Orta öğretim de sınavlar kalkacak!
Abone olMilli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, orta öğretimde sınavların kalkacağını söyledi.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ortaöğretimde okul
çeşitliliğinin azaltılması gerektiğini söyledi. Ana hatlarıyla yeni
bir eğitim modeli hazırladıklarını söyleyen Dinçer, sınav
sistemiyle ilgili değişikliğinde sinyalini
verdi.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Bahçeşehir Üniversitesi'nin
Hükümet ve Liderlik Okulu 'Siyaset Okulu'
programlarının dokuzuncusuna ilk konuşmacı olarak katıldı. Türk
Eğitim Sistemi hakkında bilgiler veren Bakan Dinçer, diğer
ülkelerin eğitim sistemleriyle karşılaştırmalar yaptıktan sonra
katılımcıların sorularını yanıtladı. Bir öğrencinin 4+4+4
sistemiyle ilgili sorusu üzerine Dinçer, "Eğitim sisteminin
kademeli hale getirilmesi Türkiye'de ne kadar az tartışılırsa bence
o kadar iyi. Çünkü oraya biz sağ duyuyla bakamıyoruz. O kısmı
ideolojik baktığımız bir taraf" diye konuştu.
"ANA HATLARIYLA BİR MODEL HAZIRLADIK"
İlk öğretimden orta öğretime geçiş sınavına odaklandıklarını
söyleyen Ömer Dinçer, "Orta öğretimden yüksek öğretime geçiş sınavı
ile ilgili henüz bir çalışmamız yok. Öngördüğümüz modeli şuanda
sizlerle burada paylaşmak istemiyorum. Çünkü kararı verilmiş bir
durum yok. Çalışmalarımız tamamlandı. Ana hatlarıyla bir model
hazırladık. Bunun kararını verecek mercilere de sunulması lazım.
Biz uzmanlarımızla görüştük ve bu görüşmeler devam ediyor. Konuyla
ilgili birçok insan topladık. Yakın zamanda Eğitim
Fakültelerinin Dekanlarıyla bir toplantı yapacağız. Ondan sonra
kendi tasarımımızı Bakanlar Kurulu'na sunacağız. Orada da
ana hatlarıyla belli olursa kamuoyuyla paylaşacağız. Herhangi bir
spekülasyona gereksiz bir tartışmaya sebebiyet vermesin diye
ayrıntısıyla bu konuyu paylaşamıyorum. Orta öğretimdeki okul
çeşitliliğinin azaltılması gerek, Dünyanın hiçbir yerinde
bizim kadar farklı lise diploması veren ikinci bir ülke yok. Bizden
sonra en fazla lise diploması veren ülke İtalya. O da 5 farklı
diploma veriyor. Biz 24 tane lise diploması veriyoruz"
dedi.
"ÇABUK GEÇTİĞİMİZ DOĞRU AMA ACELE ETTİĞİMİZ DOĞRU
DEĞİL"
Öğrencilerin 4+4+4 sistemiyle ilgili olarak, "Böyle bir
sisteme birden geçmeye çok hazırmıydık? Sistemin en önemli
parçalarından biri seçmeli ders, bu derslere girecek öğretmenler
hazır mı? Böyle bir kadro ve donanımımız var mı?" sorusuna Dinçer,
"Çabuk geçtiğimiz doğru. Ama acele geçtiğimiz doğru değil.
Acele etmedik çabuk ve hızlı hareket ettik. Acele, kararın
niteliğinin bozuk olduğunu ifade eder. Hızlı ise kararın
niteliğinin bozuk olduğunu ifade etmez. 1980 yılından sonra
Türkiye'de okula başlama yaşı tartışılmış. Onlarca şura toplantısı
yapılmış. Bizim 17 buçuk milyon öğrencimiz var. 35 milyon velimiz
var. 800 bine yakın öğretmenimiz var. Hepsiyle birlikte tartışmamız
söz konusu değil. Burada kastedilen, velilerin herkesin
bilgilendirilmesi, ayrıntısıyla kendilerine konu hakkında sunuşlar
yapılması şeklindeyse belki o boyutuyla düşünülür. Karar süreci
olarak bakıldığında eğitim şuraları, yapılan çalıştaylar, konunun
uzmanları ile birlikte yapılır ve onlarla karar verilir. Daha ne
kadar tartışacağız bu meseleleri? Burada tartışmaktan çok bir irade
ortaya koymak gerekiyordu. Eğitim sisteminin kademeli hale
getirilmesi Türkiye'de ne kadar az tartışılırsa bence o kadar iyi.
