Otomotiv devi vergi muafiyeti istedi
Abone olRenault Mais, Türkiye'de piyasaya süreceği elektrikli otomobiler için vergi muafiyeti istedi.
Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, elektrik
motorlu araçların satılabilmesi için yasal ve fiziki altyapı
konularının halledilmesi, özellikle Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve
Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) mevzuatının değişmesi gerektiğini
belirterek, ÖTV ve MTV'nin ilk 5 yıl alınmayarak elektrikli
araçların desteklenmesini beklediklerini söyledi.
Aybar, elektrikli araçlar sektöründeki paydaşların bir araya
gelmesi amacıyla Wow Oteli Kongre Merkezi'nde düzenlenen
''Türkiye Elektrikli Araçlar Forumu''nda yaptığı
konuşmada, elektrik motorlu araçların artık bir fantazi ve hayal
değil, gerçek olduğunu dile getirerek, 2011 yılından itibaren seri
üretimlerin başlayacağını, bu seri üretimler içinde 4 modeli birden
üretime alan ilk markanın Renault olmasının kendilerini
gururlandırdığını söyledi.
Türkiye'nin dünya için önemini vurgulayan Aybar, Türkiye'nin
elektrikli motorlu araçların üretimine ilişkin teknolojik evrimin
kalbi olan ülkelerden biri olduğunu kaydetti. Aybar,
''Türkiye, Renault olarak, dünyanın ilk aile tipi sedan
otomobilini sadece elektrikli olarak üreteceğimiz OYAK Renault
fabrikalarının bulunduğu ülke. Onun için tarihi bir fırsatımız var
bu tarihi fırsatla hepimiz gurur duyuyoruz'' diye
konuştu.
YÜZDE 10 ELEKTRİKLİ OLACAK
Deloitte'un bir raporunda 2020 yılında dünyada üretilecek 100
milyon motorlu taşıtın 13 milyonunun yani yüzde 13'ünün elektrik
motorlu olacağı tahmininde bulunulduğunu anlatan Aybar, Renault'un
ise 2020'de üretilecek motorlu taşıtların yüzde 10'unun elektrikli
olacağı öngörüsünü koruduğunu ifade etti.
Aybar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bu teknoloji evrimi dalga dalga tüm dünyayı sarıyor. Biz
üretimde önde ülkelerden biri olma önceliğini elde ettik. Evet
Türkiye öncü üretim merkezlerinden biri ama Türkiye önemli
pazarlardan da biri olmak zorunda. Yani bu ürettiğimiz teknolojiyi
vatandaşlarımıza da satabilmeliyiz. Ancak bunu başarabilirsek bu
teknolojiyi sürdürebilir ve geliştirebiliriz. Sadece geliştirmekle
kalmayız, teknolojinin yerlileşmesini de sağlayabilir ve bu suretle
yeni yatırımları ülkemize çeker ve binlerce nitelikli
vatandaşımızın bu teknoloji içinde istihdam edilmesini
sağlayabiliriz. İşte böylesine tarihi bir fırsatın içinde
olduğumuzu çok iyi algılamamız lazım.''
Elektrikli motorlu araçların satılabilmesi için iki temel konunun
halledilmesi gerektiğini vurgulayan Aybar, ''Bir tanesi gerekli
yasal altyapı, diğeri ise fiziki altyapı'' dedi.
FİZİKİ ALT YAPI TARTIŞMALARI
Fiziki altyapı konusunda önemli gelişmeler bulunduğunu, 19 Temmuz
2010'da İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile teknoloji işbirliği
anlaşması imzaladıklarını ve İstanbul içerisinde yoğun bir çalışma
başladığını anımsatan Aybar, geçen ay Ankara Büyükşehir Belediyesi
ile de bir protokol imzaladıklarını bildirdi.
Aybar, diğer büyük şehirlerin yönetimlerinin de bu yarışın
içerisinde olacaklarına şüphesinin bulunmadığını ifade ederek,
şunları söyledi::
''Bu arada mühim olan, bu araçları nasıl satacağız, hangi mevzuatla
satacağız ve kurulan altyapıdan bu elektrik enerjisi ne şekilde
ücretlendirilerek müşterilere, kullanıcılara yönlendirilecek. Şarj
istasyonlarından elektrik enerjisinin müşterilere ulaştırılması
yönünde EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) Başkanı'na da
teşekkür ediyorum bizlere çok önemli bir kulvarı da açtılar. Çok
yakında, bu yıl bitmeden ilgili teknik mevzuatın tamamlanacağndan
ve en ufak bir endişenin kalmayacağından eminim. Ama işin önemli
bir boyutu henüz bekliyor. O boyut, ne şekilde bu araçları
satabileceğimiz konusuyla ilgili. Bu teknolojiyi destekleyen
ülkeler var, Avrupa'da belli başlı gelişmiş ülkeler. Ama bu
ülkelerin çoğunda henüz daha bu teknolojinin üretimi
başlamadı."
YASAL DÜZENLEME İSTİYORUZ
"Biz Türkiye olarak, bu teknolojinin üretimini
başlatacak noktaya geldik ve onları kıskandıran bir ön aldık. Ama
bu önü almak yetmiyor, bunu devam ettirmek, geliştirmek,
sürdürülebilir kılmak lazım. İşte onun için özellikle 2011 yılında
başlayacağımız üretimle birlikte Türkiye'mize de bu araçları
satabilmek için süratle ilgili ÖTV ve MTV mevzuatının değişmesini
bekliyoruz. Buradaki özellikle çevreye duyarlılığımızı, teknolojiye
olan ilgimizi ve bu konudaki kararlılığımızı göstermek üzere ÖTV ve
MTV'nin ilk 5 yıl için yani 2011-2015 yılları arasında alınmayarak,
bu tür sıfır emisyon yaratan yani çevreyi temiz tutan araçların,
dolayısıyla çevrenin, Kyoto Protokolüne taraf olan ülkemizin bu
konudaki duyarlılığının ortaya konulmasını, desteklenmesini
bekliyoruz. Bu şekilde yapılabilirse çok net biliyoruz ki bu
teknoloji yerleşir, kökleşir ve Türkiye dünyanın bu teknolojiye
sahip, otomotiv sektörü olarak öncü, know-how sahibi ülkelerinden
biri olur. İşte tarihi fırsat bizi buraya götürecektir. Bu yönü, bu
ışığı hiçbir zaman gözden kaçırmamamız lazım.''