Orta yaş erkekler dikkat!
Abone olOrta yaş erkekleri tehdit eden tehlike...
Hayal kırıklığı, öfke ve umutsuzluğa daha çok mu kapılmaya
başladınız?
Orta yaş dönemi erkeğin hormonal ve psikolojik açıdan birçok
değişimler yaşadığı periyottur. 45 -50 yaş arasında belirginleşen
bu dönemde erkekler hayal kırıklığı, öfke, umutsuzluk gibi duygular
içinde sürüklenir, gençlik yıllarının geride kaldığının farkına
varmasıyla davranış değişimleri gösterir.
Erkeklerde de tıpkı kadınlardaki gibi bir orta yaş krizi dönemi söz
konusudur. Kadınlardaki ‘menopoz’ erkeklerdeki ise ‘andropoz’
olarak adlandırılır. Pek çok hanım eşinin değiştiğinden hatta
tuhaflaştığından; spor bir araba almaktan bahsettiğini, kırışıklık
kremleri kullanmaya spor ve diyet yapmaya başladığından söz
eder.
Bu evrede erkekler psikolojik olarak yaşlanmadıklarının ispatı
içindedirler. Andropoz olarak adlandırılan bu süreç içinde yaşanan
psikolojik değişimler aile düzenini etkileyebilmektedir. Bu süreçte
yıllar boyu süren evliliklerin bitme noktasına geldiği biliniyor.
Ancak eşler arasındaki anlayış ve tutumun bu dönemin atlatılmasında
oldukça önemli olduğunu unutmamak gerekir.
ANDROJEN EKSİKLİĞİ
Andropoz terimi yaygın kullanımına rağmen çok doğru bir tanımlama
değildir. Kadınlarda menopozla birlikte üreme özellikleri tamamen
ve akut olarak bitmesine karşın, erkeklerde üreme kapasitesi
ilerleyen yaşa rağmen devam edebilir. Bu bağlamda “yaşlanan
erkeklerde androjen eksikliği andropoz’a göre daha doğru bir
tanımdır. 39- 70 yaşları arasındaki erkeklerde, serum serbest
testosteron seviyelerinin yılda yaklaşık %.1.2 oranında düştüğü
gösterilmiştir.
YAPAY HORMON VERİLEBİLİYOR
65 yaş üstü erkeklerin yaklaşık %25-50 sinde biyo-yararlanılabilir
testosteron düzeylerinde düşüş gerçekleşmekte ve androjen replasman
(eksik hormonun yerine dışarıdan yapay olanı verme) tedavisi
gerektirecek belirtiler ortaya çıkmaktadır.
Elbette yaştan bağımsız olarak, genetik bozukluklar, şişmanlık,
çeşitli hormonal dengesizlikler (büyüme hormonu, tiroid hormonları,
insülin), alkol, stres ve kronik hastalıklar da kan testosteron
düzeylerinde düşmeye sebep olabilmektedir.
PSİKOLOJİK VE CİNSEL DEĞİŞİMLER YAŞANIR
Erkeklerde yaşlanmaya bağlı olarak erkeklik hormonu olarak
adlandırılan testosteronun kandaki seviyesinin azalmasına andropoz
adı verilmektedir. Erkekte testosteron hormonunun azaldığı andropoz
dönemi sadece psikolojik ve cinsel değişimlerin yaşandığı değil
bazı sağlık sorunlarının da ortaya çıkabildiği bir dönemdir. Çünkü
testeron hormonu yalnızca cinsel fonksiyonu yöneten bir hormon
değildir.
Kaslar, kemik yoğunluğu üzerinde ve kırmızı kan hücrelerinin
üretiminde etkili rol oynar. Kalp krizinin erkekleri tehdit ettiği
bir dönemdir aynı zamanda bu dönem. İşte bu dönemin bilincinde olan
hanımlar gerek eşlerine verecekleri psikolojik destek gerekse
sağlıklı ve kaliteli bir yaşam planlamasıyla iyi bir kriz yönetimi
oluşturabilirler.
EŞİNİZ ANTRAPOZA MI GİRİYOR?
Andropoz belirtileri nelerdir? Her erkekte bu belirtiler çok
belirgin bir şekilde sergilenmeyebilir. Erkekler 30’lu yaşların
ortalarından itibaren hormonal değişimler yaşamaya başlar, yaşla
birlikte hormon dengesi giderek bozulmaya başlar. Cinsel istekte
azalma ve cinsel fonksiyon bozuklukları belirmeye başlar.
İsteksizlik, motivasyon kaybı, bağışıklık sisteminde düşüş, enerji
kaybı, yağlanma, kas kaybı süreci takip eder. 50’li yaşlardan
itibaren daha belirgin bir hal alır Andropozun hangi yaşta ortaya
çıkacağı kişiden kişiye farklılık gösterir.
İŞTE BELİRTİLERİ
Andropoz belirtilerini şöyle sıralayabiliriz:
Halsizlik -aşırı uyku ya da uykusuzluk
Ani ateş basması
Kilo artışı, bel çevresi ve göğüslerde yağlanma
Kas ve eklem ağrıları, güç kaybı
Bel çevresi, karın ve göğüslerde yağlanma.
Konsantrasyon bozukluğu
Cinsel istekte azalma
Cinsel fonksiyon bozuklukları
Sinirlilik, gerginlik,depresif ruh hali
Hafızada zayıflama
NE YAPMALISINIZ?
Andropoz ile ilgili şüphe duyuyorsanız basit bir kan testi sizi
aydınlatacaktır. Andropozun teşhisinde androjen (erkeklik hormonu)
oranı tespit edilecektir. Bu dönemde üroloji uzmanına görünmeli
kulaktan duyma ilaçlardan kaçınmalısınız. Bu süreç kimi erkek için
psikolojik olarak yıpratıcı bir dönem olabilmektedir. Böyle bir
tablo ile karşı karşıyasanız bir uzman desteği almalısınız.
KORUYUCU ETKİLER
Yapılan araştırmalar, ‘’sağlıklı beslenme ve sporla andropozu
yenmek mümkün’’olduğunu gösteriyor. Androjen hormonlarının
eksikliği, vücut yapısı değişikliğine sebep olabiliyor. Özellikle
karın ve bel çevresinde 10-15 kg civarı yağlanma olabiliyor.
Şişmanlık, tiroid, insülin hormonlarındaki dengesizlik, alkol,
stres, kronik hastalıklar kan testosteron düzeyinde düşmeye neden
olmaktadır. Yüksek yaşam kalitesi yani sağlıklı ve dengeli
beslenme, spor, alkol, sigara ve stresten uzak bir yaşam sizi
andropoz ve etkilerinden koruyacaktır.
NASIL BESLENMELİSİNİZ?
Bu dönemde gerek kilo almamak gerekse kas yoğunluğunu kaybetmemeniz
gerektiğini unutmayın. Kalbinizle dost gıdaları tercih etmeli,başta
alkol ve sigara olmak üzere stresten ve yaşam kalitenizi düşürecek
şeylerden kaçınmalısınız.
ANTİOKSİDANLAR VE VİTAMİNLER
Sebze ve meyve ağırlıklı beslenme sistemi size ihtiyacınız olan
vitamin ve antioksidan desteğini sağlayacaktır. Balık, yeşil,
biber, havuç, ıspanak, tahıllar. Günlük beslenme programınız
içerisine süt ürünleri ile tahıllar yeşil yapraklı sebzeler ve
meyveye yer verin. Omega 3 ve B vitamini bu dönemde önemli
vitaminlerdendir. Soya, zeytinyağı ve kanola yağını tercih
edin.
AKLINIZDA BULUNSUN
Kolesterolü kontrol altında tutacak beslenme alışkanlığı edinin
PSA ölçümünüzü yaptırın, prostat kontrolünde bulunun
E vitamini kullanımını kontrolleriniz doğrultusunda doktorunuz
belirlemeli
Hipertansiyon sizin için risktir
Cinsel fonksiyon bozukluklarında kulaktan dolma ilaçları
kullanmayın
Eşler arası destek, mutlu aile ortamının korunması psikolojik
etkilerin önlenmesinde büyük rol oynar.
Yürüyüşü ihmal etmeyin.
KEMİKLERİNİZİ KORUYUN
Osteoporoz (kemik erimesi), andropoz ile ortaya çıkabilen bir
durumdur. Bu nedenle beslenme prensibi içinde kalsiyumdan zengin
besinler bulundurmak yararlı olacaktır. Süt,yoğurt,peynir, pekmez,
susam, fındık, fıstık, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve
kurutulmuş meyvelerdir.
Bugün / Dr. İsmail Ağar