salona girer girmez kürsüye çıktı. Vaktinde gelip
protokole otursaydı, o gün orada ölecekti. Çünkü Kartal Demirağ,
protokolün olduğu yere çok yakındı. Oradan ateş edildiğinde Özal"ın
kurtulması mümkün değildi.”
Kongreden birkaç gün önce dönemin Ankara Emniyet Müdürü Mehmet
Ağar"ın kendisini arayarak, “İhbar var, arama yapmamız gerek.”
dediğini aktaran Keçeciler, milletvekillerine silahsız gelmelerini
söylediklerini; ancak özellikle genç vekillerin silahla girmek için
ısrar ettiğine işaret ediyor. Keçeciler, bu sırada yaşanan arbede
esnasında da Demirağ"ın içeri girmiş olabileceğini vurguluyor.
18 Haziran 1988 günü Ankara"da Atatürk Kapalı Spor Salonu"nda
yapılan ANAP kongresinde Kartal Demirağ adlı saldırgan, saat 12.30
civarında kürsüde konuşan Başbakan Turgut Özal"a iki el ateş etti.
Demirağ, birinci kurşunda Özal"ın göğüs bölgesini, ikinci kurşunda
ise karın bölgesi olmak üzere öldürücü noktaları hedef aldı. Ancak
birinci kurşun Özal"ın sağ eline, ikinci kurşun mikrofon borusuna
isabet etti. Demirağ"ın kullandığı İngiliz yapımı tabanca, ikinci
kurşundan sonra tutukluk yaptı. Kongrede görevli koruma
polislerinden Ziya Ayaz, Demirağ"ı sağ kolundan vurdu. Demirağ
yerde yuvarlanarak kaçmaya çalışırken, diğer koruma polislerinin
ateşiyle sağ koluna iki kurşun daha aldı ve yakalandı.
Zaman