Oslo görüşmeleri MİT'İn görevi
Abone olBeşir Atalay, Başbakan Erdoğan'ın görüşünü, ifade krizinden 5 gün önce açıklamış
Oslo görüşmelerine hükümetten yazılı savunma. Atalay, Başbakan Erdoğan'ın görüşünü, ifade krizinden 5 gün önce açıklamış: Teröre karşı her türlü girişim MİT'in asli görevleri arasındadır...
Oslo'da yapıldığı iddia edilen MİT-PKK görüşmeleri, 'ifade ve yakalama' krizi Türkiye'yi sarsarken, hükümetten o görüşmeler için yazılı olarak 'MİT'in görevidir' savunması geldi.
5 GÜN ÖNCE AÇIKLANMIŞ
Akşam'dan Hakkı Kurban'ın haberine göre; hükümet görüşü, krizden 5 gün önce kaleme alındı. İşte o süreç:
'İŞLEM YAPILDI MI' DİYE SORDU
MHP'li Prof. Dr. Alim Işık, internete düşen görüşme kayıtları konusunda Başbakan Erdoğan'ın yanıtlaması talebiyle verdiği önergelerde, 'Özel temsilciniz olduğunu ifade eden Sayın Hakan Fidan'a bu görev tarafınızdan mı verilmiştir?', 'Kaç görüşme yapılmıştır, hangi konularda anlaşmaya varılmıştır?', 'Başbakan adına görüşmeye katılan temsilciler hakkında, kullandıkları ifadeler ve takındıkları aciz tavırlar nedeniyle işlem yapılmış mıdır, yapılması düşünülmekte midir?' sorularını yöneltti.
ERDOĞAN ADINA ATALAY YANITLADI
Erdoğan adına Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın verdiği yanıtlar ise Fidan ile 5 ismin ifadeye çağrılmasından 5 gün önce hazırlandı. Atalay'ın yanıtları şöyle oldu: Devlet İstihbarat Hizmetleri ve MİT Kanunu uyarınca, terör örgütlerine karşı yürütülen mücadeleye gerekli desteğin sağlanması amacıyla yapılacak her türlü girişim, MİT Müsteşarlığı'nın asli görevleri arasında yer alır.
'GİZLİ TEKNİKLER' İŞİN DOĞASI
Müsteşarlık, görevlerini yerine getirirken, istihbarat teşkilatı olmanın vazgeçilmez zorunluluğu olarak faaliyetlerini gizli faaliyet usul, prensip ve teknikleri çerçevesinde yürütmekte, 2937 sayılı Kanun'un 27'nci maddesinde bu faaliyetlere ilişkin her türlü bilgi ve belgenin istihsal ve ifşası suç olarak kabul edilmektedir. Müsteşarlık, çalışmalarını mevzuata uygun şekilde ve terörle mücadele faaliyetlerinin parçası olarak yerine getirmekte. Bu çalışmalar yargısal süreçlerden bağımsız olup anayasanın 'mahkemelerin bağımsızlığı'na ilişkin 138'inci maddesi uyarınca yargı makamları ve yargısal süreçlere müdahale edilmesi söz konusu olamaz.