Örtülü mesaj
Abone olİstanbul Belediye Başkanı'nın eşi Reyhan Gürtuna, AK Parti yönetici eşlerine türban yerine şapka takmalarını öğütledi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Gürtuna'nın eşi Reyhan
Gürtuna başörtüsü problemiyle varolmak istemediğini, resmi
davetlere bu yüzden katılmadığını söyledi Gürtuna ekledi Başörtüsü
takmak şart değil. Allah'ın emri olmasa bu kadar sıkıntıyı çekmem.
Yüksündüğüm için değil ama bu kadar konuşulması artık midemi
bulandırıyor "Başörtüsünün problem olacağı protokollere
katılmıyorum..." Bu sözler İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali
Müfit Gürtuna'nın eşi Reyhan Gürtuna'ya ait. Bir anlamda TBMM
Başkanı Bülent Arınç'ın eşi Münevver Hanım'a göndermede bulunuyor.
"Çünkü bu, Türkiye'de şu an problem. Bu tür problemi kimseye
yaşatmak istemiyorum. Kimseyi terbiye edecek ya da meydan okuyacak
halim yok. Bu benim kişisel tercihimdir ve örtümle kimseye mesaj
vermiyorum. En azından başörtüsü problemiyle var olmak istemiyorum"
ifadeleriyle anlatıyor gerekçesini. Türkiye'de başörtüsü sorununun
bu kadar konuşulmasının midesini bulandırdığını, başörtüsü takmanın
şart olmadığını savunuyor. Ona göre başörtüsü yerine şapka
takılabilir, üniversitede okumak için baş açılabilir. En azından
kendisi böyle bir durumda başını açacağını anlatıyor. KIZIMIN
BAŞINI ÖRTTÜRMEDİM Reyhan Gürtuna 15 yaşındaki, lise öğrencisi kızı
Asude'nin de başının açık olduğunu hatırlatıyor "Başörtüsü ile
ilgili kararı kızım kendi verecek. Ama şunu da söylemem gerek, bir
süre önce başını kapatmak istedi ve ben örtünün yükünü
taşıyamayacağı kanaatinde olduğum için kapanması için ışık
yakmadım. Allah'ın emri olmasa bu kadar sıkıntıyı çekmem. Onu da
açıkça söyleyeyim. Örtünmekten yüksündüğüm için değil ama
Türkiye'de bu kadar konuşulması artık benim midemi bulandırıyor.
Sadece problem haline getirenler için değil, her taraf için
söylüyorum. Sıktı artık bu konu." Başörtüsü sorununun üniversiteye
taşınmasına da sıcak bakmıyor Gürtuna, "Okulumu bırakmazdım diye
düşünüyorum. Çok üzülürdüm başımı açtığım için ama devam ederdim,
okurdum. Ayrılmazdım üniversiteden" diyor. AK Parti lideri Tayyip
Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ile 'sıkı fıkı bir arkadaşlıkları'
olmadığını vurgulayan Gürtuna, "Tayyip Bey belediye başkanı olmadan
tanışıyorduk, yoğun bir beraberliğimiz yok ama arkadaşız.
Toplantılarda karşılaşıyoruz. Hayrünnisa Gül Hanım ile de bir kez
tanıştık" dedi. KOCAMLA VAR OLMAM Eşleri arkadaş diye kimseyle
tanışmak zorunda olmadığını vurguluyor Gürtuna "Sadece eşimden
dolayı da kimseyle tanışmam. Ben bir birey olarak varım, sadece
kocamla var olmak zorunda değilim. Sürekli 'ben' demek istemiyorum.
Kibirli bir hava çıkıyor ama ben neysem oyum. Eşimden dolayı ne
biriyle tanışırım, ne eşim birini çok seviyor diye ben de illa
eşiyle tanışacağım diye tuttururum; böyle bir derdim yoktur. O
konularda kafamın dikine giderim ben..." Ali Müfit Gürtuna'nın da
kendisini bu konularda zorlamadığını anlatıyor Reyhan Gürtuna ve
ekliyor "Ama bazı insanlar tersine, makam sahiplerinin yanında
olmayı arzu ediyorlar. Örneğin daha önce gittiğim yerlerde,
başkanın eşi olarak daha fazla itibar görmek beni sadece
yaralamıştır. O itibar bana bir hakarettir.." HİÇBİR CEMAATE AİT
DEĞİLİM "Hem eşinin hem de kendisinin herhangi bir partiye üye
olmadıklarını söyleyen Gürtuna, "Bağımsızlığın keyfini yaşıyoruz.
Eşim parti üyesiyken de ben partili değildim. Eşime de partiye
girmeyeceğimi söylemekten çekinmedim ki... Benim bu durumum zaman
zaman eşime zarar bile verdi" diyor Bayan Gürtuna. Kendini yalnızca
partiye değil; ne bir cemaat ne de kuruma ait hissetmediğini
söylüyor Reyhan Gürtuna "Benim ufkum geniş, benim dünyam çok geniş.
Benim dünyama bütün insanlar girebilir. Ama bir yere girince oranın
kurallarına uymak zorundasın. Bu da bana yetmez. Küçümsemek için
söylemiyorum bunu. Ama benim dünyamda herkese yer var. Eşime de
söyledim. 'Sen bile bir parti kursan, o partiye girmem' dedim."
