Osmanlıda çöküşün miladı
Abone olKültürümüzün klasik metinlerinden Koçi Bey Risaleleri yeniden basıldı.
Risaleler devlet işlerinde ve toplum yapısında meydana gelen
inhitatın nedenleri ve alınması gereken tedbirler hakkında bilgiler
verir. Sultan’ı incitmeden bu öğütleri verebilmek için son derecede
incelikli, dolaylı ve zekice bir dil kullanılırken yanı sıra
Osmanlı’daki devlet, toplum ve hatta ekonominin yapısına dair altın
değerinde bilgiler sıralanır
Kültürümüzün klasik metinlerinden Koçi Bey
Risaleleri, Zuhuri Danışman’ın 1972 tarihli çalışması esas
alınarak yeniden basıldı. Kitap, yeniden yayıma hazırlanırken basma
ve yazmadan tamamlamalar yapıldı ve bir editörlük faaliyetinin
fersah fersah ötesine taşan mükemmel bir aktarıcılık örneği
gösteren Seda Çakmakoğlu tarafından kültürümüze yeniden
kazandırıldı. Değerli editörü, Koçi Bey Risaleleri’ni yeniden
hazırlarken gösterdiği editorial başarı, incelikler ve feraset için
kutlamak gerekir. Kusursuz, düzeltisiz bir metin, her türden bizim
gibi Osmanlıca cühelasına yardım eden bir dipnotçuluk servisi,
eserde adı geçen tarihi şahsiyetlerin metin için neden önemli
olduğunu kavramamıza yarayacak sayısız ‘mufassal kıssa’, bize
arkaik dilimizi yeniden öğreten etkileyici bir sözlükçe, kaynakça,
Eski Türkçe (Osmanlıca) tıpkıbasımlar ve dizin...
Sultan’a öğütler...
Kitap, Sultan IV. Murad Han’a devlet yönetimindeki bozukluklar ve
alınması gereken tedbirler hakkında sunulan risaleler ile Sultan I.
İbrahim’e Osmanlı devlet teşkilatı hakkında sunulan risalelerden
oluşuyor. Risaleleri kaleme alan Koçi Bey, Sultan I. Ahmed
döneminde devşirme olarak alındığı Enderun’da yetişmiş Arnavut
asıllı bir devlet adamıdır. Sarayda önemli mevkilere yükselmiş,
derin devlet tecrübesine sahip bir akil kişidir. Bilindiği üzere
Sultan IV. Murad Han çocuk yaşta tahta çıkmıştı. Hükümdarlığının
ilk yılları daha çok annesi Kösem Sultan’ın etkili olduğu bir
devirdi. Sultan IV. Murad Han yetişip de kendi erkini eline aldığı
dönemde devlet işlerinde de gözle görülür bir bozulma ve çürüme
vardı. Koçi Bey’in risaleleri, Sultan IV. Murad’a 1631 yılında, bu
dönemde sunulur. Risaleler devlet işlerinde ve toplum yapısında
meydana gelen inhitatın nedenleri ve alınması gereken tedbirler
hakkında bilgiler verir. Sultan’ı incitmeden bu öğütleri verebilmek
için son derecede incelikli, dolaylı ve zekice bir dil
kullanılırken yanı sıra Osmanlı’daki devlet, toplum ve hatta
ekonominin yapısına dair altın değerinde bilgiler sıralanır. IV.
Murad döneminde devleti ıslah etmek ve toplum düzenini yeniden
tesis etmek amacıyla uygulamaya koyulan sert tedbirlerin büyük
oranda Koçi Bey’in tavsiyeleri üzerine alındığı
düşünülmektedir.
Daha sonra tahta geçen I. İbrahim’e de risaleler sunmuştur Koçi
Bey. Fakat bu risaleler daha çok, devlet işlerinde çok yetersiz
olan yeni Sultan’a iş öğretmek mahiyetindedir. Bu risalelerde adap,
usul, erkan anlatılır; devlet katında nasıl oturulacağı, nasıl
kalkılacağı, nasıl konuşulacağı, hangi davranışın ne manaya
geleceği izah edilerek Sultan’a devletin yapısı hakkında bilgi
verilir.
