Osmanlı eşcinsel, Kürtler orangutan he mi?

Gün, incelikten, nezaketten, edepten ve adaptan nasiplenmeyenlerin saklandıkları inlerden birer ikişer çıkma günüdür.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Gün, incelikten, nezaketten, edepten ve adaptan nasiplenmeyenlerin saklandıkları inlerden birer ikişer çıkma günüdür.

Gün, bekledikleri şeytanı kapı aralığında görüp de cesaretlenenlerin günüdür. Gün, şeytanın insan bedenine bürünmüş halini görme günüdür. Gün, namertlerin bildikleri tüm ihanet oyunlarını Osmanlı'ya uyarlama günüdür.

Zincire her gün yeni bir halka ekleniyor.  Yüreğinde nefretten gayrı bir duygu filizlenmeyip, o nefreti kusanlar kervanına bu kez Cumhuriyet gazetesi yazarı Mine Kırıkkanat katıldı.

Ağzı var olduğu için mi konuşmuş, yoksa konuştuğu yerin ağzı olduğuna mı inanıyor bilemiyorum.

"Dünyadaki hiçbir imparatorluk tarihinde, Osmanlı Sarayı'ndaki kadar beşik cinayeti işlenmemiş, hiçbir imparator ve kral, Osmanlı sultanları kadar çok oğul katletmemiştir" diyor.

Yazının bundan sonraki kısmını size birebir nakletmek isterdim ama, içinde galiz küfürlerin ve argo sözlerin yer aldığı bir yazıyı yaymak herkesin harcı değil. Böyle bir şeyi yapabilmek için isminizin Mine Kırıkkanat olması gerek.

Kısacası, Osmanlı padişahlarının neredeyse tamamının oğlancı ve eşcinsel olduğunu kesin hükümle beyan ediyor. Aslında üzerine sifon çekilecek sözler ama, "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan rolü bana düşmesin" diye içimdekileri söylemek de benim namus borcum.

Geçen yazımda da bahsetmiştim.

İslam'a, inanca ve Osmanlı'ya düşman olan Bizans artıklarının yazdığı bu hikayelere inanmak, ancak bu tip yazarların şanına, şerefine yakışır. Sizi temin ederim ki,  bunlar en az Avrupa kadar Osmanlı kabusu yaşıyor "Aman tekrar gelirler" nöbetleri geçiriyor. Pusuda bekleyip çıngıraklı bir yılan gibi en zayıf anda, zembereğini boşaltıyor.

Bunlar bizi şaşırtmıyor.

63 yaşına kadar Fransız kültürüyle büyüyen bir kadından Fetih Suresi'ni okumasını elbette beklemiyorduk.

Kendinden önce bu konuda seviyenin dibini bulan yazar Nedim Gürsel "Şahitlerim Babinger ve Dukas" demişti. Bu da "Benim şahidim de Drakula" demiş!

Türkiye sınırları içinde bu kadar tarihçi varken, özellikle Drakula'yı kaynak olarak göstermesi "Kılavuzum karga olsun, burnum pislikten çıkmasın. Yeter ki Osmanlı'yı karalayayım" niyetinde olduğunu gösteriyor.

İçindeki şeytanın sırıttığını hissederek, "Gündeme gelmek için bundan başka şansım yok" düşüncesiyle yazmış. Yakası açılmamış küfürleri duyma pahasına, "Herşeye razıyım. Alay da edilse mühim değil. Yeter ki benden bahsedilsin" mantığıyla zırvalamış.

Kısacası "Ben böyle bir soydan gelemem, bunların çocuğu olamam. Benim ecdadım bunlar olamaz" demeye getiriyor.

İyi de be kardeşim!

Bu millet, "İyisiyle kötüsüyle benim soyum bu! Ben bunların çocuğuyum" diyor.

Sen de gidip kimin çocuğusun araştır, bul!

Sana ne ondan bundan?

KÜRTLER ORANGUTAN OLARAK MI GÖRÜLÜYOR?

Sırrı Süreyya Önder "Bu ülkede Kürtler'e orangutan muamelesi yapılıyor" demiş.  Son dönemlerde Kürtlerle teröristleri harmanlayıp yorum yapmak pek bir moda oldu. Fitne ve vesvese üretecek ya beyim.

Onun için Kürt ve terörist lafını yanyana sıralıyor.

Oysa bilen bilir ki, Türkiye'de kimsenin Kürtlerle bir sıkıntısı yok. Kürtleri orangutan olarak gören bir kesim de yok.

Geçenlerde yine burada bir yerde yazmıştım. Şayet bir gün Kürtler'i BDP'nin, Atatürk'ü CHP'nin, dini inançları AK Parti'nin elinden almayı başarabilirsek herşey şahane olacak!

Evet kabul; bu ülkede bir dönem Kürtler büyük eza çekti. Köyler boşaltıldı, insanlar katledildi. Ama şunu da kabul edelim ki; Kürt kesimi 90'lı yıllarla bugünü kıyasladığımızda adeta cenneti yaşıyor. Ama gelin görün ki, birileri bu cennet ortamını cehenneme çevirmek için zebanilerle yarışıyor.

Türkiye eski Türkiye değil artık. "Her Kürt teröristtir, her terörist de Kürttür" zihniyetindeki asalaklar yönetmiyor bu ülkeyi. Hükümet, "Vatana ihanet" damgası yeme pahasına çok büyük icraatlara imza attı. Türkiye kendi tarihiyle hiç bu kadar yüzleşmedi. Attığı her adımda geçmiş yıllarda eziyet çeken kürtlerden de hiç bu kadar özür dilemedi.

Artık terörist olana tetörist, Kürt olana Kürt deniliyor.

Önder'e hatırlatmak gerekir ki...

Dağda ölen teröristler için basın toplantısı düzenlerken kameralar kapalı sanıp kikirdeyip kahkaha atan sizdiniz.

"Siz cezaevlerinde ölüm orucuna yatın, biz biraz kebabın, rakının dibine vuracağız" diyen sizdiniz.

"Üç beş terörist, hatta bir o kadar sivil ölmüş çok önemli değil" diyen de sizin dağdaki adamlarınız.

Gencecik çocuklara katletme meziyeti aşılayan, onları dağda  vahşi bir yaşamın içine atan sizsiniz?

Demek ki neymiş?
 
Bu ülkede Kürtlere zulmeden, onlara organgutan muamelesi yapan PKK ve BDP'den başkası değilmiş Sayın Sırrı Süreyya Önder.

Kaldı ki...

Masum sivilleri, minik çocukları, savunmasız kadınları patlatarak havaya uçuranlara...

Okul yakanlara, asker ve polisleri arkasından kalleşçe vuranlara bizim buralarda Orangutan denmez.

Dense dense, yediği kaba pisleyen hain denir!!