Öymen'in ölümü neyin miladı?
Abone olGazeteci Örsan Öymen'in ölümü tüm meslektaşlarını büyük üzüntüye boğar. Savaş Ay bir zamanlarn birlikte çalıştığı Öymen'in ölümü ile ilginç tespitler yazıyor.
Milliyet'te çalışan iki genç gazeteci. Biri Savaş Ay diğeri ise
Örsan Öymen. Öymen'in ölümü camiada büyük yankı bulur ama Savaş
Aydan'da bir şeyler kopup gider. Ay, yazısında Öymen ile ilgili
ilginç tespitlere yer veriyor ve ı sorguluyor:
Yazı: Savaş Ay
Kaynak:
Örsan Öymen'in ölümü Bodrum'da neyin miladı oldu?..
Aynı gazetede, Milliyet'te birlikte çalışırdık Örsan Öymen'le. Biz
gibi genç gazeteciler için efsane isimdi Örsan Abi.
Cesur, lezzetli, sıkı yazılar yazardı. En ağır eleştirileri bile
sıralasa, kimse gücenmez, darılmaz, kızamazdı ona. Çünkü bağcıları
dövmeden, hem de salkım salkım yerdi üzümü.
Mutlaka
Ankara'dan İstanbul'a her gelişinde mutlaka bize, istihbarat
servisine uğrar, saatlerce sohbet eder, çaktırmadan bir dolu şey
öğretirken, kentin arka sokaklarında neler olduğunu anlatmamızı
isterdi. Sonra bir gün bir yazının satır aralarında mutlaka
kullanırdı bunları.
Defalarca
O günlerde "Bir İhtilal Daha Var" adlı yazı dizisi başlatmıştı
gazetede. İşine beter titiz olduğu için, içeriye çoktan teslim
ettiği yazının başından bir an olsun ayrılmıyor. Sabahtan akşama
mürettiphaneyle yazı işleri katı arasındaki merdivenleri defalarca
inip çıkıyordu koşarak..
Endişe
O tatsız pazar günü nöbetçi muhabirdim gazetede. Telsiz başında
oturmuş ne patladı ne çatladı onların notunu alıyordum.
Genel yayın yönetmenimiz olan ağabeyi Altan Öymen aniden bizim
tarafa doğru koştu, masama yaklaştı. Yüzünde tarifsiz bir endişe,
sesinde panik vardı Altan Abi'nin.
Mosmordu
Haykırdı;
- Çabuk çabuk bir şeyler yapın Savaş. Örsan'ın kalbi çok kötü.
Çabuk bir doktor bulun ne olur!..
Odaya fırladık hepimiz. Gömleğini çıkartıp, 3'lü kanepeye boylu
boyunca uzatmışlardı onu. Gözleri kapalı, yüzü mosmor, kıpırtısız
yatıyordu oracıkta. Bunca telaşa, özene, emeğe ve strese isyan
etmişti yüreciği.
Yıl 1983'dü. O yıllarda telefonla ambulans çağırmak, pazar günü bir
hastaneye ulaşıp, sağlık ekibine "koşun gelin" demek mümkünüz bir
şeydi.
Yetişin
Aklıma Azmi Ofluoğlu geldi. Aksaray'daki ilk Vatan Hastanesi'nin
sahibi olan doktor Azmi'yle, ta çocukluk yıllarımızdan, folklor
kurumundan arkadaştık. Hemen onu arayıp buldum, "yetişin"
diyebildim.
20 dakika kadar sonra gazeteye ulaştı Azmi. Yanında bir uzman
hekim, elektro aletleri, şu bu.
Hastaneye gel
Şükür ki kendine gelmiş, biraz toparlanmıştı Örsan abi. Çekilen
elektroda hiçbir şey çıkmadı. Ama gelen iki hekim de uzun uzun
nasihat ettiler: "Hastaneye gel, mutlaka daha detaylı bir
kontrolden geç. Çalışmaya da uzun bir süre ara ver, sakın
sinirlenme, yorulma!"
Doktorlar ayrılıp gittikten 5 dakika sonra, o laflar kendisine
edilmemiş gibi, yine mürettiphaneye koşturmaya, yine gergin şekilde
sayfa başında kontrollere başlamıştı Örsan Abi. Daha sonraki
felaketi de aşağıda yazdım.