ÖSO Hizbullah'ı Suriye'ye çekmeye mi çalışıyor?
Abone olBBC Türkçe'den Onur Burçak Belli, Suriyeli silahlı muhaliflerle Lübnan Hizbullahı arasında artan gerilimin Suriye, Lübnan ve bölge açısından getirdiği riskleri araştırdı.
Suriyeli silahlı muhalif grup Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), Çarşamba günü Humus'ta muhaliflere saldırmakla suçladığı Lübnan Hizbullahı'na misillemede bulunarak, grubun etkili olduğu bölgeleri bombaladıklarını öne sürdü.
Bir süredir Suriyeli silahlı muhalif gruplar ile Lübnan Hizbullahı arasındaki gerilim iyice görünür hale geldi.
Hafta başında silahlı muhalifler Hizbullah'ı, Lübnan sınırı
yakınlarındaki
Hizbullah ise "ÖSO'nun saldırılarında üç Lübnanlı Şii'nin öldüğünü" açıkladı. Peki gerilimin arkaplanında ne var? Özgür Suriye Ordusu ile Hizbullah'ın stratejilerine ilişkin ipuçları var mı?
BBC Farsça'nın Beyrut muhabiri Mehrdad Farahmand ÖSO'nun Lübnan sınır yakınlarında Hizbullah'a ait bölgeleri bombaladığı iddiasının örgütün dışındaki kaynaklarca doğrulanamadığına dikkat çekiyor.
Farahmand, ayrıca Lübnan'da bir televizyon kanalının kameralarla bombalandığı iddia edilen Hizbullah bölgelerinden yayın yaptığını ve o köylerde herhangi bir olağanüstü durum olmadığını gösterdiğini aktarıyor.
'ÖSO ve Hizbullah savaşırsa'
Suriye'de iç savaş başladığından bu yana hem bölgesel hem de uluslararası kamuoyunda öne çıkan iki büyük endişe var.
Bunlardan ilki Suriye'de yaklaşık iki yıldır devam eden çatışmaların başta bölgenin en hassas ülkelerinden komşu Lübnan olmak üzere diğer ülkelere yayılması.
Bir diğeri de iç savaşın bölgede bir tür zemin yaratabilecek olması.
Suriye'de iç savaş giderek derinleşiyor, üstelik mezhep ayrışmaları da belirginleşiyor.
Suriye - Lübnan sınrında Lübnanlı Şiilerin yaşadığı köyler var. Buralar Hizbullah'ın kontrolü altında.
Londra merkezli El Kudüs El Arabi gazetesi editörü Abdül Bari Atvan, gerilimi BBC Türkçe'ye yorumlarken, Hizbullah'ın Suriye rejimini desteklemesinden rahatsız olan ÖSO'nun, ülke içindeki çatışmaları Hizbullah'ın kendi bölgesine aktarmaya çabaladığını düşünüyor.
Atvan "ÖSO, Hizbullah'ı Esad'a verdiği desteği daha belirgin biçimde ortaya çıkarmaya ve Hizbullah'ı kendi bölgesine geri çekilmeye zorlamayı planlıyor. Bu Hizbullah'ı kendi bölgesindeki diğer Sünni grupların da hedefine oturtarak, örgütün başına da daha fazla dert açar" diyor.
Ancak, şu sıralar seçimlere de hazırlanan Lübnan'ın dengelerinin hassasiyetine de dikkati çekiyor Abdül Bari Atvan.
"ÖSO'nun Hizbullah'ı Suriye'de devam eden savaşın içine çekerek, Lübnan'daki destekçileriyle karşı karşıya getirme taktiği çok tehlikeli. Zira Hizbullah'ın kendi topraklarında savaşmaya zorlanması, Lübnan'ı doğrudan savaş alanı haline getirir" diyor.
Atvan'a göre bugüne kadar Suriye'de rejimi desteklediklerini reddeden Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Suriye hükümeti ile omuz omuza savaşmaya karar verirse bunu açıklamaktan çekinmeyecektir.
Böylece, iç savaş başladığından bu yana fiilen derinden etkilediği Lübnan da resmen savaşa dâhil olmuş olacak Atvan'a göre.
