Orhan Pamuk'a hodri meydan
Abone olOrhan Pamuk'un soykırımı ile ilgili görüşlerini kabul edilemez bulan Tercüman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Aydın Candabakoğlu, romancıya 'hodrimeydan' dedi.
Halka ve Olaylara Tercüman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Aydın
Candabakoğlu, Orhan Pamuk'un yabancı bir gazeteciye verdiği
mülakatın gerçekleri yansıtmadığını söyledi. diyen Candabakolğu,
ünlü romancıyı iddialarını ispat etmeye çağırdı:
- ROMAN yazarı Orhan Pamuk'un hem "tarihçi", hem de "istatistikçi"
yönünü düne kadar bilmiyorduk.
Türk ve dünya kamuoyu onu, "hayal ürünü" romanlarıyla tanıdı. Gerçi
onunla ilgili ciddi intihal (başka yazarlardan aşırma) iddiaları da
yakın zaman sürecinde gündeme geldi ama "yakışıklılığına hürmeten
olsa gerek" üzerinde fazla durulmadı.
Belki bir diğer neden de, hazır dünya çapında üne sahip bir
romancımız oluşturulmuşken, üstad Yaşar Kemal'le bir türlü
ulaşamadığımız NOBEL'e, bir ihtimal Orhan Pamuk sayesinde kavuşuruz
düşüncesiyle sessiz kalınmış da olabilir.
Her neyse, bu ünü Türkiye sınırlarını aşan romancımız, İsviçre'de
yayınlanan Tagesanzeiger'in "Das Magazin" ilavesine konuşmuş.
Sohbetin konusu, Pamuk'un "Kar" adlı romanı. Muhabir soruyor, Pamuk
kızıyor. Pamuk, hem Türk olmakla gurur duyan yazarlara öfke
saçıyor, hem soruları yönelten İsviçreli gazeteciye. "Bu söyleşide,
kendimi Avrupalı değil, bir Türk gazetecinin karşısında oturuyor
gibi hissettim" diyor.
Tam bir saygısızlık, aklınca Türk gazetecileri aşağılıyor.
İsviçreli gazeteci, bu çıkış karşısında inceden dalgasını
geçiyor:
"Ben Türk'e benziyor muyum?"
Tabii kastettiği fiziki benzerlik. Cevaba bakın lütfen:
"Hayır ama bu ülkede iki-üç yıl önce yeniden hortlayan
milliyetçiler gibi konuşuyorsunuz."
Anlaşıldı...
Türk'ü sevmeyen, milliyetçileri neden sevsin?
Pamuk, milliyetçileri de sevmiyor.
*
ORHAN Pamuk, "Milliyetçiler benden nefret ediyor" diyor.
Milliyetçilerin kendisinden nefret ettiği paranoyasına nasıl düşmüş
bilemeyiz. Ama röportajının devamında ortaya attığı şu çok iddialı,
ancak hiçbir bilimsel ve temeli bulunmayan talihsiz açıklamasından
sonra, "aydın" kimliğinin sorgulanacağını bilmesi gerekir.
Gerçek aydınlar "mide-i kübra"dan atmazlar. Muhakkak bir
dayanaklarının olması gerekir. "Türkiye'de 30 bin Kürt, 1 milyon
Ermeni öldürüldü" diyorsa bir aydın, bununla ilgili elinde mutlaka
belge, somut bilgi ya da veri var demektir.
Pamuk'un dudak büktüğü biz Türk gazeteciler, aydın olmanın gereği
olarak bunun böyle olması gerektiğini düşünüyoruz.
Onun için ondan, şu cinayetlerin belgelerini bekliyoruz. 30 bin
Kürt ve 1 milyon Ermeni rakamına nasıl ulaştığını kamuoyu ile
paylaşmasını rica ediyoruz.
Bu sonuca nasıl ulaştığını mutlaka açıklığa kavuşturmalı. İddiasını
roman üslubuyla değil, bir aydın olarak aydınlığa kavuşturmalı.
Romanların konusu hayaldir, romanlardaki cinayetler veya katliamlar
da hayali olabilir. Ama sosyal olaylara, tarihe; hayali
yakıştırmalar yapılamaz. Hele hele toplumu kin ve düşmanlığa sevk
edebilecek hayali rakam ve iddialar ortaya atmak, bırakın aydın
yazar kimliğine, Türkiyeli yazar kimliğine, dünyalı yazar
kimliğine, insanlığa sığmaz....
*
SAKARYA Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi
Doç. Dr. Alaeddin Yalçınkaya, bu iddiasının ardından, yazar
Pamuk'un "şöhretinden" yararlanılmasını öneriyor.
İlginç geldi bana, birlikte okuyalım:
"1920'lerde 20 bin kişiden başlamışken bir buçuk milyon, iki
milyon, üç milyon, hatta beş milyon Ermeni'nin Türkler tarafından
katledildiği şimdiye kadar söyleniyordu. Orhan Pamuk ise biraz orta
yolu tuttuğunu zannederek, bir milyon rakamını telaffuz etti.
1. Öncelikle bu bir milyon rakamını neye dayandırdığını medya
aracılığı ile soralım ve cevabını ısrarla bekleyelim.
2. Başta Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü olmak üzere, konu ile
ilgili kamu kurumları ve özel kuruluşlar, en üst düzeyden yazarı
davet edip, yanına iki uzman vererek arşivlerden, yayınlanmış,
çeşitli dillere çevrilmiş belgelerden istediklerini inceleme ve
değerlendirme fırsatını sunalım.
3. Bu inceleme esnasında sadece Ermeniler'in yeniden iskanı ve yol
güzergah programları hakkındaki belgeleri değil, fakat 1914'ten
önceki yıllara ait istatistik raporları ve istatistik idaresinin
yöneticileri ve özellikleri ile ilgili bilgilere ulaşmasını
sağlayalım ve iftiracıların bu temel konudaki cehaletlerinin
farkına varmalarına yardımcı olalım.
4. Muhtemelen bir aşamadan sonra Orhan Pamuk kendi arşivlerimize
güvenmediğini ileri sürecek, bu durumda Türk Tarih Kurumu'nun en
üst derecede uzman kadrosu ve konu ile ilgili İngiltere, Fransa,
ABD, Rusya, Almanya ve diğer ilgili ülke arşivlerindeki tartışmasız
belgelere ulaşmasını sağlayalım.
5. En azından yazara ulaşan bir gazeteci, Malta sürgünlerinin
sebebini sorsun ve sürgünleri yargılayan mahkemenin beraat
kararında nelerden bahsedildiğini, yazarın bundan haberi olup
olmadığını açıklamasını istesin.
6. Yazara ulaşabilen gazeteci, 20. Yüzyıl başından itibaren
1920'lere kadar gerek Osmanlı gerekse diğer ülkelerdeki Ermeni
nüfusunu sorsun. Yeniden iskan kararından sonra Ermenistan, Fransa,
ABD ve diğer ülkelerde birden bire ortaya çıkan Ermeni nüfusunun
kaynağını açıklama talebinde bulunsun."
EVET...
Orhan Pamuk, iddiasını neye dayandırdığını açıklamak zorundadır.
Çünkü bu bir roman değil. Hele bilim-kurgu hiç değil. Hodri
meydan...
NOKTA: Aydın insan, pamuk ipliğine bağlı
iddialar öne sürmemeli.
Yazı: Aydın Candabakoğlu
Kaynak: