Oray Eğini kim durduracak
Abone olOray Eğin onu da sinir hastası etti. Erol Büyükburç'u bile delirtti. İnci Çayır neden programı bıraktığını açıkladı.
"Şarkı söylemek lazım" yarışmsının yüri üyesiydi. Oray Eğin'in
kışkırtıcı, sivri dilli, sınır tanımayan eleştirilerine dayanmadı
ve programı terketti. Hürriyet'ten Ayşe Arman İnc Çayırlı ile
konuştu.
Sizinle tartışmaya başladığı zaman aklınızdan neler
geçti?
- Herkes herkesle tartışabilir, bu konuda söyleyecek
sözüm yok. Ama tartışmanın da bir adabı vardır. Düşünsenize, benim
torunumdan bile küçük. Benim yetiştiğim dünyada kural şudur:
İnsanlar birbirlerini sevmek zorunda değiller ama birbirlerini
saymak zorundalar. Torununuzdan bile küçük biri, elleri cebinde,
laubali bir biçimde önünüzden geçerse, siz ne yaparsınız? Vermez
misiniz notunuzu? Saygısızlığın mazereti olmaz.
Peki, hiç aklınızdan, "Tamam çocuk saygısız ama doğru söylüyor!"
diye bir şey geçmedi mi?
- Eğrileri doğrularını azalttı. Sonunda da yok etti...
Bir an geldi, fark ettiniz ki dilinin kemiği yok. Neden tartışmaya
girdiniz?
- Çünkü herkesin kendine ait değerleri var. Ben sevdiğim, saydığım
insanlara, Münir Nurettin Selçuk hocalara dil uzatılmasına müsaade
etmem. Kimsenin haddi değildir. "Amma ciddiye alıyorsunuz. Bütün
bunlar bir oyun. Alt tarafı bir şov programı, eğleniyoruz işte"
açıklamaları da, durumun vahametini değiştirmez.
Siz onun gibi düşünmeyebilirsiniz ama cevap vermek zorunda
mıydınız?
- Öyle demeyin. Sonunda Erol bile delirdi. Orada insan sükûnetini
kaybedebiliyor. Şimdi anlıyorum neden televizyon için vahşi bir
ortam dediklerini. Oradaki elektrik öyle bir şeydi. Hepimize
bulaştı. Ama ben "Yanlış yerdeyim, burada olmamam lazım,
ayrılıyorum bu programdan" deyince halk beni korudu, onu dışladı,
hatta yuhaladı...
Oooooooooo! Bu kanaate nereden vardınız?
- Yaşadıklarımdan. Sokakta yürüyemiyorum artık. O kadar. İnanılmaz
bir destek. İnsanların beni sevdiğini bilirdim ama bu kadarını
rüyamda görsem inanmazdım. En az 150 kişi aradı. Mesajların ardı
arkası kesilmiyor. Tanıyanlar, tanımayanlar, numaramı oradan
buradan bulanlar, sokakta çevirenler, alnımdan öpenler, tebrik
edenler...
Ama Oray Eğin’i de haklı bulanlar var...
- Onun gibi düşünenler de vardır tabii. Ama yanlış yoldalar.
İnsanları aşağılamanın, küçümsemenin, yerine dibine batırmanın,
hakaret etmenin, zekalarıyla alay etmenin haklı bir yanı
olamaz.
Devletin sanatçı payesini bol keseden dağıtmasını daha önce de
eleştirenler olmuştu...
- Sürekli "Kenan Evren verdi, Kenan Evren verdi" diyor, ben o
sıfatı Süleyman Bey’den aldım. Ayrıca halkın gerçek sanatçı kimdir,
kim değildiri bildiğine de inanıyorum. Yani benim için önemli olan
devletin resmi takdiri değil, halkın ne düşündüğü. O sıfata ben
talip olmadım, verdiler, iftiharla aldım. Devlet sanatçılığı
kavramı tartışılabilir, hiç itirazım yok ama bana saygısızlık
yapmasına var.
Bu halkın takdiri meselesinin altını fazlaca çizmiş olabilir
misiniz?
- Ben bulunduğum yere, reytingle gelmedim. Reytinle İnci Çayırlı
olmadım ben. Binlerce kez, halkın önünde sınava çıktım ve her
defasında başarıyla geçtim.
Geri dönmeyecek misiniz?
- Hayır.
Fevri bir karar mı, üzerine düşündünüz mü?
- Düşünmez olur muyum? Çok ısrar edildi "Yapma, etme, kal" dendi.
Ama benim için bitmiştir.
Peki ya halktan baskı gelirse "Devam edin!" diye.
- Tam tersine. İnsanlar bıraktığım için çok memnunlar. Geçen akşam
Sakıp Sabancı’nın anısına bir gece düzenlendi. Kendimi methetmekten
hoşlanmam, ama yemin ediyorum, belki 600 kişi vardı, hepsi tek tek
karşıma geçip beni tebrik etti. Güler Sabancı, Üzeyir Garih’in eşi
Lili Garih artık saymaya gerek yok, daha birçok insan, destek
verdi. "Niye bıraktın?" diyen bir Allah’ın kulu bile çıkmadı.
Bütün bu olan bitenden çıkardığınız sonuç ne?
- Türkiye’yi reyting mahvedecek.