Ortadoğu’da sinsi hesaplar
Abone olIrak’a yönelik saldırı hazırlığında bulunan Amerika’nın müttefiki İngiltere, I. Dünya Savaşı’ndan sonraki etkinliğini tekrar elde etme pe
1918’den sonra yaşanan gelişmeler üzerine Ortadoğu’dan çekilen
İngiltere, şimdi Amerika’nın yanında yer alarak Irak’ı paylaşma
noktasında büyük pastayı kapmanın gizli hesaplarını yapıyor.
Amerika’nın Saddam Hüseyin bahanesiyle Irak’a saldırarak bölgeye
yerleşme planı, 1914’te başlayan Birinci Dünya Savaşı sonrasında
oynanan oyunların yeni versiyonu gibi. 1917’de Bağdat’ı, 1918’de de
Kerkük’ü ele geçiren İngilizler, Mondros Mütarekesi imzalandığı
sırada Musul yakınlarına kadar gelmişti. Nisan 1920’de yapılan San
Remo görüşmeleri sırasında Musul petrollerinin yüzde 25 hissesini
Fransa’ya veren İngiltere, Fransa’nın siyasi desteğini kazanırken,
ABD saf dışı bırakılmıştı. ABD bu duruma tepki göstererek Ankara’yı
destekleyen bir tavır içerisine girmeye başlamıştı. İngiltere
ABD’yi kazanmak için daha sonra 1922’de ABD’ye Musul petrollerinin
yüzde 20’sini vermeyi kararlaştırmıştı. Böylece Irak adı altında
Musul’un da içinde bulunduğu topraklarla Osmanlı Devleti’nin
ilişkisi tamamen kesilirken, bölgede İngiltere’nin inisiyatifinde
yeni bir yönetim oluşturulmaya başlamıştı. İngiltere, 29 Haziran
1921 tarihinde yapılan bir referandum ile Faysal’ı Irak Kralı
olarak ilan etti, 23 Ağustos 1921’de Irak Krallığı fiilen kuruldu.
SUNİ DEVLETLER KURULDU I. Dünya Savaşı sonrasında İngiltere’nin en
büyük meselesi Osmanlı İmparatorluğu’nun tasfiyesi idi. Bu sebeple
30 Ocak 1919 tarihinde Lloyd George, Paris Konferansı’nda Kürt
meselesini gündeme getirerek, konferans metnine, “Ermenistan,
Suriye, Mezopotamya ve Kürdistan, Filistin ve Arabistan Osmanlı
İmparatorluğu’ndan tamamen ayrılmalıdır” maddesini koydurmuştu. Bu
çerçevede İngiltere, Ortadoğu haritasını tek başına çizerken en
önemli etkenlerden birisi de Musul petrolleri olmuştu. Musul
petrolleri bir bakıma Ortadoğu’nun geleceğini belirlerken, Türk dış
politikası da en büyük yarayı Musul sorununda almıştı. Bölgede,
Irak ve Suriye’deki aşiretlere birer devlet sözü verilerek,
İngiltere ve Fransa’nın mandaterliği altına alınmanın hesabı
içerisine girildi. PETROL SAVAŞLARI Nisan 1920’de yapılan San Remo
görüşmeleri sırasında Musul petrollerinin yüzde 25 hissesini
Fransa’ya veren İngiltere, Fransa’nın siyasi desteğini kazanırken,
ABD saf dışı bırakılmıştı. ABD bu duruma tepki göstererek Ankara’yı
destekleyen bir tavır içerisine girmeye başlamıştı. İngiltere,
ABD’yi kazanmak için daha sonra 1922’de ABD’ye Musul petrollerinin
yüzde 20’sini verilmesini karar altına almıştı. IRAK KRALLIĞI,
İNGİLİZLERİN ÜRÜNÜ Böylece Irak adı altında Musul’un da içinde
bulunduğu topraklarla Osmanlı Devleti’nin ilişkisi tamamen
kesilirken, bölgede İngiltere’nin inisiyatifinde yeni bir idare
tesis edilmeye başlandı. İngiltere, 29 Haziran 1921 tarihinde
yapılan bir referandumla Faysal’ı Irak Kralı olarak ilan etti, 23
Ağustos 1921’de de Irak Krallığı fiilen kuruldu. İstiklâl
Savaşı’nın zaferle sona ermesinden sonra Türkiye ile İngiltere ve
müttefikleri arasında başlayan Lozan Barış Anlaşması görüşmelerinde
Misak-ı Milli sınırları belirlendi. İngiltere’nin Musul ve
Kerkük’teki petrol sahalarını Türkiye’ye bırakma gibi bir niyeti
yoktu. Lozan’da yapılan görüşmelerde Irak sınırı üzerinde
mutabakata varılamadı. Lozan Anlaşması’nın 3. maddesine göre,
Türkiye ile Irak arasındaki sınır dokuz ay içerisinde Türkiye ile
İngiltere arasında tespit edilecekti. Belirlenen süre içinde iki
hükümet arasında anlaşma olmaması durumunda anlaşmazlık Milletler
Cemiyeti’ne götürülecekti. Bu çerçevede Türkiye ve İngiltere
arasındaki görüşmeler 19 Mayıs 1924’te İstanbul’da başladı.
Türkiye, Musul petrollerinden İngiltere’ye pay vermeyi teklif etti
ama İngiltere buna yanaşmadı. İngiltere, Musul ve Kerkük dışında
Hakkari’nin de Irak’a verilmesini talep ediyordu. Konu 20 Eylül
1924’te Milletler Cemiyeti’ne intikal ettirildi. Milletler Cemiyeti
bir komisyon oluşturarak bölgede incelemelere başladı. Komisyonun
amacı bölgenin sosyal, kültürel ve ekonomik yapısını belirlemek ve
ardından bir halk oylaması yaparak bölge halkının asıl niyetini
belirlemekti. Hazırlanan raporun sonuç bölümünde aksini iddia
etmedikleri sürece Musul’un hukuken Türk hakimiyetinde olduğu
kaydedilirken, Irak’ın Musul üzerinde hiçbir hakkının olmadığından
söz edildi. Buna rağmen Milletler Cemiyeti, 16 Aralık 1925’te
Musul’un Irak’ın mandasına verilmesini kararlaştırdı. Daha sonra
Türkiye, Irak ve İngiltere ile görüşmeler yaptı. Bunun sonucunda 5
Haziran 1926’da imzalanan Ankara Anlaşması ile bugünkü Türkiye
-Irak sınırı belirlendi. Buna göre, Irak, bölge petrollerinden elde
ettiği gelirin yüzde 10’unu 25 yıl süre ile Musul üzerindeki
haklarından feragat eden Türkiye’ye verecekti. Daha sonra da
yapılan anlaşmayla Türkiye 500 bin İngiliz Sterlini karşısında
bölgedeki petroller üzerindeki haklarının tamamından vazgeçti.
VAKİT