Örgütün dışarıdan desteklenmediğini söyleyecek var mı ?
Abone olBaşbakan Erdoğan, "Okmeydanı’nda olayların başını çeken eli kanlı terör örgütünün dışarıdan desteklenmediğini söyleyecek olan var mı, yerli...
Başbakan Erdoğan, "Okmeydanı’nda olayların başını çeken eli
kanlı terör örgütünün dışarıdan desteklenmediğini söyleyecek olan
var mı, yerli bir örgüt olduğuna inanan var mı, nelerden
beslediklerini, kollandıklarını biliyoruz" dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin
grup toplantısında yaptığı konuşmada, "Bize milletçe çok büyük bir
gururu yaşatan Fransa’da Altın Palmiye ödülü alan Nuri Bilge
Ceylan’ın bir kez daha tebrik ediyorum. Almanya dönüşümde
kendilerini arayıp tebrik ettim. Ülkemiz ve sinemamız adına
uluslararası başarı. Nuri Bilge Ceylan ile birlikte tüm ekibini
tebrik ediyorum. 2010 yılında Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara
gemisinde İsrail askerlerinin saldırısı nedeniyle 9 kardeşimiz
şehit olmuştu. 30 kişi de yaralanmıştı. Süleyman Uğur kardeşimizi
hakka uğurladık. Rabbim şehidimizi rahmetiyle de kuşatsın inşallah.
Merhum Süleyman kardeşimizi 2010 yılında hastanede ziyaret etmiş
daha sonra evinde kendisini ziyaret etmiştim Ailesinin kendisine
bakışı her türlü şükranın üzerindeydi. Bu vesileyle buradan bir kez
daha ailesine, dostlarına, yakınlarını sabır ve başsağlığı
diliyorum. Haftasonu Uğur Kurt ve Ayhan Yılmaz hayatlarını
kaybettiler. Hayatlarını kaybedenlerin ailelerini arayarak
kendilerine taziyelerimizi ilettik. Bu elim olay vesilesiyle burada
birkaç hususu da dikkatlerinize sunmak istiyorum. 2014 yılında. bir
kez daha tüm boyutlarıyla 28 Haziran 1914’te Saraybosna’da yapılan
bir suikast birinci dünya savaşının çıkmasına neden olmuştu. 10
milyon insan hayatını kaybetmişti, Osmanlı Devleti en çok zayiatı
veren toprak kaybetmişti. Bize Misak-ı Milli sınırlarını dahi çok
gördüler. Ülkenin tamamını almak için işgal başlattılar. Birinci
dünya Savaşı’nın yüzünü yıl dönümünde şunu ifade etmek zorundayız.
Savaşın sonunda Osmanlı bakiyesi toprakları cetvelle çizilirken,
Türkiye Cumhuriyeti sürekli baskı ve kontrol altında tutulmak
istendi. Osmanlı imparatorluğundan kalan borçlar Türkiye
Cumhuriyeti’ne devredildi. Kürt, Alevi vatandaşlarımızın onların
üzerinden iki mesele sürekli gündemde tutuldu. Bu iki mesele
içeride de çok büyük yanlışlar yapıldı" diye konuştu.
"ANAMUHALEFETİN GENEL MÜDÜRÜ DERSİMLİ DEĞİL Mİ, KONUŞTUĞUNU
GÖRDÜNÜZ MÜ"
"Bu ülkenin asli unsuru olan Birinci dünya, Kurtuluş savaşında asli
unsur olarak yer alan Kürtler için asimilasyon politikaları
uygulandı" diyen Erdoğan, "Son 30 yıldır maruz kaldığımız teröre
destek verildi. Alevi kardeşlerimiz görmezden görüldü. Dersim’de
yüzlerce alevi vatandaşımızı katledildi. CHP’nin Dersim’e karşı
duranını gördünüz mü? Şu anda anamuhalefetin Genel Müdürü Dersimli
değil mi, konuştuğunu gördünüz mü? Konuşamaz, konuştuğu anda birçok
şeyler ortaya çıkacak. Çorum’da, Sivas’ta Kahramanmaraş’ta, sonu
acı biten elim hadiseler yaşandı. Komplo teorilerinin kolaycılığına
biz asla sığınmadık. Biz, Türkiye’nin yüzyıldır karşı karşıya
kaldığı meselenin tamamen farkında olduk. Ancak bu meselelerde
dışarıdan yürütülen kampanyaları asla gözardı edemeyiz. Türkiye’de
ne zaman işler iyi gitmeye başladıysa ülkemizin başına dert açanlar
oldu. İçeride ve dışarıda birtakım karanlık eller işbirliği,
elbirliğiyle yaptılar. Türkiye’nin enerjisinin tüketmek için her
türlü kirli, karanlık senaryoyu devreye aldılar. İkinci Dünya
Savaşı’na biz katılmadık. Japonya ikinci dünya savaşında yenildiği
halde iki tane atom bombasıyla ciddi yıkıma maruz kaldığı halde
bugün dünyanın en güçlü ülkesi haline gelmiştir. Almanya deyim
yerindeyse taş üstünde taş kalmayacak şekilde yıkıldığı halde
dünyanın en büyük ekonomileri haline gelmiştir" ifadelerine yer
verdi.
