Oyak sanığı malum cihazı anlattı
Abone olDanıştay saldırında yargılanan OYAK Güvenlik’in eski genel müdürü Orhan Çoban, duruşmada kendisini böyle savundu
OYAK Güvenlik’in eski genel müdürü Orhan Çoban, Danıştay
saldırısından bir gün önce sökülen cihazın yerine bir başka cihazı
Danıştay görevlileri istemediği için takmadıklarını
savundu.
İddianamede keşif ve saldırının 5. katta yapıldığının
anlatıldığını belirten Çoban, kendilerinin kurdukları kameraların
ise otopark ile binanın ana girişini gösterdiğini söyledi. Çoban,
kurdukları sistemin birinci önceliğinin de güvenlik olmadığını,
personelin işe geliş gidişini takip etmek olduğunu belirtti.
İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve 6’sı tutuklu 10
sanığın yargılandığı OYAK Güvenlik davasına bugün devam ediliyor.
Duruşmada sanık savunmalarına geçildi. İddianamenin bir numaralı
sanığı OYAK Güvenlik’in eski genel müdürü Orhan Çoban savunmasına
başladı.
KATLARDA KORİDORDA KAMERA YOK
Aralık 2010’a kadar OYAK Güvenlik’in genel müdürlüğünü yaptığını
belirten Çoban, Danıştay’daki cihazın söküldüğü ve yerine yenisinin
takılmadığı suçlamasının hatalı olduğunu ileri sürdü. İddianamede
keşfin 5. katta yapıldığının anlatıldığını söyleyen Çoban,
“Bizim kurduğumuz kameralar ise otopark ile binanın ana
giriş kapısını gösteriyor. Katlarda, koridorlarda ve salonlarda
kamera yoktur. Bu nedenle keşif görüntülerini sildiğimiz iddiaları
doğru değil.” dedi.
Danıştay binasında kendi firmalarından çalışan hiç kimsenin
bulunmadığını kaydeden Çoban, “Sistemi kurduktan sonra teslim
ettik. Bundan sonra bizim yetkimiz Danıştay çağırdığında bakım ve
onarım yapmak. Başka hiçbir sorumluluğumuz yok. Olay, failleri ve
mağdurlarıyla hiçbir ilgimiz yok. Sosyal ilişkimiz bulunmamaktadır.
Sadece OYAK ve Danıştay’ın ticari ilişkisi vardır.” diye
konuştu.
BİLİRKİŞİYE SUÇLAMA
Danıştay’ın kendilerinden 8 kamera ve bir kayıt cihazı istediğini
belirten Çoban, bilirkişi raporunda harddiskte arıza olmadığının
bildirildiğini hatırlattı. Çoban, “16 Mayıs 2006’daki
görüntülerin bilinçli şekilde silindiği belirtiliyor. Cihazda arıza
olduğu açık. Arıza olduğu gerekçesiyle Danıştay bizi çağırıyor.
Teknisyenimiz gidiyor inceliyor. Şefine danışıyor. Bizim
görevlilerimiz ve üretici firmanın görevlileri arıza var diyor. Ama
sadece bilirkişi arıza yok ve görüntüler silinmiş diyor. Bu kadar
insan yalan mı söylüyor?” ifadelerini kullandı.
YERİNDE YAPILAMADIĞI İÇİN CİHAZ ŞİRKETE
GETİRİLİYOR
16 Mayıs’ta sebep olmadan cihazın söküldüğü, yerine yenisinin
takılmadığı ve saldırı günü olan 17 Mayıs’ta görüntü
kaydedilemediği iddialarına cevap veren Çoban, “Danıştay’ın
çağırması üzerine teknisyenimiz gitti. Biz de prensip arızayı
yerinde tamir etmek. Tamir edemezse müşterinin izniyle cihaz
merkeze getirilir. Merkezde de olmazsa üretici firmaya gönderilir.