Eşimin gölgesinde olmayı hazmedemem Reyhan Gürtuna, Marmara
depreminin ardından belediye bünyesinde Kadın Koordinasyon Merkezi
kurarak fakir ailelere yardım götürmeye başlamış. Ancak hayır
işlerini eşinin siyasi kariyerine bir çıkar sağlamak için
yapmadığını, bunun siyasi yatırım olmadığını vurguluyor "Ben vakıf
ruhu ile yola çıktım. Aynı zamanda bir siyasinin de eşiyim. Bundan
dolayı benim eşim de bir şeyler kazanıyordur mutlaka, bunu ben
engelleyemem. Ama bu hizmeti yaparken 'eşimin bir yerlere gelmesi'
birinci hedefim değil." Gürtuna bir başkan eşi olarak
sorumluluklarının farkında olduğunu dile getiriyor "Eşim olduğu
sürece sorumluluklarımı yerine getiririm ama benim kişisel bir
hayatım, tercihlerim, yapmak istediklerim, duygularım, düşüncelerim
var. Ben bunları ne eşime, ne de başka bir insana endekslemem. Eşim
de bu halime sonuna kadar saygı duyuyor; anlayış içindeyiz. Özgür
ve bağımsız olma ile asi olma birbirine karıştırılmamalı. Benim
hazmedemediğim şeylerden biri eşinin gölgesi olmaktır." PKK'LIYA DA
YARDIM EDERİM Bütün partilerden gelen muhtaç listelerini kabul
ettiklerini söylüyor Gürtuna "Gittiğimiz evlerde de hangi partinin
isimlerini verdiklerini söylüyoruz. Herkese gidiyoruz ayrım
yapmadan. Hatta bir kez şikayet geldi; 'Yardım ettiğiniz aile
PKK'lı' diye. Bunun kim olduğunu belirlemek benim işim değil,
polisin işidir. Ben aç mı bırakayım? Herkese insan olarak bakarım
ben..." Eşinin politikaya girmesi durumunda kendisine 'başarılar'
dileyeceğini söyleyen Gürtuna, "Eşi olduğum için ona sıkıntı
vermem. Bu bir asilik anlamına gelmesin ama eşim bir partiye
giriyor, ben de onun eşiyim diye ben de partili olmam. Ben çok
özgür bir insanım ve çok şanslıyım. Bu özgürlüğüme, düşüncelerime,
hayat tarzıma anlayışlı ve saygılı bir eşe sahibim ve bunları
hayatımda uyguluyorum" diyor. Huysuz Virjin elbisesinden yastık,
perde yapıyoruz Merkezi Çağlayan'da bulunan Kadın Koordinasyon
Merkezi belediyeye ait 35 personeli ile günde 200 muhtaç aileye
gıda ve yiyecek yardımı götürüyor. Modacı Cemil İpekçi'nin
kreasyonları ya da Huysuz Virjin'in kıyafetleri burada perde, masa
örtüsü ya da yastık haline dönüştürülerek çeyizlik eşya haline
geliyor. Aralarında gelinliklerin de bulunduğu bütün kıyafetler
önce yıkanıyor, onarılıyor, ütüleniyor; sonra da bedenlere göre
poşetlere ayrılarak belirlenen ihtiyaç sahiplerine dağıtılıyor.
Mobilyalar da önce marangozlar tarafından tamir ediliyor, bakım ve
onarımları yapıldıktan sonra ihtiyacı olanlara gönderiliyor. Bunlar
arasında tabak takımları, koltuklar, yemek odası, yatak odası
takımları da yer alıyor. 'Burada çöp sepeti yok' diyen Gürtuna,
merkeze gönderilen hiçbir şeyin atılmadığını, yırtılmış
kıyafetlerin bile toz bezi olarak değerlendirildiğini anlattı.
DEPREMLE BİRLİKTE ORGANİZE OLDUK Eşi belediye başkanı koltuğuna
oturmadan önce de kendi olanakları ölçüsünde muhtaçlara yardım
etmeye çalıştığını anlatan Gürtuna, "Yani bu yardım duygusu
zihnimde ve yüreğimde birden oluşmadı. Daha önce küçük çaptaydı, bu
kadar kapsamlı değildi. Depremle birlikte organize olduk ve
büyüdük" dedi. Marmara depremi ardından kendi arkadaşları ile
aralarında topladıkları yardımları zarar görenlere dağıtmaya
başladıklarını anlatan Reyhan Hanım, yardımların artması üzerine
eşinden kendisine bir yer göstermesini istediğini söyledi. Gürtuna,
Çağlayan'daki harabe halindeki binayı eşinin 'yardım çalışmalarında
kullanılmak' üzere Kadın Koordinasyon Merkezi'ne tahsis ettiğini
belirterek, "Ustaların başında durdum ve 6 ayda burayı onarıp,
yerleştik" dedi. Yardım yaparken belediyenin maddi imkanlarını
kullanmadıklarını söyleyen Gürtuna, "Personel ve binalar
belediyenin. Bize destek de oluyor. Zaten burası belediyeye ait bir
merkez ama biz oradan para ya da mülk alıp dağıtmıyoruz" dedi.
Reyhan Hanım, para bağışlarını da kabul etmediklerini ekliyor.
(Sabah)