Orhan Pamuk'un belgeleri nerede?

Abone ol

Orhan Pamuk'un sözleri medyada geniş yankı uyandırdı. Ortaya attığı soykırım iddialarının belgelerini isteyen yazar Aydın Candabakoğlu Pamuk'a şu çağrıyı yaptı?

Medyada Orhan Pamuk savaşı başladı. Kimisine göre Pamuk haklı kimisine göre de haksız. Pamuk karşıtlarından Aydın Candabakoğlu, "Orhan Pamuk'un belgeleri gelmedi" başlıklı yazısında Pamuk'tan belge istedi.

ÜNLÜ romancımız Orhan Pamuk'un "30 bin Kürt, 1 milyon Ermeni öldürüldü" iddiasını taşıyan röportajının üzerinden iki haftaya yakın zaman geçti.
Yurt dışında, İsviçre'de bir basın organının "Magazin" ekinde çıkan röportaj, gayet tabii olarak Türkiye'de büyük yankı uyandırdı.
Aralarında benim de bulunduğum pek çok yazar, konuyu köşelerine taşıdı. Her yazar arkadaş, kendi üslubu çerçevesinde Pamuk'un bu iddiasıyla ilgili görüşlerini yansıttı ama sonuçta hemen herkes, şu temelde buluştu:
"Sen tarihçi değilsin, araştırmacı değilsin. Ama bir hüküm veriyorsun. Üstelik bu hükmünle, bütün bir milleti töhmet altında bırakıyorsun. Bir milleti, o milletin tanınmış bir romancısı olarak, dünyaya şikayet ediyorsun. Seni bu kadar kesin konuşmaya yönelten belgen, bilgin, kaynağın varsa, lütfen açıkla, biz de öğrenelim."
O gün, bugündür bekliyoruz. Orhan Pamuk'tan ses yok. Ses olmayınca, belge de, bilgi de, kaynak da yok.
*
ORHAN Pamuk sessizliğe büründü ama onun avukatlığına soyunanlar peydahlandı. Biraz mahçup, biraz utangaç olanlar da vardı. Tam tersine, "Ne belgesi ulan? Türkler katletmiştir, bu kadar" diye kestirip atanlar da...
Herkes meşrebine göre konuşur, yazar, yaşar, düşünür...
Karışamayız.
Bir tanesi mesela, pişkinliği tercih ediyor.
Efendim, "Orhan Pamuk linç edilmek isteniyormuş. Çünkü gerçekleri söylüyormuş. Zaten Pamuk'u linç etmek isteyenlerin tek sermayesi küfürmüş..."
Haşa, ben şahsen kendi adıma kimseye ne küfür, ne de hakaret ettim, bunu biliyorum. Pamuk'la ilgili 10 Şubat tarihli yazım arşivde, yeniden ve yeniden isteyen okuyabilir.
Sadece şunu öğrenmek istedim: Neye dayanarak bu iddiada bulunuyorsun, belgen, kaynağın varsa lütfen açıkla. Hodri meydan.
Hodri meydan korkuttuysa, onu bilemem. Hâlâ hodri meydan diyorum, çünkü bunun ne hakaret, ne de küfür olmadığını biliyorum.
*
OKUYUCULARIMDAN da Orhan Pamuk'la ilgili görüşlerini yansıtan pek çok mektup aldım.
B. Uğur, şöyle yazıyor:
"Orhan Pamuk, yurt dışında çok iyi tanınır, bunun nedeni iyi bir yazar oluşundan değildir. (Gerçi iyi yazarlık kişiye göre değişir, mesela bana göre iyi bir yazar değildir, ancak ben burada genel olarak kabul gördüğü şekilde ifade ediyorum).
Dışarda tanınmasının asıl nedeni, ulusal çıkarlarımıza uygun olan değil de, tam tersi, her daim menfaatimize aykırı tezleri savunmasıdır. Bugün yaptığı ise sadece daha önce kapalı kapılar ardında yaptığı söylemlerin dışa vurumundan başka bir şey değildir.
Aslında kabul etmek gerekir ki, Pamuk, Nobel Edebiyat Ödülü'nü alma yolunda, yazınıza konu olan ifadeleri ile büyük bir yol katetmiştir.
Bu gidişle, bu yıl olmasa bile en kısa zamanda sadece Nobel'e aday gösterilmekle kalmayıp, söz konusu ödülü alacaktır da. Burada kendisine düşen görev, dış mihraklarda kabul gören söylemleri bir süre daha, hatta mümkünse artırarak devam etmesidir. Sadece o kadar. Bekleyelim, görelim, gerçekleştiğinde bu cümleleri hatırlayalım."
Bir başka okurum H. Ferhat Ecer de şöyle diyor:
"Romanlarını okuyup, 'Çok sürükleyici, bir gecede bitirdim' ya da 'Zevkle okudum' diyenlerin sayısıyla, 'Sıktı beni, bitiremedim' diyenlerin sayısını lütfen bir karşılaştırın. Bu onun romancı yanıyla ilgili itirazım. Bir de, Allahaşkına bugüne kadar Ermeniler'in katlettiği Türkler'e ait toplu mezarlar çıkmış olduğu halde, O. Pamuk'un öldürüldüğünü iddia ettiği 1.000.000. kişiye ait bir mezar neden hiç bulunamamıştır?"
ABD'de asistan olan Feryal Güler ise Philadelphia Halk Kütüphanesi'nde Orhan Pamuk'la karşılaşmasını anlatıyor:
"Kar romanının tanıtımına gelmişti. Yalnız bırakmayalım diye, diğer Türk arkadaşlarımızla birlikte koşa koşa gittik. Orhan Bey'in tasvir ettiği ülke sanki Türkiye değildi. Ülkemizde özgürce yazı yazılamıyormuş. Erzurum'a ya da diğer Doğu illerine öyle her isteyen elini kolunu sallayarak gidemezmiş, gidersede başına türlü belalar gelirmiş. Bunlari dinleyenlerin yüzde 95'i Amerikalı'ydı. Sorular da tabii bu yönde gelişti. Her şey nedense olumsuzdu.
Bir Türk hanım, Orhan Bey'e, 'Hiç memnun olduğunuz bir şey yokmu Türkiye'de?' diye sordu.
Orhan Bey cevap verdi: 'Ben Turizm Bakanı değilim, Türkiye'yi pazarlamaya gelmedim.'
Toplantıya katılanları kim ikna edebilir bu sözlerden sonra?
Oysa, Amerikalı hocam 6 kez ülkemizin Doğu illerinde kar tatili yapmış ve hâlâ memnuniyetle yaşadıklarını anlatabiliyorsa bana, demek ki biz o kadar da kötü durumda değiliz.
Yazık oldu o akşamıma. Yazıklar olsun böyle aydınlara..."


nokta
Aydınların da öğrenecekleri olmalı.
Ne bileyim: İnsanlık gibi, yurtseverlik gibi!

YAZI:Aydın CANDABAKOĞLU

Günün Önemli Haberleri