Orta Doğu bulmacasına Türkiye yanıtı

Abone ol

New York Times'ın Orta Doğu uzmanı Anthony Shadid'e göre Türkiye, Orta Doğu'da iddialı siyaseti ile öne çıkıyor, ancak bölgesel güç olma hamlesi görüntüde kalabilir.

New York Times, Orta Doğu'daki çalkantılı ve belirsizliklerle yüklü ortamda Türkiye'nin yanıt olarak sivrildiği yorumunu yaptı, ancak bu algılamanın imajda kalabileceği belirtildi.

Gazetenin Orta Doğu yorumcusu ve Beyrut Bürosu Şefi Anthony Shadid, dün yayımlanan yazısında, Türkiye'nin dış politikada yükselen profiline dikkat çekti.

"Kısa süre öncesine dek Türk dış politikası sadece Kıbrıs eksenindeydi" diyen Shadid, şimdi ise Türkiye'nin Orta Doğu'da yeni bir düzen vizyonu kurduğunu; başbakanının ise bölgedeki en popüler isim olduğunu vurguladı.

ABD'nin yapamadığını yaptı

Shadid, "Türk yetkililer Obama yönetiminin yapamadığını yaptı ve kendilerini net bir şekilde, Arap ayaklanmaları ve devrimleri safında konumlandırdı" dedi.

Türk dış politikasına yıl içinde yanlış adımlar, krizler ve söylemde kalan kazanımlar olduğunu; yeterli sayıda diplomatı bile bulunmadığını; Orta Doğu'da bir Türk alemi ya da "Pax Turkana" bölgesi oluştuğunun söylenemeyeceğini vurgulayan Shadid, bununla birlikte Türkiye'nin yine de bölge için kendisinin merkezinde yer alacağı bir vizyon sunduğuna dikkat çekti.

Bilgi Üniversitesi'nden Soli Özel'in "rüzgâr Türkiye'den yana" yorumunu aktaran yazar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Tunus, Libya, Mısır ziyaretlerinin etkileyici olduğunu, onu eleştirenlerin bile teslim ettiğini kaydetti.

'İçeride otoriter çizgisi dolayısıyla pek çoklarınca eleştirilse de Erdoğan'ın dış kamuoyu nezdinde, demokratik ve müreffeh bir ülkenin gururlu Müslüman lideri olarak hayranlık yarattığı' ifade edildi.

Yazıda Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun bu ziyaretlerin hemen sonrasında sözünü ettiği, “bölgede yeni bir düzenin temeli olacak Mısır Türkiye ekseninin”, İsrail'in komşularıyla barış yapana dek dışlanması anlamına geleceği belirtildi.

Adını vermediği bir Türk yetkilinin ağzından Orta Doğu'daki durumu “Türkiye için altın bir fırsat” olarak ifade eden Shadid, bununla birlikte Türkiye'nin de pek çokları gibi yaşanan devrimleri öngöremediğini vurguluyor.

Uzun yıllar Arap âlemine tepeden bakan Türkiye'nin yıllar boyu Libya ve Suriye ile ilişkileri güçlendirmeye yatırım yaptığı; Türkiye'nin başta NATO'nun Libya müdahalesine karşı durduğu, geçen aya dek Suriye yönetiminde değişim beklentisini koruduğu kaydediliyor.

"Mübarek ve Erdoğan zaten birbirlerinden hoşlanmıyor; Mısırlı yetkililer ise Türkiye'nin yükselen profilinden rahatsız oluyordu" diyen Shadid, bu nedenle Hüsnü Mübarek'e karşı yapılan çıkışın pek ciddi bir siyasi bedeli olmadığı yorumunu yapıyor.

Sıfır sorun politikasına ne oldu?

Türkiye'nin bölgede yepyeni bir siyasete yöneldiğine dikkat çeken Shadid, bunun mimarı olarak görülen Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun "Orta Doğu için Avrupa Birliği" denilen ekonomik entegrasyon ve siyasi eşgüdüm projesi kapsamında bir yere kadar, askeri işbirliğini de öngördüğünü kaydediyor.

Türkiye için Suriye'deki ayaklanma safında yer almanın güç bir hedef olacağına inanan Shadid, bununla birlikte Davutoğlu'nun Türkiye'nin bölgeyi ekonomisinden güç alarak birleştireceği inancını sürdürdüğünü söylüyor.

Bu proje "iddialı" diye nitelenirken, Davutoğlu'nun daha önce geliştirdiği "komşularla sıfır sorun" siyasetinin bölgenin gerçekleri ile yüzleşince sorunlarla karşı karşıya kaldığına dikkat çekiliyor.

Shadid, bu noktada komşularla yaşanan sıkıntıları teker teker sayıyor:

Yunanistan ile ilişkileri de ilgilendiren Kıbrıs, Türkiye için bir dış politika kargaşası olarak nitelenirken, İsrail ile ilişkilerin çöktüğü, İran'ın Türkiye'nin NATO radar üssüne ev sahipliği kararına öfkeli olduğu, Suriye ve Türkiye liderlerinin artık konuşmadığı kaydediliyor.

Türkiye'nin artan nüfuzunun aman zaman milliyetçilik hatta şovenizm noktasına dayandığı yorumunu yapan Shadid, gelişmelerin özellikle dindar kesimin Türkiye'nin dört yüz yıl yönettiği Arap dünyasına dönüşü yönünde hisler beslemesine yol açtığını ancak AKP yetkililerinin "Osmanlı İmparatorluğu'nu yeniden kurma niyetimiz yok" dediğini aktarıyor.

Anthony Shadid, Erdoğan'ın başarısını ise, popülizmini Arap dünyasına taşıması, Amerikalı yöneticilerin aksine Filistin meselesinin taşıdığı önemi kavraması, takım elbisesi ile namaz kılarken konuşmalarında lâik devlet fikrini dile getirmesi, Amerika ve İsrail'in taleplerine boyun eğen aciz liderlere öfke ile kabaran bir bölgede, bağımsız ve güçlü bir lider olarak sivrilmesi ile açıklıyor.

Cengiz Çandar'ın "Erdoğan'ın siyasette içgüdülerle doğru çizgiyi belirlediği" yorumuna yer veren yazar, ülkenin uzun vadeli hedefleri konusunda tartışmanın sürdüğüne dikkat çekiyor.

Ters tepme riski

Shadid'e göre, Güneydoğu'da hala Kürt meselesi ile boğuşan Türkiye'nin aşması gereken en önemli sıkıntılar, ülke içinde.

Türkiye'nin dışişleri personelinin nispeten küçük olduğunu belirten Shadid, AKP Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Suat Kınıklıoğlu'nun, dış politikanın rotasını en fazla 20 kişilik bir ekibin çizdiği tahminine yer veriyor.

Dahası, Erdoğan'ın şahsı ile Türk dizilerinin yarattığı cazibeye rağmen, Türkiye'nin 'heyecanı' da tepki çekebilir. Shadid, dış müdahale fikrinin 'alerji' yaratabileceğine örnek olarak Erdoğan'ın lâik devlet konusundaki yorumları ardından, Mısırlı İslamcıların 'işimize karışmayın' uyarısını gösteriyor.

Türkiye liderliğinde müreffeh ve istikrarlı bir bölge vizyonunun fani bir vaatten ibaret olabileceği fikrinin geniş bir yelpazede kabul gördüğünü belirten New York Times yazarı, Ersin Kalaycıoğlu'nun şu sözleri ile noktalıyor makalesini:

"İmaj iyi... Ama şimdiye dek bu imaj dışında olup biten bir şey yok."

Günün Önemli Haberleri