Osman Baydemir'i öldürecektim!
Abone olOsman Baydemir'e suikast hazırlığı yapan E.K.Ş. birlikte plan yaptığı kişiler randevuya gelmeyince vazgeçti...
Diyarbakır'da polise teslim olan 19 yaşındaki E.K.Ş. Diyarbakır
Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'i öldürmeye kalkıştığını
itiraf etti. E.K.Ş'nin Diyarbakır'a geliş öyküsü Agos Gazetesi
önünde yapılan Hrant Dink suikastini akıllara getirdi.
İNTERNETTE EYLEM TİMİ KURDULAR
Taraf Gazetesi'nin haberine göre polisteki ifadesinde psikolojik tedavi gördüğünü belirten 19 yaşındaki E.K.Ş. internet üzerinde tanıştığı bazı kişilerle Baydemir için eylem kararı aldıklarını anlattı. Grup, 19 Mart günü diyarbakır'ın Ofis semtinde buluşmak için sözleşti.
KİMSE GELMEYİNCE KARAKOLA GİTTİ
Ankara'da oturan ve Adana üzerinden Diyarbakır'a giden E.K.Ş,
akşam 18.00'e kadar arkadaşlarının gelmesini bekledi. İfadesine
göre, internetten konuştukları için telefonları yoktu, arayamadı.
Sonra da pişman olarak karakola teslim oldu.
İFADE VERDİ, SERBEST BIRAKILDI
Terörle Mücadele Şubesi'nde ifadesi alanın E.K.Ş, bir örgüt
üyesi olmadığını, ancak Baydemir'i devlete küfür ettiği için
öldürmek istediğini anlattı. Baydemir'in avukatı Sezgin Tanrıkulu,
zanlının polis tarafından bırakılmasını eleştirdi.
SAMAST'LA KORKUTAN BENZERLİK
Yasemin Çongar'ın bugünkü köşe yazısını okumak için ikinci
sayfaya geçin
Gelişmeyi köşesinde işleyen Taraf yazarı Yasemin Çongar, E.K.Ş ile
Hrant Dink'in katili Ogün Samast arasınaki korkutan benzerliye
dikkat çekerek şunları yazdı:
- On yedi yaşındaydı.
Trabzon'dan İstanbul'a gelmiş ve tek başına yol bulmaktan bile aciz
olduğu bu büyük şehirde, planlı bir cinayet işlemişti.
Agos Gazetesi'nin önünde Hrant Dink'i sırtından vurmuştu.
Yakalanınca, basındaki beyanlarına kızdığı için Dink'i öldürmeye
karar verdiğini söylemişti.
Basında, katilin milliyetçilik duygularıyla ve işsizliğin öfkesiyle
hareket eden bir "yalnız kurt" olduğuna inanmamızı isteyenler
vardı.
İşin ilginci, bu "yalnız kurt" tezini savunanlar, daha önce Hrant
Dink'i manşetlerinden hedef göstermiş olanlardı.
Derken, katilin "ağabeyleri" yakalandı.
Cinayetin azmettiricisi, planlayıcısı onlardı.
Ve Hrant Dink cinayetinin "geliyorum" dediğinin kanıtları ortaya
çıkmaya başladı.
Sadece, Dink'in kendisini ürkek bir "güvercin gibi" hissetmesine
neden olan tehditlerle sınırlı değildi bu kanıtlar...
Dönemin Trabzon Jandarma Alay Komutanı Albay Ali öz dahil sekiz
yetkilinin suikast planından haberdar olduğu anlaşıldı.
Dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek dahil, Ankara,
istanbul ve Trabzon'daki yetkililerin, cinayeti azmettiren
"ağabeyler"den haberdar oldukları netleşti.
Cinayet planını en az on bir aydır bilen ve hiçbir şey yapmamış
olan yetkililer vardı.
Hrant Dink'in öldürülmesinin üzerinden tam üç yıl iki ay on bir gün
geçti.
Katil ve azmettiricileri henüz ceza almadı.
Cinayet planına ilişkin bilgileri gerektiği gibi Korkutan
benzerlik
değerlendirmeyen, görevini ihmal ederek, Dink'in ölümünü hazırlayan
yetkililerin çok azı yargı önüne çıktı, bir bölümüyse hiç hesap
vermedi.
Dün bir telefon geldi.
Beni bir anda o talihsiz, o karanlık, o kanlı güne, 19 Ocak 2007'ye
taşıyan
bir telefon...
Arayan, Diyarbakır Barosu eski Başkanı, Avukat Sezgin
Tanrıkulu'ydu.
Bir gencin hikâyesini anlattı bana.
On dokuz yaşındaydı.
On gün önce, Ankara'dan Adana'ya, oradan Diyarbakır'a gelmişti.
Tek başına yol bile bulmaktan aciz olduğu bu şehirde, planlı bir
cinayet işlemeyi aklına koymuştu.
Ofis semtine gidecek, Ankara'dayken internet üzerinden konuşup
cinayeti birlikte işlemek için anlaştıkları arkadaşlarıyla
buluşacak ve Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'İ
öldürecekti.
"Baydemir'i basından takip ettiğim haberler neticesinde, kendisine
kin duyarak öldürmeyi planladım" diyordu.
Olmadı.
Ankaralı gencin, Ofis semtinde beklediği "arkadaşları" buluşmaya
gelmedi.
Genç, kendi ifadesiyle, yaptığının "aptallık olduğunu" anladı,
cinayetten vazgeçti ve karakola gidip kendini ihbar etti.
Diyarbakır Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü 22 Mart 2010 günü, bu
genci, "3713 sayılı kanun çerçevesinde suç işlemek maksadı ile suç
işlemeye zemin hazırlamak ve kendi kendisini ihbar etmek"
suçlarından sorguladı.
Olayın ayrıntılarını, 19 yaşındaki E.K.Ş'nin Diyarbakır
Emniyeti'ndeki ifade tutanağından alıntılarla, bugünkü
sürmanşetimizde ve politika sayfalarımızda okuyacaksınız.
Avukat Sezgin Tanrıkulu telefonda bu olayı bana anlatırken, "Çok
tedirginiz," diyordu.
Haklıydı.
Tanrıkulu, söz konusu olaydan ve ifade tutanağından tamamen tesadüf
eseri haberdar olmuş, dostu ve avukatı olarak hemen Osman
Baydemir'i uyarmış ve kendisinin de konudan bihaber olduğunu
hayretle görmüştü.
"Osman Bey'e, bu ihbar ve sorgulama konusunda hiç bilgi verilmemiş"
dedi Tanrıkulu, "bu olaydan sonra defalarca karşılaştığı Diyarbakır
Valisi ve Emniyet Müdürü kulağına eğilerek olsun bir şey
söylememişler." E.K.Ş'nin ifade tutanağını okuduktan sonra,
Tanrıkulu'yu tekrar aradım.
E.K.Ş. ve "arkadaşları," Ogün Samast ve "ağabeyleri"ni düşürmüştü
aklıma.
Bunu Tanrıkulu'ya söylemedim ama o bana şöyle dedi: "Hrant Dink
Davası'nı çok yakından takip ettiğim için biliyorum. Aradaki
benzerlikler beni ürkütüyor. Bu şüphelinin serbest bırakılmış
olması, bağlantılarının araştırılmamasından rahatsızız." İnanması
güçtü ama E.K.Ş'nin başkaca bir sorgu sual olmadan Emniyet'ten
salıverildiğini anlatıyordu Tanrıkulu.
İnanması güçtü ama Ergenekon sanığı ibrahim Şahin'in suikast
listesinde adı geçen Osman Baydemir'e bu olay hakkında hiçbir uyarı
yapılmamıştı; Terörle Mücadele yetkilileri kendisini bilgilendirme
gereği duymamışlardı.
Sezgin Tanrıkulu endişelenmekte haklı, şüphelenmekte haklı,
öfkelenmekte haklı.
"Geliyorum" diyen Hrant Dink cinayetini engelleyebilecekken
gereğini yapmayanlar geliyor insanın aklına.
Osman Baydemir'e yönelik bir cinayet planı da, böylesi bir ihbarla
duyulduktan sonra, tıpkı Hrant Dink olayındaki gibi örtbas edilmek
istenmiş olabilir mi?
Diyarbakır'da da, tıpkı Trabzon'daki gibi ihmalci jandarma ve
polisler mi var?
Hrant Dink'in öldürülmesini engelleyebilecekken engellememiş olan
devlet birimleri, şimdi de Osman Baydemir'in hayatı konusunda
benzer bir atalet, benzer bir ihmal, benzer bir suç birliği içinde
olabilirler mi?
Osman Baydemir'e "geçmiş olsun" diyor ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalay'ın bu soruları cevapsız bırakmamasını diliyorum.