Orhan Gencebay isyan etti
Abone olÜnlü sanatçı Orhan Gencebay, Başbakan Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı viyzon toplantısına katıldığı için kendisine gösterileren tepkilere ...
Ünlü sanatçı Orhan Gencebay, Başbakan Erdoğan’ın
cumhurbaşkanlığı viyzon toplantısına katıldığı için kendisine
gösterileren tepkilere isyan etti.
Bir televizyon programına bağlanan ünlü sanatçı, bir daveti
reddedecek kadar kaba bir insan olmadığını anlatarak, “Üstelik
ülkemizin Başbakanı davet ediyorsa, bu davete icabet etmemek mümkün
değildir. Ben böyle bir şey yapamam” dedi.
Bir süre önce de Alevi Federasyonu’nun iftar davetine katıldığını
anlatan ünlü sanatçı, “Cumhurbaşkanlığı vizyonu da anlatılacakken
ben orada, ne olduğunu anlamak için bulunmalıydım. Neticede gittik
gördük, öğrendik. İster onay verelim, ister vermeyelim. Bu ayrı bir
konudur. Çünkü ülkemizde din, dil, ırk farklılıkları vardır,
ayrılığı yoktur. Biz saygılıyız herkese. Biz demokrat bir ülkeyiz.
Dolayısıyla herkesin özgürlüğü vardır. Seçimin neticesini
halkımızın iradesi belirleyecektir. Burada herhangi bir tercihi
belirtmem mümkün değildir. Etkilemiş olabilirim diye düşünerek
düşünce belirtmem” ifadelerini kullandı.
Gencebay, kaleme aldığı yazının bir kısmını da paylaştı. İşte o
satırlar:
“Çağrıldığınız bir davete gider misiniz? Bu davet bir iftar, düğün,
vizyon anlatımı, panel, konferans vs.. Gider misiniz? Üstelik bu
davet, halkımızın yasal oylarıyla ülkemizi yöneten meşru bir
Başbakan’ın daveti olursa, gider misiniz? İnsanlık kurallarına
göre, müsaitseniz gitmeniz gerek değil mi? Tabii ki gerekir. Fakat,
bazı vatandaşlarımıza göre, gidemezsiniz.
Bazı vatandaşlarımız diyor ki, ‘sen benim istemediğim bir şeyi
yapamazsın. Öyle her davete gidemezsin. Yoksa seni lekelerim,
küfrederim, her şeyi yaparım’ demek istiyor. Ve yapıyor da. ‘Ben
demokrasi, özgürlük, parlamenter sistem, insana saygı falan
anlamam’ diyor. ‘Sen benim onayım iznim olmadan hiçbir yere
gidemezsin’ diyor. Bunu yalnız sanatçılarımıza söylüyor.
MAHALLE BASKISI BU
Bu davete katılan, STK’lar, işadamları, bilim insanları, gayri
müslim temsilcileri varken, bunu yalnız sanatçılarımıza söylüyor.
Yani böyle bir duruma ne denir? Bana göre tam anlamıyla, mahalle
baskısı denir. İnanılmayacak bir şey denir. Bazı kişilerin
oluşturduğu sınıf farklılığı denir. Ne yaptığını bilmezlik denir.
Ötekileştirmek denir.
Ben buna benzeyen bir resmi 70-80’li yıllarda da gördüm. Ülkemizde
sağ-sol olayları vardı. Kardeş kardeşe düşürülmek istenmişti. Her
gün onlarca kişi yaralanıyor ve ölüyordu. Biz bunları yaşadık.
Ben, ‘Batsın Bu Dünya’ şarkısını o olumsuzluklara tepki olarak
yapmıştım. Batsın Bu Dünya, protest bir yapıttır. Hatta dedim
ki:
Elimde bir kandil dolaşıyorum şu bozuk yollarda dertler içinde
Sağımda solumda can verenler var, her dostun kavgası aynı
biçimde
Nedir bu kin, nedir bu nefret, hiç kalmamış cana kıymet
Parça parça olsan bile, yine sabret gönül sabret...
Yani ben buna benzettim biraz. Burada birileri bana göre, bizim
dışımızda olan birileri yine bizi rahatsız etmek istiyor, bizi
bozmak istiyor. Ama bana göre, buna gücü yetmez. Biz birbirimizin
sağduyusuna sığınarak -ki tarih boyunca hep böyle olmuştur, her
zaman barış galebe çalmıştır- bizi bozamazlar. Biz bir bütünün
parçalarıyız. Birbirimizi ne kadar sever sayarsak, ötekileştirmeden
birbirimizi anlamaya çalışırsak, bize hiçbir şey olmaz.
BİR PROJENİN PARÇASI
Bunun, bir projenin parçaları olduğunu düşünüyorum, 70-80 yılları
arasını örnek veriyorum. Alevi-sünni dediler, Kürt-Türk dediler,
laik-antilaik dediler... Çok şeyi denediler. Hatta 70’lerde
Ferdici-Orhancı dediler. Şarkıları türküleri sağcı-solcu diye
ayırmak istediler.
Bunlar yine belli zamanlarda denenebiliyor. Bunlara lütfen
kapılmayalım. Türkiye Cumhuriyeti denilen bu muhteşem yer bizim
ülkemiz. Bizim vatanımız. Burası bizim doğduğumuz toprağımız.
Buraya sahip çıktığımız sürece, birbirimize saygı sevgi duyduğumuz
sürece bize hiç kimse bir şey yapamaz.”
(İHA)