Operasyonla ilgili şok iddialar !
Abone ol“Yolsuzluk ve rüşvet” iddialarıyla ilgili soruşturmayı değerlendiren MAK Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat, " Biz bu film...
“Yolsuzluk ve rüşvet” iddialarıyla ilgili soruşturmayı
değerlendiren MAK Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali
Kulat, " Biz bu filmi 28 Şubat’ta gördük. Türkiye’ye diz çöktürmek
isteyenlerin bu kirli tezgahı da AK Parti lehine sonuçlanacaktır"
dedi. Kulat, polis kayıtlarında para sayma makinesi olmadığını da
söyledi.
İş adamı, bürokratlar, bakan çocukları ve emniyet müdürlerinin
suçlandığı operasyon, TGRT Haber’de enine boyuna masaya yatırıldı.
Gazeteci-yazar Ziya Osman Açıkel’in sunduğu Türkiye’den Dünya’dan
programında, MAK Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali
Kulat, "Türkiye’ye diz çöktürmek isteyenlerin bu kirli tezgahı da
AK Parti lehine sonuçlanacaktır" diye konuştu.
"BİZ BU FİLMİ 28 ŞUBAT’TA GÖRDÜK"
Uzman stratejist, yolsuzluk, rüşvet ve kara para aklama iddiaları
için ’mizansen’ benzetmesi yaparak, "Biz bu filmin farklı
versiyonlarını 28 Şubat sürecinde yaşadık. O gün de kişiler
hakkında suçlamalar yapılırken, toplum nazarında da itibarını alt
üst ediliyordu. Bu insanlar mahkemelerde uğraşırken; 5 yıl sonra
beraat etseler bile hafızalardaki düşünceler değişmiyor. Yine
aynısı oluyor. İnsanların haysiyet cellatlığını yaparak, onurlarını
ayaklar altına alıyorlar" değerlendirmesinde bulundu.
"TÜRKİYE’YE DİZ ÇÖKTÜRMEK İSTİYORLAR"
“Birileri Türkiye’ye diz çöktürmek istiyor” diyen Kulat, "Mesele AK
Parti’nin ötesinde... Demokrasi, yeni bir balans ayarına tabii
tutuluyor. Burada hedef Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dır. Başbakan
kendisini doğru izah ederse, yani devlet içinde bir devlet kurmaya
çalışıldığını anlatmayı başarabilirse, AK Parti ve iktidar bu
süreçten de kârlı çıkacaktır. Bu bir yafta olarak kalırsa,
muhalefete yarayacak, AK Parti altında ezilecektir. Ancak Erdoğan,
kriz yönetmeyi sever ve bu başarısını geçmişte de kanıtladı; bunu
devam ettirirse AK Parti yine kârlı olur" ifadelerini kullandı.
"BİR HAFTA ÖNCE SEÇİM AK PARTİ’NİNDİ"
Kamuoyu anketleri yapan danışmanlık şirketi sahibi Kulat,
"Operasyonların başlama tarihinden bir hafta kadar geriye gidersek;
Türkiye’nin her yerinde AK Parti’nin ’açık ara’ Yerel Seçimleri
kazanacağını, büyük şehirlerin neredeyse tamamını alacağı ön
görülüyordu. Bunu biz gördüğümüz gibi, Türkiye’de istikrarı
istemeyen iç ve dış mihraklar da biliyordu. Bu süreçte bazıları, AK
Parti’yle baş etmenin muhalefete bırakılmayacak kadar zor bir iş
olduğunu görerek, bir senaryo kurguladı" iddiasında bulundu.
"FATİH BELEDİYESİ, AK PARTİ’NİN KALESİYDİ"
Mehmet Ali Kulat, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’in temelsiz
bir iddia ile suçlandığını savunarak, AK Parti’nin oy
potansiyelinin kırılmak istendiğini dile getirdi ve "Mustafa
Demir’le ilgili yapılan suçlama, pek çok belediye başkanı için de
yapılabilir. Ama özellikle Mustafa Demir’le ilgili yapılmış. Bunun
bir sebebi var. Fatih Belediyesi, AK Parti’nin İstanbul’daki en çok
oy potansiyeli olan bölgesi... Burayı vurmak istiyor birileri seçim
öncesi... Suçlama başka zaman da yapılabilir, polis de gerekeni
yapabilirdi" dedi.
