Butler Üniversitesi'nden John Bohannon, 500 kişiye ilk öpüşmelerini ve ilk sevişmelerini de içeren hayatlarının önemli tecrübelerini sordu. Gelen cevaplar, insanların ilk öpüşmelerini unutamadığını gösteriyor. Öpüşmek denilen olay, bi' nevi tükürük takası aslında. Peki niye bu kadar popüler oldu ki? Kabul gören bir teoriye göre, öpüşmek aynı zamanda insanların birbiriyle biyolojik bilgilerini de takas ettiği bir olay. Yani böylece biyolojik olarak doğru eşimizi buluyormuşuz. 1980'lerde yürütülmeye başlanan ve sonuçları yeni yeni ortaya çıkan bir çalışmaya göre, işe gitmeden eşlerini öpen erkeklerin daha uzun yaşadığı, kaza geçirme riskinin daha az olduğu ve eşlerini öpmeyen erkeklere kıyasla daha yüksek bir gelire sahip oldukları görülmüş. Antropologlar Asya, Afrika ve Güney Amerika'da öpüşmek diye bir olayın olmadığı kültürler keşfettiler. Tabii öpüşmenin olduğu bazı kültürlerde de, bazı sınırlamalar yok değil. Bazı ülkelerde örneğin, cadde ortasında öpüşmek uygun görülmüyor. Hatta A.B.D.'nin bazı bölgelerinde belli başlı yerlerde öpüşmek suç teşkil ediyor. Tamam, bazen ilk öpüşmeler beklenilen olumlu etkiyi yaratmıyor ama bazı insanlarda bu durum artık bir fobi haline gelmiş durumda. Orijinal adıysa philemaphobia. Öpüşmekten korkmak anlamına geliyor. Bizi iyi hissetirmesinin yanı sıra, öpüşmenin bizi sağlıklı yaptığını savunan bazı araştırmalar da mevcut. Öpüşürken birbirimizden aldığımız ağız bakterileri sayesinde, bağışıklık sistemimiz güçleniyor. Öpüşürken fazladan üretilen tükürük, ağız içerisindeki zararlı bakterileri de yok ediyor. Ayrıca yükselen kalp atışları, damarları genişleterek tansiyonu da azaltmaya yardımcı oluyor. "Kiss" sözcüğü, Eski İngilizce'deki "cyssan" sözcüğünden geliyor. Sözcüğün gerçekte ne ifade ettiğini kimse bilmese de, kabul gören genel yargı, bu kelimenin öpüşürken çıkan seslerden türetildiği. Birçok insan, öpüşürken başını sabit tutmak veya sola yaslamak yerine sağa yaslamayı tercih ediyor. Almanya'daki Ruhr Üniversitesi'nden bir bilimadamının 124 çift üzerinde gözlemlediğine göre, çiftlerin %65'i başlarını ister istemez sağ tarafa götürüyor. Taylandlı bu çiftimizin adları Ekkachai ve Laksana Tiranarat. 2013 yılında, tam 58 saat 35 dakika 58 saniye durmaksızın öpüşerek, kırılması güç bir rekora imza attılar. Milletçe böyle rekor denemelerini severiz aslında? Öpüşürken en çok ağzın etrafında bulunan orbiküler oris kasları çalışsa da, 34 yüz kası ve 112 postüral kası harekete geçirerek toplamda 146 kas çalışır. Bir dakikalık bir öpüşme sonrasında 26 kalori yaktığınızı biliyor muydunuz? Diyetler, antremanlarla baş edemiyorsanız, buyrun size alternatif. 90'larda Princeton Üniversitesi'nden bir grup bilim insanı, beynin premotor kabuğunda bulunan bazı sinir hücrelerinin iki benzer görev yaptığını keşfettiler: yüzün herhangi bir kısmını görmeden, sadece dokunarak hissedip anlama yetisi. Şimdi taşlar yerine oturuyor işte. Yoksa ışıklar kapanınca partnerinizini dudaklarını nasıl şıp diye bulacaksınız? Öpüşürken ortaya çıkan sinir ileticileriyle (nörotransmiter), yoğun bir egzersiz yapınca veya uyuşturucu madde kullanınca ortaya çıkan sinir ileticileri aynı türden. Yani bu da, kalp atışlarınızın hızlanmasına ve nefes alıp verişlerinizin daha düzensiz olmasına sebep oluyor. Bilimsel olarak bilinmese de, hislerimizle bildiğimiz bir gerçek aslında. Öpüşmek, zamanla stres hormonlarınızın çalışma hızını düşürür ve sizi daha güvende hissettirir. Ne kadar çok öpüşürseniz, o kadar az stresli olursunuz.