Oscarlı yönetmen okyanus dalışını tamamladı
Abone olTitanic'in yönetmeni James Cameron, Büyük Okyanus'un batısındaki Mariana Çukuru'na 52 yıl sonra ilk insanlı inişi gerçekleştirdikten sonra su yüzüne çıktı.
Hollywood'un Oscar ödüllü film yönetmeni James Cameron dünyanın
en derin okyanus okyanus çukuruna 11 kilometrelik dalışını
tamamlayıp, su yüzüne çıktı.
Titanic filminin yönetmeni Cameron, Büyük Okyanus'un batısındaki Mariana Çukuru'na Deepsea Challenger adlı bir denizaltı ile tek başına daldı.
Ünlü yönetmen üç saat boyunca okyanus zeminini inceledikten sonra hızlı bir çıkış yaptı.
Cameron'un kullandığı deniz aracı görüntü kaydı yapabilmesi için kameralar ve ışıklarla donatılmıştı.
Bu okyanusun en derinine yapılan ikinci insanlı dalış oldu. İlk
başarılı girişim 1960'da yapılmıştı.
Bu dalışı Amerikan donanmasında teğmen Don Walsh ile İsviçreli okyanus bilimci Jacques Pickard birlikte yapmışlardı.
İki kaşif okyanus dibinde Trieste adlı araçlarıyla 20 dakika kalmışlar ama inişleri deniz dibinden kum bulutu kaldırdığından görüşleri kapanmıştı.
80'li yaşlarına gelen Don Walsh, Cameron'un dalışı için hazırlıkları görmeye geldi ve okyanus dibine dalışın bir mühendislik marifetinden çok hayal gücü gerektirdiğini söyledi.
Walsh BBC'ye "Cameron büyük bir hikayeci. 50 yıl sonra yeniden dibe iniyor olmak da büyük bir hikaye" dedi.
Cameron'un anlatı gücünün mühendislik bilgisi ve mali gücüyle bir araya gelmesinin "cennetten çıkma bir bileşim" olduğunu söyleyen Walsh "yıldızların aynı hizaya geldiği an gibi, ancak bu bileşimle mümkün olabilirdi" diye konuştu.
"Odakta bilim var"
Dalıştan önce BBC'ye konuşan Cameron ise "hayatımın rüyasını gerçekleştiriyorum" dedi.
Cameron "İnsanların bilim kurguyu gerçek kıldıkları bir çağda bilim kurgu ile beslenerek büyüdüm. İnsanlar aya gidiyordu, Cousteau okyanusu keşfediyordu. Çocukluğumun değerleri, büyürken gördüklerim bunlar" diye konuştu.
Cameron'un inişe geçerken son sözleri "çöz, çöz, çöz" oldu.
Deepsea Challenger adlı denizaltı aracı Avustralya'da yapıldı.
Cameron son bir kaç yıldır gizli gizli kendisi için 11 ton ağırlığında ve 7 metre uzunluğundaki bu denizaltı aracını tasarlayan ve inşa eden mühendislerle çalışıyordu.
Cameron, aracını "dikey bir torpil" diye tanımlıyor. Bu da onun okyanus sularını kolayca yararak kısa sürede dibe inmesini sağlayan özelliği.
Yönetmenin oturduğu kalın çelikten yapılı küçük odacık onu hızla okyanus dibine inerken 1000 atmosfer basıncından koruyacak şekilde tasarlanmış.
"Dikey torpil"in kalan kısımları ile geri çıkışını kolaylaştırmak için sentetik köpükle doldurulmuş.
Küçük denizaltı adeta bir denizaltı televizyon stüdyosu gibi ışıklar ve kameralarla donatılmış.
Cameron inişi ve çukurda geçirdiği saatleri bir belgesel haline getirmeyi planlıyor.
Bu arada denizaltı aracının kaya ve kum örnekleri toplamak üzere tasarlanmış robot kolları da var.
Yönetmene topladığı örnekleri incelemek ve yeni türleri tanımlamak için bir bilim heyeti de danışmanlık yapıyor. Cameron, macerasının odağında bilimin bulunduğunu söylüyor.
Milyonlarca dolara mal olan son elli yılın ilk insanlı okyanus dibi keşfinin faturasını, ünlü yapımcıyla beraber Rolex ve National Geographic paylaşıyorlar.
İnsansız araçlar
Okyanusun en derinine ikinci insanlı dalış 52 yıl sonra gerçekleştiyse de arada iki insansız iniş de yapıldı.
Mariana Çukuru'na 1995 yılında Japon Kaiko ve 2008 yılında ABD merkezli Woods Hole Okyanusbilim Enstitüsü'nun Nereus adlı araçlarıyla, iki robotlu iniş gerçekleştirildi.
İskoçya'dan Okyanus Laboratuvarı gibi bazı kuruluşlar da kameralar indirdi.
Mariana Çukuru gibi bölgeler şimdiye kadar çok büyük ilgi çekmediyse de yeni yeni bilim insanlarının ilgisini toplamaya başladı.
Bunun sebeplerinden biri uzmanların derin deniz balıklarından, kimisi 30 santim uzunluğunda karides benzeri amfipod denilen kum toplayıcılarına kadar büyük su basıncına dayanıklı canlı türleri keşfetmesi.
Bir başka ilgi alanı ise iki tektonik levhanın sınırında oluşan bu tür derin okyanus çukurlarının depremlerde oynadığı muhtemel rol.
Bazı uzmanlar örneğin 2011 yılında Japonya'yı sarsan güçlü deprem gibi sarsıntıların suyun derinliklerindeki itiş-çekiş hareketlerinden kaynaklandığı görüşünde.
Ama yine de bir çok bilim insanı bütün bunları araştırmak için derine insan indirmenin gerekli olup olmadığını sorguluyor.