Öyle bir baskı vardı ki korktum
Abone olAnayasa Mahkemesi eski Üyesi Sacit Adalı, 28 Şubat döneminin atmosferini işte bu bözlerle anlattı.
Anayasa Mahkemesi eski Üyesi Sacit Adalı, 28 Şubat sürecini
anlatırken, ''Manevi baskı altındaydık. İlla birinin 'sen
şunu yap, bunu yap' demesine gerek yoktu, o atmosfer insanı
yönlendiriyordu'' dedi.
Dönemin Kağıthane Kaymakamı Necati Şentürk, EMASYA
toplantılarına askerlerin imamın kendilerine imamın hutbesini
sorduğunu anlattı.
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma 28 Şubat-27 Nisan Alt
Komisyonu, Anayasa Mahkemesi eski üyesi Sacit Adalı ile dönemin
Kağıthane Kaymakamı Necati Şentürk'ü dinledi.
Sacit Adalı, 28 Şubat sürecinin 6-7 Eylül olaylarından bu yana
silsile halinde gelişen olayların bir neticesi olduğunu
söyledi.
28 Şubat'ın post modern bir darbe olduğunu belirten Adalı, insanlar
üzerinde Atatürk düşmanlığı suçlamalarıyla bir baskı
oluşturulduğunu ifade etti.
MANEVİ BASKI ALTINDAYDIK
''Devlet düşmanı, Atatürk düşmanı diye suçlandığınızda ne
yapacağınızı bilemezsiniz'' diyen Adalı, ''Allah kimseyi
Suriye'den kaçanların durumuna düşürmesin, biz o durumda değildik
ama manevi baskı altındaydık. İlla birinin 'sen şunu yap, bunu yap'
demesine gerek yoktu, o atmosfer insanı yönlendiriyordu''
dedi.
Adalı, 1980 darbesinden sonra ülkeye düzen geldiğini, Türkiye'nin
yenileşmesi, düzene tabi tutulması için bu kargaşaya, kaosa ihtiyaç
olduğunu, yaşanması gerekenlerin yaşandığını savundu. Sacit Adalı,
''Darbe bir hafta önce yapılsa daha çok sevinecektik. Kim
ne yaparsa yapsın, o kan dursun' deniyordu'' diye
konuştu.
Komisyon üyelerinin itirazları üzerine Adalı, sadece asayiş
yönünden güven ortamının sağlanması adına bu ifadeleri kullandığını
söyledi.
28 ŞUBAT ASKERİ VE SİYASİ BİR MANEVRA DEĞİL
28 Şubat'ın askeri ve siyasi bir manevra olmadığı, yapılanın
ekonomik bir olay olduğu yönündeki sözlerinin anımsatılması üzerine
Adalı, hala bu fikri taşıdığını ifade etti. Yaşananın tamamen
askeri bir olay olamayacağını vurgulayan Adalı, hiçbir büyük olayın
tek başına yapılamayacağını dile getirdi.
Refah Partisi'nin kapatılması davasında muhalefet yazısını, ''Hiç
kimse kaynağını anayasadan almadığı yetkiyi kullanamaz'' cümlesi
üzerine kurduğunu anlatan Adalı, ''Bu millet asla İran
olmaz. Ama o dönem o korkuyu kullanıyorlardı. Bence iktidar
mücadelesi yaşadı Türkiye. O mücadelenin sivilleşme dönemini
yaşıyoruz. Çok şükür ki taşlar yerine oturuyor. Kimsenin kaynağını
anayasadan almadığı yetkiyi kullanamayacağı anlaşılıyor''
diye konuştu.
ÖYLE BİR BASKI VARDI Kİ KORKTUM
Genelkurmay Başkanlığı'nın yargı mensuplarına verdiği brifinge
davet üzerine mi katıldığı sorusuna karşılık Adalı, ''Davete gerek
yok. Öyle bir baskı vardı ki korktum. Bu toplantı, tam manasıyla
toplum mühendisliği operasyonudur'' dedi.
Komisyon tarafından dün dinlenen Sabih Kanadoğlu'nun, şu andaki
Meclis'in anayasa ve kanunlara göre anayasayı bütünüyle değiştirme
yetkisi olmadığı, ancak kurucu bir Meclis'in halktan yetki alarak
bunu yapabileceği yönündeki ifadelerini nasıl değerlendirdiği
sorulan Adalı, ''Bu ifade klasik bir Aristo mantığı. Her
yeni anayasa yapmak istediğimizde askere davetiye çıkarıp 'lütfen
darbe yapın, anayasayı değiştirin' mi diyeceğiz? Bugün yapılan
tabiri caizse sivil bir darbedir. Kendi anayasasını kendi
arzularına göre yapma ihtiyacını hissediyor'' görüşünü
dile getirdi.
Refah Partisi'nin kapatılması sürecinde, askerin Anayasa Mahkemesi
üyelerini etkilediği iddialarına ilişkin bir soruya da Adalı,
''Anayasa Mahkemesi'nin tesir altına alınacağını zannetmiyorum.
Üyeler tamamen hür iradeleriyle oylamaya katıldı'' karşılığını
verdi.
BATI ÇALIŞMA GRUBU TARAFINDAN FİŞLENDİM
Dönemin Kağıthane Kaymakamı Necati Şentürk de bir konuşmasında Hz.
Ali'den alıntı yapması, Fatih Sultan Mehmet'i örnek göstermesi
nedeniyle Batı Çalışma Grubu tarafından fişlendiğini söyledi.
Batı Çalışma Grubu'na ait olduğunu söylediği ve içerisinde kendisi
dahil 328 kişinin isminin bulunduğu listeyi Komisyon'a sunan
Şentürk, fişlenmesinin ardından hakkında hazırlanan rapor nedeniyle
görevden alındığını anlattı.
Mağdur ve şikayetçi olduğunu ifade eden Şentürk, raporu hazırlayan
kişilerin de komisyon tarafından dinlenmesini istedi.
28 Şubat sürecinde kaymakamlıklara, belediyelerin denetlenmesi
konusunda askerden yazı gelip gelmediğinin sorulması üzerine
Şentürk, yazılı olmasa da cenazelerde, resmi bayramlarda bir araya
geldiklerinde askerlerin kendilerinden belediyeleri denetlemelerini
istediğini söyledi.
İMAMIN HUTBESİ SORULURDU
EMASYA toplantılarına ilişkin bir soru üzerine de Şentürk,
''EMASYA toplantılarında hakimiyet askerin olurdu.
Toplantılarda, genel güvenlik konularının dışında, bir imamın
hutbesi de sorulurdu'' diye konuştu.
12 Eylül darbesinde Taşova Kaymakamlığı sırasında, görevden alınan
belediye başkanları yerine 9 belediye başkanlığının kendisine
verildiğinin hatırlatılması ve buna neden itiraz etmediği sorusuna
karşılık Şentürk, ''Buna itiraz etmek o kadar kolay değildi. Ben
görevi valilik onayıyla aldım. Mülki idarede böyle bir gelenek
vardır'' dedi.