Ramazan ayında uzun süre aç kalınması ve gün içinde sıvı tüketilememesi kötü ağız kokusunun oluşumuna zemin hazırlayabiliyor. Sosyal yaşamı da olumsuz etkileyen kötü ağız kokusu için birkaç püf noktasına dikkat etmek yeterli olabiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Ağız ve Diş Hastalıkları Bölümü'nden Dr. Dt. Aslı Tapan, Ramazan ayında ağız kokusunu önlemenin yolları hakkında bilgi verdi. 4 kişiden 1'inin ağzı kokuyor Halitozis yani halk arasında bilinen adıyla kötü ağız kokusu, toplumda her 4 kişiden birinde yaşanmaktadır. Sosyal hayatta ciddi sorunlara yol açan ağız kokusu, diş çürüğü ve diş eti problemlerinden sonra en sık diş doktoruna gitme nedenleri arasında yer almaktadır. Kötü ağız kokusunun en büyük nedeni, dişlerdeki ve ağız boşluğundaki bakterilerin artıkları olan sülfürlü birleşiklerden kaynaklanmaktadır. Ramazan ayında uzun süren açlık ve susuzluk ağız kokusunu artırabilirken sindirim sistemi, sinüzit, bademcik, farenjit veya ciğerlerdeki rahatsızlıkların belirtisi olarak da kötü ağız kokusu ortaya çıkabilmektedir. Sahurdan sonra ağız bakımını ihmal etmeyin Oruç tutulurken beslenme düzeninin tamamen değişmesi, uzun süre aç ve susuz kalınmasına neden olmaktadır. Aç kalınan sürenin uzunluğuna bağlı olarak ağızda kolayca çoğalma ortamı bulan bakteriler, diş çürüklerini artırabilirken kötü kokuya da neden olabilmektedir. Özellikle sahurdan sonra gerekli diş temizliğinin yapılması bakteri oluşumunu azaltmaktadır. Yemeklerden hemen sonra dış fırçalamak yerine en az 1 saat sonra dişlerin fırçalanması ağız kokusuna neden olan bakteri oluşumunu azaltırken dişlerin daha az yıpranmasını sağlamaktadır. Eksiksiz bir ağız bakımı için dişlerin fırçalanmasıyla yetinilmeyip arayüz fırçaları ya da diş ipi kullanılması gerekmektedir. Stres ağız kokusunu tetikleyebilir Koku ağızdan kaynaklanıyorsa, dişeti hastalıkları, diş çürüğü ağızdaki eski dolgu ve kaplamalar kontrol edilmelidir. Farklı rahatsızlıklara bağlı olarak gelişebilen kötü ağız kokusu ağız içi tükürük akımının azalmasına neden olan stres kaynaklı da yaşanabilmektedir. Stres, vücut sağlığının yanında ağız ve diş sağlığını da olumsuz etkileyerek kötü ağız kokusuna yol açabilmektedir. Baharatlı yiyeceklerden uzan durun Ağız kuruluğuna neden olan baharatlı yiyecekler kötü ağız kokusunu artırabilmektedir. Ayrıca bu besinler, terleme ve nefes yoluyla dışarı atıldığından kötü ağız kokusuna neden olabilmektedir. Ramazan ayı boyunca lifli bitkisel ürünlerin tercih edilmesi tükürük akımını hızlandıracağı için ağız içi temizliği bakımından önemlidir. Bir bardak çay yerine bir dilim meyve tercih edin Sahurda genellikle tercih edilen çay, kahve gibi içecekler ve baharatlı yiyecekler ağız kuruluğunu arttırmaktadır. Bunların yerine taze sıkılmış meyve suları ile meyve, sebze ve tahıllı besinler gibi lifli gıdaların tüketilmesi ağızdaki tükürük akımını hızlandırmaktadır. Lifli besinlerin tüketilmesi, tükürük akımını hızlandırdığı gibi ağız içi temizliği bakımından da oldukça önemlidir. Süt ürünlerini daha az tüketin Tüketilen besinlerin ağız kokusuyla yakından ilgisi bulunmaktadır. Süt ürünleri çoğunlukla ağız kokusuna yol açabilmektedir. Tok tuttuğu için sahur sofralarında tercih edilen peynir ve yumurta tüketimi de ağız kokusu sorununu tetikleyen etkenlerdendir. Öğünlerde pırasa, domates, kereviz gibi su içeriği bol sebzeleri tercih etmek, ağız kokusunu azalmasına yardımcı olmaktadır. Ramazan'da ağız ve diş sağlığınız için bu önerilere kulak verin - Ağız kuruluğu kokunun artmasına neden olmaktadır. Gün içende ağzı su ile çalkalamak kötü kokuyu azaltmaktadır. - Ağız hijyenine özen gösterilmelidir. Dişlerin tüm yüzleri ve dil sırtı temiz tutulmalıdır. - Gün içinde yutmamaya özen göstererek belli aralıklarla ağız su ile çalkalanmalıdır. - Ağız kuruluğunu arttıran çay kahve ve baharatlı yiyeceklerden uzak durulmalıdır. - Sarımsak ve soğan gibi kokuyu artıran gıdalar çiğ tüketilmemelidir. - Tok tutması için tercih edilen süt, peynir ve yumurta gibi sistein içeren besinler kötü kokuyu artırmaktadır. - Enerji içeceklerinden uzak durulmalıdır. - Stresinizi kontrol altında tutun. - Lokmalar mümkün olduğunca fazla çiğnenmelidir. - Et ve şarküteri ürünleri fazla tüketilmemelidir.