Erdoğan, "Fiili olarak katıldığımız hiçbir savaş yok. Yaklaşık
yüzyıldır barış ülke halinde olmamıza rağmen kalkınma yarışına
neden bu kadar geç kaldık. çünkü ülke olarak enerjimizi başka
yerlere sarf ettik. Biz, enerjimizi kaynaklarımızı birikimlerimizi
adeta heba etmek zorunda kaldık. İçeride neredeyse 35 yıl oldu,
terörle mücadele eden bir ülke var. Bir başörtüsü sorununu 40 yıl
tartışmak zorunda bırakıldı. Bu ülke bunu hak ediyor mu? Bu yasağı
koyanlar, uygulayanlar bu ülkeye yazık etmedi mi? İnsanlar
anadillerini konuşurlarsa ülke bölünür, parçalanır diye toplumu
korkuturlar. Biz engelleri kaldırdık Hamdolsun bu ülke bölünmedi
tam tersine güçlendi. Bizi millet olarak anlamsız yasaklarlar
onyıllarca hatta asırlarca oyaladılar. Oynanan oyunu milletçe
görmemiz gerekiyor. Türkiye üzerine içeriden ve dışarıdan kurulu
olan tuzakları görmemiz ve anlamamız gerekiyor. Şu anda Mayıs
ayındayız. Geçen 28 Mayıs’ta Türkiye’nin nasıl bir konumda olduğunu
hatırlatalım. Tarihin en büyük ekonomik krizlerini Türkiye geride
bırakmış, Türkiye yüzde 4-5 büyüme oranlarını yakalamıştır. 2011
yılında genel seçimler yapılmış, istikrar ve huzur güç kazanmıştı.
Çözüm sürecinde önemli bir aşamaya gelinmiş, o günlerde batıdaki
insanların koşarak doğuya gittiğini kardeşleriyle kucaklaştığını
görüyoruz. Önümüzde hiçbir engel yok. Umutla, kararlılıkla geleceğe
ilerliyoruz" dedi.
Türkiye’nin ekonomik olarak kaydettiği gelişmeler hakkında bilgi
veren Erdoğan, "Sonra bir şey oluyor. İstanbul’da Gezi parkında
başlayan eylemler var. Neymiş ağaçlar sökülüyormuş. Bu istismar
edilerek dalga dalga bunu ülke geneline yayılıyor. Legal illegal
örgütler işbirliği yaparak huzuru ve istikrarı sarsarak bu noktaya
ulaştırıyor. Huzur, istikrar demokrasi özellikle de ekonomi hedefe
alınıyor. Borsa gerilemeye, faiz yükselmeye başlıyor. Uluslararası
yatırımcılar tedirgin ediliyor. Ekonomi dursun diye çağrılar
yapılıyor. Her gün sokaklarda, şiddet görüntüsü vandallık. Türkiye
genelinde terör esiyor gibi servis ediliyor. Anamuhalefet
partisinin milletvekilleri bizzat olayların içinde aktif rol
alıyor. Medya yandaş medyaları her türlü yalanı yazarak, gerek
sosyal gerekse yazılı medyada malum işverenler, işveren örgütleri
sorunsuzca açıklamalar yapılıyor. Türkiye hem içeriden hem
dışarıdan ağır bir saldırıya maruz kalıyor. Malum işverenler,
işveren örgütleri, memur örgütleri el birliğiyle bütün bu olayların
sorumlusu olarak da bizleri göstermeye gayret ediyor. Ortada
herhangi bir gerekçe yok, tek gerekçeleri 12 tane ağaç. Allah’a
Hamdolsun, bu saldırıları bertaraf ettik” dedi.
Başbakan Erdoğan, "Gezide istediklerini elde edemeyenler bu kezde
yeni bir hazırlığın içine girdiler. 17 Aralık, 25 Aralık’ta
istikrarı, milli iradeyi hedef aldılar. Biz orada da dik durduk.
