İzmir’de doğan henüz küçükken İstanbul’a göç eden ünlü sinema sanatçısı Fatma Belgen, 2008 yılında doğduğu şehir İzmir’e döndü. Bir süre bankacılık yaptıktan sonra 1971 yılında Ses dergisinin açtığı ‘Artist Yarışması’nda 3 bin kadın arasında ikinci seçilen ve daha sonra çok sayıda sinema filmi ve dizide rol alan Belgen, İzmir’de sakin bir hayat sürüyor.Ben boş durmayı sevmem: Sokak hayvanlarına büyük bir sevgi duyan Belgen, onları daha iyi besleyebilmek için ördüğü bereleri çarşamba ve cuma günleri Gaziemir’de kurulan pazarda satıyor. İzmir’e ailesiyle daha fazla vakit geçirmek için döndüğünü belirten Belgen şunları söyledi:“İstanbul defterini kapatmam gerektiğine inandım. Ailem buradaydı. Ahir ömrümde onlarla yaşamak için 2008’de kalktım geldim ama tek tek hayatlarını kaybettiler. En son sözü kader söyler. Yüce yaratan onları aldı. ‘Allah’ım beni bırakma, beni zelil etme. Ben elimden geldiği kadar kendimi korumaya ve yaşatmaya çalışacağım’ dedim. Ben boş durmayı sevmeyen bir insanım. Setten geldiğimde annemin dizinin dibine oturur örgü örerdim: Örgü örmeyi çocukluktan beri çok seviyorum. Annem öğretmişti. Setten geldiğimde annemin dizinin dibine oturur örgü örerdim. Birkaç yıl önce bereleri örmeye başladım. Burada sokak canlılarına bakıyorum. Kendime yetecek durumdayım ama sokak canlılarını besleyebilmek için bu bereleri pazarda satmaya başladım.”Ben nefsimi yenmek istiyorum, şöhretimi değil: Gaziemir’deki vatandaşların kendisini çok sevdiğini ve yaptığı işi takdir ettiğini söyleyen Belgen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben bu bereleri geçinmek için de satabilirdim. Ayıp değil. Neden ayıplıyorlar onu da anlamıyorum. Bana neden ayıp olsun ki? Bir padişah, sadrazama nefsinden şikayetçi olmuş. Sadrazam da ‘sokakta kuru et satar mısın?’ demiş. Padişah sokakta kuru et satınca insanlar ‘padişaha bak, sokağa düşmüş’ demiş. Ben nefsimi yenmek istiyorum, şöhretimi değil. İnsanlar sokakta ne yaşıyor, ne yapıyor, bunları anlamak adına da sokağa çıktım. Ben çocukluğumdan beri emekçiyim. Ama film çekerek, ama bere örerek, ama yük taşıyarak. Şükürler olsun, istediğim ve sevdiğim bir mesleği yıllarca yaptım ama lütfen sanatçıya acımayın. Burada ajitasyon yapmıyorum. Bazen sokakta fotoğrafımı çekip ‘yazık sokakta bere satıyor’ diye paylaşıyorlar, diğeri de ‘paraları ne yapmış?’ diyor.”Onlar bize emanet: Sokak hayvanlarının insanlara emanet olduğunu söyleyen Belgen, “Onları Allah yarattı ve onlar bize emanet. Bu dünya bizim değil ki. Biz dünya üzerinde yaratılan canlılarız. Sokak hayvanlarına işkenceleri duyuyoruz. Sebep ne anlamıyorum. Hükmünüz onlara mı geçiyor? Sevgi, merhamet, empati ve hoşgörü çok önemli. Ben hayatım boyunca her şeyimi paylaştım. Sevgimi, ekmeğimi paylaştım. Hala yaşıyorum, bir şeye muhtaç değilim. Paylaştıkça çoğalır. Tatlı dilli ol, güler yüz göster, bir ağaç dik, bir kedi sev, bir köpek besle. Bu kadar zor mu?” ifadelerini kullandı.Göçüp gidince en azından ‘bu hatun kişi böyle bir misyon bıraktı’ desinler: Çocukları olmadığını, bir gün dünyadan göçüp gideceğini dile getiren ünlü oyuncu, şunları söyledi: “Ben göçüp geçeceğim. Çoluğum çocuğum, torunum yok ama kalan bütün çocuklar, torunlar bizim. Ben burada anlattıklarımın bana faydası yok ama göçüp giderken birileri belki ‘ben de o yolu tutayım’ der. Bir sanatçı olarak Allah bana topluma konuşmayı nasip etmiş. Bir denize damla bırakabilirsem ne mutlu bana. İkinci yolun yarısını geçtim, gidiyorum. Ne kadar kaldı bilmiyorum. İlla ki bir gün gideceğiz ama bomboş gidip de arkamdan hiçbir şey konuşmamalarını değil de, en azından bunların konuşulmasını isterim. Ben ölünce bu sözlerimi yayınlasınlar isterim. Arkamdan kimse sakın ağlamasın. Sevdiklerim zaten gitti. ‘Bir yıldız daha kaydı’ yazıyorlar. Yıldızlar kaymak için gökyüzünde zaten. Yaşıyorum, inşallah daha da yaşayacağım ama göçüp gidince en azından ‘bu hatun kişi böyle bir misyon bıraktı’ desinler.”Hanlarım hamamlarım olsun istemedim: Belgen, ‘Hayat Sevince Güzel’ filmi ile başlayan sinema hayatı hakkında ise şunları söyledi: “Oynadığım filmler 4 yıl devam etti. Daha sonra sinema boyut değiştirdi, biz işsiz kaldık. O zamanlar 25 yaşındaydım. Ben o zaman evdeki bütün eşyaları sattım. Sonra Sevda Ferdağ, çoğu sinema oyuncusunun sahneye şarkı söylemeye çıktığını söyledi. Gazinolar o dönem dolup taşıyordu. Daha sonra turnelere de çıktım. Sinemacıya ‘parayı ne yaptın?’ diye soruyorlar. Ben parayı ne yapacağım? Kazandım, yatırımımı yaptım, çok şükür yaşantımı idare edecek param da var ama hanlarım hamamlarım olsun istemedim ki. İsteseydim onlar da olurdu. Bazı birikimlerimi de ailemin hastalıkları nedeniyle gitti. Helali hoş olsun, onlar toprak oldu. Kalan bana yeter.”