'Hizbullah kontrollü davranıyor'
Hizbullah bugüne kadar sınır bölgelerinde konuşlandırdığı militanların tek amacının Suriyeli silahlı muhalif grupların Şii köylerine düzenledikleri saldırıları engellemek olduğunu savunuyor.
Radikal gazetesi yazarı Fehim Taştekin ise son dönemde gerilimi Hizbullah'ın ÖSO ile doğrudan çatışmalara girmesi olarak yorumlamak için erken olduğu görüşünde.
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Taştekin'e göre çatışmalar, Hizbullah'ın sınır bölgelerinde "kendisine ideolojik olarak yakın olan kesimleri rahatlatacak bazı tedbirler aldığın ve bu tedbirlerin ÖSO'nun işini zorlaştırdığına " işaret ediyor.
Lübnan: Zayıf Halka
Bu arada Lübnan hükümeti de iki yıldır Suriye'deki savaş konusunda tarafsızlığını korumakta ısrar ediyor ve siyasi olarak mesafeli duruyor.
Ancak Lübnan'da bazı siyasi aktörler Hizbullah'ı Suriye konusunda tarafsız kalmayarak Lübnan'ın çıkarlarını ve geleceğini riske atmakla suçluyor.
Lübnan medyası Cuma günü eski Başbakan Said Hariri'nin "şuursuz hükümet Hizbullah'ın [Suriye'deki] çatışmaya müdahale ederek ulusal güvenliği riske atmasına izin veriyor" ifadelerine yer verdi.
Fehim Taştekin Hizbullah'ın iki tehlikeden dolayı kendini frenlediğini düşünüyor: "Birincisi Hizbullah'ın elinde bulunan silahlar. Bu silahların meşruiyeti, İsrail'e karşı tutuluyor olması. Ancak bu silahların Suriye'de kullanılması Hizbullah'ı Lübnan içerisinde güç duruma düşürür. Ayrıca 14 yıl iç savaş yaşamış Lübnan'da yeni bir mezhep savaşı riskinden kaçınıyor."
'Hizbullah Suriye dengelerini değiştirir'
Şu anda seçim sürecinde olan başta olmak üzere pek çok farklı dîni ve etnik gruptan insanların yaşadığı, hassas dengeleri olan bir ülke.
Suriye konusunda derin siyasi ve mezhepsel sorunlar olsa da bu konuda yeni bir çatışma durumu göze alınacağa benzemiyor.
Hatta bazı Batılı diplomatlar Hizbullah'ı Lübnan'da istikrar unsuru olarak görmeye başladı.
Hizbullah, Sünni radikal Selefi cihatçılara karşı doğal denge unsuru ve Hristiyanların da savunucusu olarak görülüyor.
Abdül Bari Atvan ÖSO'nun tüm bunlardan yararlanarak Hizbullah'a açık tehditlerde bulunduğunu ancak "2006'da Lübnan'da İsrail'i yenen Hizbullah'ı hafife almanın büyük felaketlere yol açabilecek bir hata olduğunu" da düşünüyor.
Fehim Taştekin de Hizbullah'ın operasyonel gücüne vurgu yapıyor.
"Gemileri yakmak diyebileceğimiz bir kararla Hizbullah'ın Suriye içerisindeki çatışmalara çekilmesinin dengeleri değiştireceğini" söylüyor Taştekin.
Lübnan-Suriye sınırına da yakın olan Tartus, Lazkiye ve Şam gibi bölgeleri, Alevi ve Hristiyanlar başta olmak üzere azınlık grupları için güvenli tutmak için, Hizbullah'ın desteğinin hayati olduğu da aşikâr.
Güvenliğini yitirmiş olan bölgelerden özellikle Aleviler ve rejim yanlıları güvenli gördükleri bu bölgelerde toplanıyor.
Taştekin, Hizbullah'ın Suriye'nin kaderini kendi kaderiyle bağdaştırdığını da vurguluyor.
"Suriye'de rejimin düşmesiyle İran'ın da desteklediği kendini tutma hali sona erebilir. Bu da azınlık gruplarının nüfus hareketini beraberinde getirir. Böylece Hizbullah kolaylıkla bu sürecin içine çekilebilir. Lübnan değil sadece Ürdün de bu işin içine çekilir. Orta Doğu'nun felaket senaryosu bu" diyor Taştekin.