İki gün sonra Ramazan başlıyor.
“Nereden çıktı bu oruç tutmanın vergisi? Öyle şey mi olur? Oruç
ile vergi arasında nasıl bir ilişki olabilir?” diyebilirsiniz.
Tabi ki mevzuatta Ramazana özgü bir vergi yükümlülüğü veya vergi
ayrıcalığı yok.
Olay; ülkemizde yaygın şekilde uygulanan Ramazan ayında
çalışanlara verilen ‘nakdi yemek bedelleri, ayni yardımlar
(Ramazan Kolileri) ve firmaların düzenlemiş olduğu iftar
yemeklerinin’ vergi karşısındaki durumu.
YEMEK KARTI VEYA ÇEKLERİ
Ramazan ayı dışında işçilere yemek kartı veya çeki veriliyor
ise, ramazan ayında da işçi ister oruç tutsun, ister tutmasın bu
uygulamanın devam etmesi gerekir. Oruç tutmak istediğini bildiren
işçinin nasılsa oruç tutuyor diye yemek kartı veya çeki kesilemez.
(En fazla günlük KDV dâhil 17,28 TL)
NAKDİ YEMEK BEDELLERİ VEYA AYNİ YARDIMLAR
İşverenlerin Ramazan ayında oruç tutan çalışanlarına nakit
olarak yemek parası veya Ramazan kolisi vermesi çok sık
karşılaşılan bir durum.
İşte ‘oruç tutmanın vergisi’ tam da bu aşamada
başlıyor. Hem sadece vergide değil, bir de sigorta primi
var…
İşveren, oruç tutan personeline yemek parası veya Ramazan kolisi
verir ise;
-Bu bedeli brüte çevirerek personelin bordrosunda
göstermesi,
-Brüt tutar üzerinden ‘gelir vergisi, damga vergisi
hesaplaması,
-Bu da yetmiyormuş gibi bir de ‘sigorta primi’ ödemesi
gerekmekte.
Yeri gelmişken belirtmekte fayda var, her Ramazan
çalışanına koli dağıtan veya nakdi yardım yapan işveren, işçisine
“KIDEM TAZMİNATI” öderken bu tutarı da hesaba katmak
zorunda. Çünkü düzenli yapılan tüm ödemeler ‘kıdem tazminatı
kapsamında.’
İyilik yapayım derken cezai yaptırımlarla karşı
karşıya kalmamak için işverenlerin bu konular hakkında ilgili
mevzuat hükümlerine riayet etmeleri lehine olacaktır.
İFTAR YEMEKLERİ
İş yerlerinin gerek çalışanları, gerekse iş çevresi ile
yaptıkları iftarlar artık geleneksel hale geldi. Hatta lüks
oteller, restoranlar ramazan akşamlarında ‘iftar programları’ için
dolup taşmakta.
İşte bir de bu iftar yemeklerine ait bedellerin gider olarak
kaydedilip kaydedilememe durumu var.
İşyerinin çalışanlarına verdiği iftar yemeğinde, her bir çalışan
için 17,28 TL’lik tutar vergiden istisna. Yani vergisi yok, gider
olarak kayıt edilebiliyor. Bu tutarın üzerindeki bedeller ise vergi
ve sigorta primine tabi.
Bir de temsil ağırlama niteliğinde olan iftarlar var. Bu tarzda
iftarlar sadece müşteriler, tedarikçiler, bayiler için
yapılacaksa (Pek mümkün olmasa da) bir bakıma iş toplantısı
niteliğinde olacağından iftar bedelinin gider kaydedilmesinde
sakınca yok.
Çalışanlar ve iş çevresine verilenler dışında her ne sebeple
olursa olsun (Hayır amacıyla verilen yemekler dâhil) eş,
dost, akrabanın ağırlandığı iftar yemeklerine ait bedeller gider
olarak kayıt edilemez.
Kanaatimce, iftar yemeği bedellerin indirim konusu yapılması ile
ilgili mevzuat hükümlerinde bir sakınca yok.
Fakat; oruç tutan işçilerin aleyhine olan, nakdi
veya ayni yardımların gelir ve damga vergisine tabi tutulması, bu
tutar üzerinden sigorta primi ödetilmesi uygulamasının gözden
geçirilmesinde fayda var…
NOT: Soru ve
görüşleriniz için iletisim@ozkantastan.com adresine mail
atabilirsiniz.