Organ bağışında sınıfta kaldık
Abone olTürkiye organ bağışında İran'dan da geride kaldı. Ülkede 1 milyon kişiye bir organ düşüyor. Geçen yıl bağış yapanların sayısı bin kişi bulmazken 24 ilde hiç bağış olmadı.
Tek umudu organ nakli olan binlerce kişi, sağlığına kavuşmak
için sırada bekliyor. Ancak rakamlar umut vermiyor. Ancak organ
bağışı yok denecek kadar az. 70 milyonluk Türkiye'de 2002'de 1073,
2003'te sadece 983 kişi organlarını bağışladı. Geçen yıl 24 ilde
hiç organ bağışı olmadı. Sağlık Bakanlığı verilerine göre
Türkiye'de 6 bin 60 kişi böbrek, 430 kişi karaciğer, 146 kişi kalp,
dokuz kişi kalp kapağı, dört kişi akciğer, 4 bin 958 kişi kornea,
282 kişi kemikiliği için sırada. Yılda ortalama 600 böbrek nakli
yapılan Türkiye, organ naklinde İran, Suriye ve Hindistan'ın bile
gerisinde. Ölümünden sonra organlarını bağışlayanları kapsayan
çalışmaya göre, en fazla bağış sırasıyla İzmir, İstanbul, Aydın,
Denizli ve Antalya'da. Bağışta bulunanlarda en büyük grubu 18-27
yaş arası oluşturuyor. Yaş ilerledikçe bağış azalıyor. Bağışçıların
yüzde 34'ü lise, yüzde 33.2'si üniversite mezunu. Eğitim şart En az
organ bağışlanan bölgeler, Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu.
Antalya ve Ege'de ise nakiller, ülke ortalamasının üzerinde. Çünkü
il sağlık müdürlükleri bağışı özendiriyor ve hastanelerle
koordineli çalışıyor. Hastane personeli de bu konuda iyi eğitimli.
Beyin ölümünü takip eden doktor, hemşire ve görevliler konuya
hassasiyetle yaklaşıyor, hasta yakınlarına hastaları için her şeyin
yapıldığı duygusunu veriyor. Geçen yıl en fazla böbrek nakli
sırasıyla Akdeniz Üniversitesi, Ege Üniversitesi hastaneleri ile
SSK İzmir Tepecik Hastanesi'nde oldu. İÜ Tıp Fakültesi Tıbbi
Biyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mahmut Çarin, bağışın
azlığını eğitimsizlik ve genel sağlık sigortası olmayışına bağladı.
Prof. Dr. Çarin, şunları söyledi: "Eğitimsizlik bir etken. ABD'de
bir televizyon kanalında geçen bir altyazıyla organ bağışı yüzde 20
arttı. Türkiye'de bağış konuşulmuyor bile. Okuma-yazma oranına
baktığınızda, bağışın az olmasının nedenini de anlıyorsunuz.
Türkiye'de bir genel sağlık sigortası olması da organ bağışına
yansıyacağı gibi, bağışlanan organların hızla doğru adresi
bulmasını sağlayacak. En çok böbrek konusunda 'alışveriş' oluyor.
Böbreğin canlı alternatifi de var. Karaciğer için yakınlar parça
verebiliyor. Ama kalpten parça alamıyorsunuz. Karaciğerde kadavra
ön planda geliyorken, böbrekte herkes canlıya yöneliyor. Bence
kurtuluş kadavradan nakilde. Türkiye'de 30 bin diyaliz hastası var.
6 bini böbrek bekliyor. Canlı ve kadavradan nakil yapılanların
sayısı ise 600. Kalp ve karaciğerde, böbrek gibi diyaliz desteği de
yok." Organ Nakli Kuruluşları Koordinasyon Derneği İkinci Başkanı
Doç. Dr. Faruk Gönenç de, organ bekleyenlerle ilgili 'sağlıklı'
kayıt tutulamadığını, gerçek sayının daha fazla olduğunu söyledi.
Gönenç, "Sağlık Bakanlığı 'merkezi bekleme listesi' hazırlama
çalışması yapıyor. Avrupa'da Euro-Trans merkezi var. Burada tüm
Avrupa ülkelerinde organ bekleyenler kayıtlı. Bizde de böyle bir
sistem olmalı" dedi. Gönenç, sağlık çalışanlarının da bu konuda
eğitilmesi gerektiğini belirtti. Bir gün size de gerekli olabilir
18 yaşını dolduran ve akli dengesi yerinde olan herkes, öldükten
sonra kullanılmak üzere organlarını bağışlayabilir. Bunun için
sağlık kurum ve kuruluşlarına iki tanıkla başvurmak gerekiyor. Tüm
resmi sağlık kuruluşları başvuruları kabul ederken, özel hastaneler
içinde organ nakli ruhsatı olanlar başvuruları alabiliyor.
