Öymen, altına imzamı atarıma ne dedi?
Abone olKılıçdaroğlu'nun 27 Nisan bildirisine karşı çıkışı akıllara CHP'li Öymen'in destek veren açıklamalarını getirdi. Öymen o szölerini İNTERNETHABER'e değerlendirdi.
Nergis DEMİRKAYA
İNTERNETHABER
ANKARA- CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “27 Nisan
bildirisi AK Parti iktidar olsun diye konuldu” açıklaması 3 yılın
ardından e-muhtırayı yeniden gündemin üst sıralarına taşıdı. CHP
e-muhtıra nedeniyle Büyükanıt hakkında suç duyurusunda bulunmaya
hazırlanıyor. Ancak kraşı cephe de atakta. Özellikle iktidar
partisinden dönemin CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in
“Altına imza atarım” sözleri hatırlatılıyor ve Kılıçdaroğlu’nun bu
konudaki samimiyeti sorgulanıyor.
Peki Onur Öymen bu konuda ne diyor. “Altına imza atarım” dedi mi?
Öymen’in muhtıra’ya bakışı ne?
İnternethaber olarak bu soruları Onur Öymen’e yönelttik.
E-muhtıranın Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde verildiğini
hatırlatan Öymen, “Sayın Gül’ün Cumhurbaşkanı adaylığına
karşı çıktık. Laiklik karşıtı konuşmalarından örnekler verdik.
Cumhurbaşkanı olmasının isabetli olmayacağını söyledik. Daha sonra
askerler Gül’ün adaylığına karşı çıkınca ‘madem onlar öyle söyledi,
biz söylemeyelim’ dememiz uygun olmazdı. Tutumumuzu
sürdürdük” dedi.
Öymen’in İNTERNETHABER’in sorularına yanıtları
şöyle oldu:
Sayın Kılıçdaroğlu’nun 27 Nisan’ı eleştiren sözlerinin
ardından sizin “Altına imza atarım” sözleri hatırlatılıyor. Bu
sözlerin arkasında mısınız?
Bizim söylediğimiz laflar çok açık. Her zaman askeri darbelere
karşı olduk, ama laiklikten yana da tavır aldık. O dönemde bazıları
TSK’ya hakaret düzeyinde saldırılarda bulundular. Biz de bunlara
cevap verdik. Eleştirebilirsiniz ama hakaret edemezsiniz dedik.
Silahlı Kuvvetlerin de bu Türk milletinin evladı olduğunu ve
onurunun korunması gerektiğini söyledik.
İşin özü itibariyle Sayın Gül’ün Cumhurbaşkanı adaylığına karşı
çıktık. Daha önce kendi yaptığı konuşmalardan örnekler verdik.
Özellikle laiklik karşıtı konuşmalarından örnekler verdik.
Cumhurbaşkanlığının isabetli olmayacağını söyledik. Bunu ben de
başkaları da, Sayın Baykal da söyledi. Biz daha sonra
askerler Gül’ün adaylığına karşı çıkınca ‘madem onlar öyle söyledi
biz söylemeyelim’ dememiz uygun olmazdı. Tutumumuzu
sürdürdük. Bizim oradaki iki mesajımız laikliğe verdiğimiz
önem ve Gül’ün adaylığına karşı çıkmamızdı.
’Altına imza atarım’ sözünü söylediniz mi?
Ben öyle bir söz söylediğimi hatırlamıyorum ama bizim ne
söylediğimiz Meclis’te yaptığımız konuşmalarda veya TV’lerdeki
konuşmalarda kayda alınmıştır. Bize atfen söylenenlerin
tamamı ne yazık ki bize ait sözler olmayabiliyor. Sayın Gül’ün bir
gazeteye verdiği laiklikle ilgili sözleri dile getirdik. Sonra
askerler benzeri konuları dile getirince ‘biz vazgeçtik
madem asker de böyle diyor biz sözlerimizi geri alalım’ diyecek bir
durumumuz yoktu. Biz askerlerden önce bu konularda dile
getirdik. Gül’ün sonradan ben yapmadığım dediği, “Türkiye’deki
bütün kötülüklerin sorumlusu laiklerdir” sözlerini, Hakkari’de “Ne
mutlu Türküm diyene” sözü beni mahcup ediyor” açıklamalarını dile
getirdik. O zamanki konuşmaları biraz bu çerçevede değerlendirmek
gerek.
Sayın Kılıçdaroğlu şimdi e-muhtırayla ilgili bir suç
duyurusundan bahsediyor. Nasıl karşılıyorsunuz bu
açıklamaları?
27 Nisan bildirisinin altında bizim imzamız yok. Biz de
hazırlamadık. Muhtıra ile ilgili TSK’ya yapılan saldırıları
hatırlayınca bizim tepkiler ona aitti.
Sizce muhtıra verilmesi doğru mu?
Böyle bir muhtıra verilmesinin uygun olmadığını söylüyoruz,
çeşitli vesilelerle dile getirdik. Gül’ün Cumhurbaşkanı
olması uygun muydu? Bizce değildi. Laiklik konusunda olumsuz
sözleri var mıydı. Bizce vardı. İşin bu tarafına bakmak gerek. Bu
askerlerin işi midir, politikacıların mı? Bu bizim işimiz. Biz de
bunu askerlerden önce söyledik. Ama askerler söyledi diye daha önce
söylediğimiz sözleri geri mi alsaydık?