Koçi Bey Risaleleri’ndeki temel tez, Osmanlı’daki inhitatın daha ta
Sultan Süleyman zamanında başladığı ve yönetici sınıfın kendi
çıkarları doğrultusunda halka yabancılaşarak devlet yönetimini
zaafa uğrattığı yönündedir. Tek tek örneklemelerle yaptığı
açıklamalarda Koçi Bey, iltimas, entrika, rüşvet ve çıkarcılığın
devlet ricalini nasıl sardığını, ihtişam, şaşaa, lüks yaşam
sevdası, mal, mülk ve mevki uğruna olmadık işleri yapan yeni
yönetici sınıfların devleti nasıl yozlaştırdığını uzun uzun
anlatır. Alınması gereken önlemleri sıralar ve kuruluş dönemindeki
ruha dönülmesi gerektiğini öğütler. Dine ve devlete yürekten bağlı
yarar insanlar kıyıda köşede süründürülürken, birtakım kurnaz,
fetbaz, fitne, fücur kişiliklerin nasıl önemli mevkilere geldiğini
ve bu konumlarını nasıl istismar ettiklerini anlatır. Devlet
katında liyakatli kişilerin, hakederek göreve getirilmesinin
önemini anlatır. Halkın acılarına yabancılaşan, sürekli ağır
vergiler koyan, kendisi saltanat içinde varsıllaşırken yoksullardan
topladıklarını ayrıcalıklı zümrelerle paylaşan acımasız üst
sınıfların İslam’ın da ruhuna aykırı olan bu tavırlarıyla nasıl
halkı devletten soğuttuklarını anlatır ve her satırda bu kişilerden
nasıl tiksindiğini hissettirir.
Koçi Bey’in Risaleleri’nden benim anladığım; bizim kültürümüzde
liyakat ve hakkaniyetin, adalet ve sadakatin, nice nice âlemlerin
servetinden, haşmetinden üstün tutulduğudur. Ve bunun hilafına
davranan kişilerin yarattığı inhitata duyulan tahammülsüzlüğün her
türlü öfkeyi davet etmesinin kaçınılmazlığıdır. Nitekim Sultan IV.
Murad Han devrinde yaşanmış ve dillere destan olmuş cebri tedbirler
de böylesi bir dönem sonucunda husule gelmiştir. Koçi Bey
Risaleleri bu tarz kavrayış ve davranışın rafine ve tutkulu
taraftarı olan çok önemli bir tarihsel metin. O nedenle son
derecede nazik ve ölçülü yazılmış olsa da; satır aralarında Koçi
Bey’in öfkesini ve hiddetini hissetmek mümkün. Belli ki Koçi Bey,
Osmanlı’daki sözkonusu inhitatın müsebbibi olan kişilere büyük
kızgınlık duymakta.
Koçi Bey Risaleleri’ni, verdiği paha biçilmez değerdeki tarihsel
bilgiler, tanıklıklar ve tespitler; okuma hazzı veren yetkin bir
saraylı Osmanlıca edebiyat ve yüceler yücesi bir bilgelik almanağı
olmanın ötesinde, her devirde ibret alınacak bir nasihatler evrak-ı
metrukesi yerine koyun ve bir de o gözle okuyun derim.
Her ne kadar bu değerli eserden, Osmanlı devlet düzeni, dönemin
sosyolojik ve siyasal konumlanmaları, tarihsel bir takım olayların
altında yatan asıl nedensellikler ve ekonomi gibi hususlarda çok
kıymetli bilgiler edinmek mümkünse de; bir edebiyatçı olarak, eser
boyunca sürüp giden retoriğe ve üsluba kapılmadan edemedim. Eser,
ne kadar sadeleştirilmiş olursa olsun,
Osmanlı dilinin azametli üslubunu, kendine özgü mantığını, mübalağa
sanatının en incelikli örneklerini, diplomatik ifadelerin en
incelmiş; rafine hallerini ve bütün bunları ustalıklı bir lügatçe
ile kullanan dile hakim bir şahsiyetin zekâ pırıltılarını
sergilediği alanlarda edebi olarak yükselmekte; büyük değer
kazanmaktadır.
(Hikmet Temel Akarsu)
Kitapla ilgili detaylar.