Ülkeyi sağ salim seçime götürdük. 30 Mart’ta milli iradeyi tecelli
ettik. Ne oldu, millet bu darbe heveslilerine en güzel cevabı
sandıkta verdi. Türkiye’yi şu anda bir başka meseleyle, bir başka
hassas konuyla, mezhep farklılıklarını kaşıyarak yeniden tahrik
etmenin mücadelesi içindeler. Hem içeride hem de dışarıda Alevi
vatandaşlarımız üzerinden kendi hesaplarını görmek isteyenler, bu
konuyu elverişli bir istismar vasıtası olarak görenler yeniden
kollayarak sıvadılar, yeniden harekete geçtiler. Bir süredir bunun
provaları zaten yapılıyordu. Bu haftasonu Cumartesi Almanya’daydım.
Aynı gün Almanya’da bizim oradaki toplantımızın yapıldığı o
muhteşem salonun yakınından nehir geçiyordu. Nehirin karşı
tarafında da, oradaki Alisiz Alevilere orada mitingi yapma izni
verilmiş. Dert, bizim yapacağımız toplantıyı acaba nasıl sabote
ederiz bunun gayreti içindeydiler. Bütün bunlara rağmen, Alman
yönetimi orada tedbirlerini iyi almıştı. Gerçi aynı anda, bizim
toplantımızın olduğu bölgeye yakın 5 ana merkezde bize karşı olan
gruplar tarafından toplantılar yapılıyordu. Alınan güvenlik
önlemleri başarılı olduğu için tabii hiçbirisi arzusuna ulaşamadı
ve bizler de orada gerçekten Almanya’daki kardeşlerimizi muhteşem
bir buluşmayı gerçekleştirdik" dedi.
"DERT BAŞKA, DERT GÜÇLENEN TÜRKİYE’Yİ NASIL BÖLERİZ"
"Türkiye’de Alevi vatandaşlarımızın kapılarına işaret konuluyor"
diyen Erdoğan, "CHP’nin bazı milletvekilleri utanmadan sıkılmadan
her türlü yalanı kullanarak Alevi vatandaşlarımızı tahrik ediyordu.
Reyhanlı saldırısında, Hatay’da, Malatya’da, Adıyaman’da bunu
denediler. Gezi olaylarında, 1 Mayıs’ta bunu denediler. Kendi
milletvekilleri bizzat bu işin aktörü oldular. Hepsinde başarısı
oldular. En son Okmeydanı’nda bunu denediler, orada da başarısız
oldular. Merhumun kız kardeşinin sesini duydunuz değil mi, eğer siz
bu eylemleri yapmamış olsaydınız benim kardeşim ölmeyecekti. Ortada
herhangi sıkıntı yok. Uğur’un GBT’sinde en ufak olumsuz yanı da
yok. Kendisi cemevine gidiyor, orada maalesef böyle bir olayla
karşı karşıya kalıyor. Yüzyıldır aynı bayat senaryoyu Türkiye’ye
saldırmak için kullanıyorlar. Yüzyıldır Türkiye’yi yerinde
saydırmak, meşgul etmek, zayıflatmak için kullanıyorlar. Biz, bu
bayat senaryonun dışarıdan yazıldığını, desteklendiğini
söylediğimizde biri çıkıyor istisna ile hedefi saptırmaya
çalışıyor. Okmeydanı’nda olayların başını çeken eli kanlı terör
örgütünün dışarıdan desteklenmediğini söyleyecek olan var mı, yerli
bir örgüt olduğuna inanan var mı, nelerden beslediklerini,
kollandıklarını biliyoruz. DHKP-C terör örgütünün kampları
Yunanistan’dır. O kamplarda eğitim alarak Türkiye’ye girenlerini
gördük. En sonunda Yunanistan yönetimi bunlara darbe indirdi. Belli
bir yere kadar bu işi durdurdular. Sıfırladılar mı, ona kani
değilim. Hangi ülkelerin bunlara kol kanat gerdiğini, kimlerin
bunlara kamp verdiğini, lojistik sağladığını, bu örgütü
sıvazladığını çok iyi biliyoruz. Bunların başında olanlara
belgelerle bunları gösterdik. Dert başka, dert güçlenen Türkiye’yi
acaba nasıl böleriz, acaba nasıl zayıflatırız bütün mesele bu.
Güçlü bir Türkiye’yi asla kabullenmediler, kabullenemiyorlar. Fakat
isteler de istemeseler de Türkiye artık güçlenme noktasında damarı
yakalamıştır" ifadelerini kullandı.
(İHA)