Oray Eğin'den bir sabetayizm 'dersi'!
Abone olMedyada bir 'Sabetayizm' polemiğidir devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Ahmet Hakan ve Can Dündar bu konuda 'yazıştılar'. Oray Eğin eksik kalmıştı, şimdi de o yazdı.
Oray Eğin'in Akşam Gazetesi'ndeki yazdığı 'yazısı şöyle:
Yazı: Oray Eğin
Haber:
Gazetecilerde yeni bir hastalık belirdi: Okumadıkları,
araştırmadıkları, derslerini çalışmadıkları için tarihi de kendi
mesleğe başladıkları tarihle başlatıyorlar. Onlar için dergicilik
Türkiye'de Nokta'yla başlamıştır mesela; öncesinden gelen onlarca
önemli dergiyi yok sayarlar...
İşte şimdi aynı hastalık, Mehmet Ali Ağca tartışmalarına da sirayet
etmiş durumda. Farkındasınız, herkes bugünlerde Ağca'yı konuşuyor.
Hatta geçtiğimiz hafta sağın ve solun iki 'romantik' yazarı da
Mehmet Ali Ağca üzerine polemiğe girdi.
Hürriyet'ten Ahmet Hakan, Mehmet Ali Ağca'nın kardeşinin 'Abdi
İpekçi'nin neye hizmet ettiğini sorgulayın' lafını öyle bir yere
çekti ki... Bunu İpekçi'nin Sabetayist olmasına bağladı ve
'Sabetayist avcılarına' da 'Eserinizle gurur duyun' mealinde
seslendi.
Milliyet'ten Can Dündar da zamanında Ahmet Hakan'ın -sakallı
televizyoncu - bizzat kendisinin Sabetayist avcılığında
işbirliğinin bulunduğunu ortaya çıkardı.
Bir kere, İpekçi'nin Sabetayist olmasıyla Ağca'nın kardeşinin
sözleri arasında bir bağlantı kurma çabası çok zorlama. İyi bir
hayal gücü gerektiriyor, çünkü hiç ilgisi yok. Bu sözler pek çok
yere çekilebilir ama Sabetayizm en son gelir. Kaldı ki illa bir
ilgisi olacaksa, bu bağlantıyı biraz daha tarihe bakarak kurmak
gerekir. İki polemikçi derslerini çalışsalar bu tarihi gerçeği
anlarlardı.
1952 yılında, yine bir Malatyalı ve Mehmet Ali Ağca'nın da hayran
olduğu Hüseyin Üzmez'in hikayesine bakalım. Üzmez'i bugün
Vakit'teki yazılarından ve geçtiğimiz yıllarda Reha Muhtar'ın
programlarındaki performansından tanıyoruz.
İşte aynı Üzmez, Vatan gazetesi sahibi Ahmet Emin Yalman'ı 1952
yılında vurdu, öldüremedi. Hatta bunun ardından da uzun yıllar
hapis yattı. Ahmet Emin Yalman da tıpkı İpekçi gibi bir
Sabetayist'ti.
Bugün Abdi İpekçi'nin katliyle Sabetayizm arasında bağlantı kuran
Ahmet Hakan bu tarihi gerçeği nasıl gözden kaçırdı acaba? Çünkü ona
göre Sabetayizm tartışması da belli ki sadece İpekçi ailesiyle
başlıyor.
Oysa Türkiye'de Sabetayizm tartışmalarının kökeni 100 yıldan
fazlaya dayanıyor. Ta İttihat Terakki'den beri konuşulan,
Türkiye'nin en önemli 'gizli gündem'lerinden biri. Öyle büyük
gazetecilerle, sakallı televizyoncularla, çatlak profesörlerle
ilgisi olan bir şey değil; çok öncesine dayanıyor. Konuyla ilgili
yazılmış yerli yabancı yüzlerce kitaba bakınız.
Peki, bir de kendisine 'sakallı televizyoncu' denmesine kızan Ahmet
Hakan'ın kullandığı 'çatlak profesör' lafının çirkinliğine ne
demeli?
Çatlak profesör diye ima ettiği Yalçın Küçük, Türkiye'nin hala en
önemli istatistikçilerinden, iktisat profesörlerinden. Yale'i
bırakıp, aşıp gelmiş, üst üste konduğunda insanın boyunu aşan
kitapların sahibi. Hala da Türkiye'nin en üretken aydını. Zamanının
Cumhuriyet'inin en önemli yazarlarından, büyük bir öğretim üyesi,
pek çok siyasetçinin ve akımın fikir babası.
Beğenin beğenmeyin bir davaya inanmış, yıllarca hapishanelerde
düşünceleri yüzünden yatmış, bugün de hala kendi inandığı fikirleri
sonuna kadar savunmaya, üretmeye, aratırmaya devam eden bir bilim
adamı... Ona 'çatlak profesör' diyen kişi ise Gülben-Hülya
polemikçisi. Belki kabaca olacak ama: Haddine mi düşmüş ona
'çatlak' demek.
Bu iş bu kadar ucuz olamaz. Katılın ya da katılmayın: Ortada bir
davaya inanmış bir adam var. Tıpkı bir zamanlar Ahmet Hakan'ın
önünde hazır ol'da durduğu, kendi çizgisinde tutarlı bir şekilde
ilerleyen Mehmet Şevket Eygi gibi...