Türk kadını Helga değil ki !
Türkiye Emekli Emniyet Müdürleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Derneği'nin yayımladığı ''Çağın polisi Dergisi"nin
Ocak sayısında emekli Emniyet Müdürü Dr. Hasan Yağar'a ait
makalede, Yağar; ''Cinayetlerin günahı sadece erkeğe
yüklenemez'' ifadesini kullandı.
Makalede Yağar'ın kısa ve net söylemek istediği şu;
Erkekler cinayet derecesindeki bir eylemi öyle durduk yerde
yapmıyorlar, kadından kaynaklanan ağır tahrikler var diyor ve de
şöyle bir örnek veriyor: Batı toplumundan birileri, ''Hans eşiniz
ne kadar güzel onu öpebilir miyim?'' dediği zaman Hans, eşini
öptürdüğü gibi, o zat'a bir de ikramda bulunabilmektedir. Ama aynı
şeyi toplumumuzun her ferdi için söylemek mümkün değildir.
Sayın Yağar; Türk erkeği Hans değildir ama Türk kadını da Helga
değildir. Batı toplumunda aile ilişkileri tam da sizin
tanımladığınız gibi değil, ama hadi o gözle bakalım sizin hatırınız
için!
Hans eşini öptürüyordur belki de eşine çok güveniyordur.
Kafasından gram art niyet geçmiyordur. Kadın/erkek yan yana
durmaz klişesini çoktan aşmıştır.
Kadını bir meta olarak görmüyordur. Kadın/erkek denildiğinde
aklına ilk gelen cinsellik değildir.
Ne dersiniz böyle olabilir mi?
Helga'da muhtemelen karşısındakine sadece insan gözüyle
bakıyordur.
Bizimkilerin adı da Ayşe ile Mehmet olsun.
Ayşe'yi bir başka erkeğin öpmesi ve/ya onunla dans etmesi mümkün
değildir. Çünkü, Mehmet'in bu durumda yapacaği bellidir.
''Sen böyle bir şeyi nasıl yaparsın bre ahlaksız
kadın'' diyerek şiddette uygulanabilir Ayşe'ye...
Toplumumuzda Hans modelindeki adamlara ''geniş
adam'' tabiri kullanılmaktadır ve daha neler neler...
(!)
Türk kadını ile, atıyorum bir Alman kadınını karşılaştırmak bir
Türk erkeği ile bir Alman erkeğini karşılaştırmak kadar
absürttür.
Türk erkeği değil midir, nikahlı eşine her türlü yasağı
uygulayıp, kendisi kelebekler kadar özgür yaşayabilen/yaşamak
isteyen?
Türk kadını değil midir her daim bastırılan ?
Eeeee bu durumda; Türk erkeği Hans olamayacağı gibi Türk kadını
da Helga kadar doğal olamayacaktır.
Günümüzde kadına şiddetin ve cinayetlerin büyük ölçüde
artmasının sebeplerinden bir tanesi de, artan Helga'lar karşısında,
Hans'ların olmayışı olabilir.
Ama kadın cinayetlerinin nedenini kamuoyu karşısında buna
bağlamak, bundan sonra işlenecek olan cinayetlere çanak tutmaktan
başka bir şey değildir.
Orhan Pamuk delikanlı olsun !
2,5 sene ilişki yaşayıp (evli olduğu halde) ilişkisi ortaya
çıktığında ''yok böyle bir şey'' diyen her er
kişinin başına gelmesini temenni ettiğim bir hikaye bu Karolin
meselesi...
Orhan Pamuk ile yaşadığı ilişkiyi, medyanın önünde bıdı bıdı
anlatan Karolin'e Sayın Pamuk'tan ihtarname gelmiş.
Görünen şu ki; Karolin' i bu ihtarlar daha da yüreklendiriyor.
''ben ondan daha delikanlıyım'' diyor.
''Erkek adam bunu yapar mı?'' diyor (!)
Yürekli/cesaretli/entelektüel/sıradışı bir havası var
Karolin'in. Onu sevdim.
Ve bu açıklamaları şöhret için yaptığını hiç sanmıyorum.
Ondan gelen bu açıklamalar tamamen kadınlık gururundan
kaynaklanıyor. Yaşadıklarının sanallaştırılması onun hayat görüşüne
uymuyor. Bu tür ilişkilerde kadınlar gizli olmayı tercih ederken, o
yaşadığının arkasında duruyor. Bangır bangırda anlatıyor. Anlatsın
zaten...
İşte bir uçtan bir uca...
Kadın cinayetlerinin nedenini, ''Türk erkeği Hans
değil'', diye ifade eden emekli bir Emniyet Müdürü'nden,
açıklamalarıyla bomba gibi medyanın ortasına düşmüş, Ermeni asıllı
bir Türk kadının haklı çığlıklarına.