Çünkü oraya biz sağ duyuyla bakamıyoruz. O kısmı ideolojik
baktığımız bir taraf" diye yanıt verdi.
"HER ÜNİVERSİTE DÜNYA ÇAPINDA GÜÇLÜ, KALİTELİ
OLAMAZ"
Türkiye'de kurulan kurulan 168 üniversitenin hepsinin dünya
çapında çok güçlü kaliteli üniversiteler olmasının mümkün
olmadığını söyleyen Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, "Böyle birşey
olmayacak. Her üniversitenin aynı seviyede ve aynı
nitelikte eğitim vermesini bekliyorsanız bu da olmayacak.
Olması da gerekmiyor. Toplumda bütün insanlar aynı düzeyde, aynı
seviyede imkanlara sahip ya da eşit hedeflere sahip insanlar
değiller. Üniversiteleri kurarsınız. Onları kendilerini
yönetebilecek yetkiyle yetkilendirirsiniz. Bir rekabet
ortamı yaratırsınız. O rekabet ortamında iyi olanlar daha
yukarılara yükselirler. Diğerleri oldukları yerde kalır.
Öğrenciler de kendi performanslarına ve hedeflerine göre
üniversitelere girebilirler. Üniversitelerin birbirinden farklı
olması o kadar çok seçenek sunduğumuz anlamına gelir. O yüzden bazı
üniversitelerin daha iyi olmasını yadırgamamalıyız. Dünya'da
üniversitelerin sıralamasına baktığımızda da Türkiye'den bu
yıl ilk 500'e 10 üniversite girdi. 168'inin girmesi de
gerekmiyor. Bu açıdan her ile bir üniversite açılmasının
doğru olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan da ileride vakıf ve özel
üniversite olmak üzere rekabeti arttıracak şekilde üniversitelerin
çeşitlendirilmesinin gerekli olduğu kanaatindeyim" dedi.
"KILIK KIYAFETTE DEVRİMİ"
Son günlerde çok tartışılan okullarda serbest kıyafet
giyilmesi konusuna da değinin Dinçer sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Kılık kıyafet devrimi, okullarda kılık kıyafetin
serbestleşmesinin de otoriter tarzı yerine daha demokratik tarzı
sembolize eden bir adım olarak görüyoruz. Bunu iktisadi ve
siyasi bir adım olarak görseydiniz eleştirilerinize yer vermek
mümkündü. Eğer siz paradigma değiştiriyorsanız bunu da
onun adımlarından biri olarak görüyorsanız bu eleştirilerin hepsi
tali derecede kalır. Bu eleştirilerin pek çoğu doğru ve haklı
eleştiriler değil. Zengin ile fakir arasındaki uçurum ortaya
çıkacak diye endişe ediyorsanız ve bunu bir ayıp olarak
görüyorsanız, bırakın bu ayıp çıksın. Niye örtbas ediyoruz. Normal
şartlarda bu doğru da değil. Doğru olsa bu kada cesur bir laf
edemem ben size. Türkiye'de içinde yaşadığınız şehirlere bir bakın,
hangisinde mavi önlük giyiyor çocuklar? Büyük şehirlerin hiç
birinde mavi önlük falan kalmadı. Mavi önlüğü köy çocuklarına zorla
giydiriyoruz biz. Resmi okullarda bile forma giyiyor çocuklar. Okul
idarecileri belirli mağazalarla anlaşıyor, ücret ve maaşta,
komisyonda anlaşıyorlar. Siz bundan dolayı daha çok şikayette
bulunuyorsunuz bana. Pek çok aile için okul formaları büyük bir
maaliyet getiriyor beraberinde. Esas farklılık istiyorsanız
farklılık ayakkabıda ve kot pantolonda ortaya çıkıyor, zaten
ayakkabı ve kot pantolon serbest."