Yerinde tamir yapılamadığı için cihaz şirkete getiriliyor.” diye
konuştu.
Şirketin elinde aynı cihazdan bulunmadığı için yenisinin
takılmadığını savunan Çoban, “Sistemin kurulduğu tarihte Danıştay
bilişim yetkilileri arıza durumunda başka cihaz kullanılmamasını,
bilişim sistemlerinin bozulduğunu söylediler. Bu nedenle de başka
cihaz takılmamıştır. Sözleşmemizde de arıza durumunda hemen yeni
cihaz takılacak diye bir madde yok zaten. İlkemiz gereği biz hemen
takmak isteriz. Ama elimizde aynı cihazdan yoktu.” dedi.
Kayıt cihazının genel sekreter yardımcısının odasında kilitli dolap
içerisinde bulunduğunu belirten Çoban, cihazdaki arızanın kendileri
tarafından yapılmasının mümkün olmadığını ileri sürdü.
PERSONEL OLMADIĞI İÇİN MÜDAHALE EDEMEDİK
3 Mayıs ile 16 Mayıs arasındaki arızaları da anlatan Çoban,
“İddianamede ilk arızanın 3 Mayıs’ta olduğu söyleniyor. Oysa 13
Şubat’ta da arıza oldu. 3 Mayıs’taki arızaya personel olmadığı için
müdahale edemedik. 5 Mayıs’ta müdahale yapıldı. 8 ve 9 Mayıs’ta da
arıza meydana geldi. Müdahale edildi. 9 Mayıs’taki müdahalede
harddiskin değiştirilmesine karar verildi ve 11’inde değiştirildi.
16 Mayıs’ta tekrar arıza verdi. Teknisyen gitti ve yerinde tamir
edilemediğini belirledi. Şefine danışarak Danıştay görevlilerinin
de izniyle cihazı alıp getiriyor.” şeklinde konuştu.
Kayıt cihazı olmasa da genel sekreter ve yardımcılarının
odalarından görüntülerin izlendiğini belirten Çoban, aynı zamanda
bilgisayarların kayıt da yapabildiğini söyledi.
Kurdukları sistemin birinci önceliğinin güvenlik olmadığını
belirten Çoban, “Öyle olsa polis de izlerdi. Ama sadece genel
sekreter ve yardımcıları izliyor. Birinci amaç otoparkta meydana
gelen kazaları aydınlatması ve çalışanların işe geliş gidiş
saatlerinin tespiti.” dedi.
16 Mayıs’taki görüntülerin silindiği iddialarını yalanlayan Çoban,
“Cihaz kayıt yapmamıştı. Dosya oluşturmuş ama kayıt yapmamış. Olsa
olsa boş dosyalar silinmiştir.” ifadelerini kullandı.
İddianameyi delil olarak mahkemeye sunduğunu söyleyen Çoban, “Çünkü
keşfin 5. katta yapıldığını söylüyor. Orada da bizim kurduğumuz
kamera yok. Olmayan kameranın olmayan görüntüsünü mü silmişiz?”
diye konuştu.
İddianamede adı geçen Danıştay saldırısı, failleri, olayın oluş
şekli ve Ergenekon sanıkları ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını
ileri süren Çoban, söz konusu şahısların yaptıkları eylemlerin
OYAK’ı bağlamadığını söyledi. Çoban, Cumhuriyet gazetesine bomba
atılması olayı ve failleriyle de ilgilerinin bulunmadığını
savundu.
Söz konusu cihazın 3,5 yıl süreyle OYAK’ta beklediğini açıklayan
Çoban, “Daha sonra talep üzerine adli makamlara gönderdik. Bu
cihazda olayla ilgili görüntü de yoktur, delil de olamaz.
Sakladığımız iddiaları doğru değil. İstenmedi, istenince de
gönderdik. Eğer bir suç unsuru olsaydı teslim eder miydik?
Alkışlanmamız gerekirken tutuklandık.” dedi.