Belgelerini dolduran kişiye 'organ bağış kartı' veriliyor. Sürücü
belgesi sahipleri, 'organlarımı bağışlıyorum' bölümünü
işaretleyerek de bağış yapabilir. Organların tümü veya birkaçı
bağışlanabilir. Organ bağış kartı sürekli taşınmalı. Ancak kişinin
organlarını bağışlaması yetmiyor. Ölüm halinde kişinin birince
derece yakınlarının onayı gerekiyor. Kimsesi olmayanlar içinse
polisin zabtı gerekiyor. Bağışlayan kişiden organının alınabilmesi
için öncelikle beyin ölümünün gerçekleşmesi gerekiyor. Beyin ölümü
dörtlü bir hekim grubunca (kardiyolog, anesteziyolog, nöroşirurji
uzmanı ve nörolog) belirleniyor. Daha sonra hangi organların
kullanılacağına karar veriliyor. İlk yarışını kurtarıcısı için
kazanacak Uğur Bilik, böbrek yetmezliğine kadar Veliefendi'de
jokeydi. 10 yıldır ata biniyordu. Bel ağrısıyla gittiği hastanede
böbrek yetmezliğini öğrendi. 1999'dan itibaren diyalize girmeye
başladı. Bu arada doğuştan sadece bir böbreği olduğunu öğrendi.
Nakil gerekiyordu. Annesi ve ablasının böbreği uymadı. Yarışları
bırakmıştı. Hayatı ev ve diyaliz merkezinde geçiyordu. 2001'de İ.
Ü. Tıp Fakültesi Transplantasyon Bölümü' nde sıraya yazıldı. Bir
yıl sonra haber geldi. Ancak nakil gerçekleşmedi. Çünkü böbreği
veren kişinin tansiyonu yüksek, Bilik'in ise düşüktü. 2003'te
tekrar çağrıldı hastaneye. Beyin kanamasından ölen Mert Taş'ın
organlarını ailesi bağışlamıştı. Böbrek uydu ve böylece Bilik
sağlığına kavuştu. Bir yıldır sorun yaşamıyor. "İnsanlar, başlarına
gelene kadar bağışı düşünmüyor" diyen Bilik, yeniden ata binmek
istiyor. Ancak doktorlar henüz izin vermiyor. Yeniden at binerse,
Mert Taş için yarışacak. 'Her şeyim değişti' Nilgün Mali,
Türkiye'de karaciğer nakli olmuş ender hastalardan. Şu anda 27
yaşında olan Mali, 2002 başında karaciğer için sıraya girdi. Durumu
kritikti ama şanslıydı, sadece üç ay bekledi. Bekleme sırasında
durumu kötüleşince, kadavradan nakil düşünülmüş. Ancak acil olduğu
için anneden nakil araştırılmış, testler olumsuz çıkmış. Aynı günün
akşamı, 'mutlu haberi' alan Mali, "Sürekli kulağım telefondaydı.
Haber geldiğinde erkenden hastaneye gittim. Nakilden önce hayatım
ev ve hastane odasında geçiyordu. Alışverişe bile çıkamıyordum.
Nakilden sonra hayatım değişti, geleceğe bakışım değişti, her şeye
pozitif bakmaya başladım. Lüften herkes organlarını bağışlasın.
Organlar toprakta çürüyeceğine başka insanlara hayat vermeli, bir
işe yaramalı" diyor. Daha önce havaalanında yer hostesi olarak
çalışan Mali, nakilden sonra, nakil yapılan İÜ Tıp Fakültesi
Hastanesi'nden organ nakli koordinatörlüğü teklif edilince kabul
etmiş. İki yıldır hastanede çalışıyor. Bugüne kadar 26 karaciğer
nakline katılmış. Hastaları çok iyi anlıyor, yardımcı olabiliyor.
Suya doyamadı 27 yaşındaki Cemile Çakmak, bir ay önce kürtaj
masasında fenalaşarak ölen Nurcan Şenli'nin kendisini sağlığına
kavuşturacağından habersizdi. 10 Ekim'de çalan telefondaki ses
"Çapa'dan arıyorum" deyince, o sırada elinde bulunan salata dolu
kâse düştü. Heyecanlanmıştı. 10 yıldır diyalize giriyordu. Daha
önce beş kez organ için hastaneye çağrılmış, her seferinde bir
sorun çıkmıştı. Yine hastaneye koştu, Nurcan'ın hikâyesini öğrendi.
Ertesi gün yıllardır beklediği böbreğe kavuşacaktı. "Cep telefonumu
yanımdan hiç ayırmadım. 24 saat açıktı" diyen Çakmak, hastalığı
nedeniyle Zonguldak'tan İstanbul'a ağabeyinin yanına taşınmıştı.
Üzerinden bir ay geçen nakille ilgili konuşurken gözleri parlıyor.
Yanı başında, Şenli'nin iki çocuğunun fotoğrafı ve bir gazete
kupürü var. Diyaliz nedeniyle uzak yola gidemediğini,
çalışamadığını söyleyen Çakmak, hayata yeniden başlamış: "Artık
çalışacağım. Hayatı dolu dolu yaşayacağım. Bir aydır her gün 4-5
litre su içiyorum. Suya doyamadım hâlâ." Kaynak: Radikal