"HALK BANKASI ÖZELLİKLE SEÇİLMİŞ"
Halk Bankası’nın da soruşturma içine dahil edilmesini manidar bulan
Kulat, "Bir taraftan da bakan çocukları ile ilgili ciddi suçlamalar
yapılıyor. Bunlar sunulurken, bir banka işin içine sokuluyor ve
mizansen olduğu çok belli bir tablo çiziliyor. Halk Bankası
özellikle seçilmiş bir bankadır! Çünkü Halk Bankası, son 2 yılda
içinde İsrail ve Amerika’nın da olduğu suçlamalarla gündeme geldi.
Zaten boy hedefi haline getirilmiş bu banka, işin içine katılarak;
ayrı ayrı soruşturma konusu olması gereken olaylar, tek pakette
sanki hepsi birbiriyle çok iç içeymiş gibi servis ediliyor.
Toplumun zihni bulandırılıyor" diye konuştu.
"YENİ HEDEF AK PARTİ MERKEZLERİ OLUR"
Stratejist Mehmet Ali Kulat, çirkinliğin çok ileri boyutlarda
olduğunu vurgu yapıp, "Gezi Parkı olaylarında da gördüğümüz gibi,
twitter üzerinden insanların haysiyetlerine yönelik çok ağır
suçlama kampanyaları yapılıyor. Bunun bir sonraki adımı çok
aşikâr... Yerel seçimler yaklaşırken, iktidar partisinin birçok il
ve ilçelerdeki merkezlerine boykotlar düzenleyip Türkiye’yi yeni
bir kaos ortamına çekmek için tezgah planlıyorlar. Toplum
mühendisliği yaparak mevcut düzeni bozma gayretindeler" ön
görüsünde bulundu.
"TUTANAKLARDA PARA SAYMA MAKİNESİ YOK"
Büyük operasyon ile ilgili bir çelişki olarak da ’para sayma
makinesi’ni gösteren Kulat, "Polis tutanaklarında para sayma
makinesi yok. Ama kirli oyunları insanlara sunarken, para sayma
makinesine dikkat çekiliyor. Ben geçmişte bir kaza yapmıştım;
çantamdaki bozuk paraların bile seri numaraları polis tarafından
kayıt altına alınmıştı. Belli ki; kolluk kuvvetleri orada görevini
yapıyor. Çok ciddi bir para var. Bunu tek tek sayması da mümkün
değil. Oraya para sayma makinesi götürmüş ve miktarı tespit etmiş.
Ancak bunu, sanki paranın sahibinin makinesiymiş gibi veriyorlar.
Yani bütün bunlar; hep senaryoyu tamamlamaya çalışma girişimleri...
Biz; Türkiye’nin Pakistan, Bangladeş olmasını istemiyoruz. Seçim
ile gelmiş iktidarın, ucuz tezgahlarla alaşağı edilmesini kabul
etmiyoruz" dedi.
"TROYKA DEVREYE GİRDİ"
Durum tespiti yapan Kulat, operasyonun ardındaki güçleri ise,
"Birileri, Deniz Feneri Davası gibi bazı suçlamalar yaparak nabız
yokluyor, insanların tepkilerini ölçüyor. Birileri de yoğun bir
şekilde, tweet’lerle, bazı siyasilerin özel hayatlarına ait
kasetler olduğunu piyasaya sunarak, zihinleri bulandırıyor. Bazı
vekillerin AK Parti’den istifa edeceği yönünde müthiş bir kampanya
yürütülüyor. Amerika-İngiltere-İsrail’in oluşturduğu Troyka’nın
devreye girmesi, Mustafa Sarıgül’ün CHP’den İstanbul adayı
yapılması, Mansur Yavaş olayı, bunlar ibretlik meselelerdir. Bunlar
dikkat edilmesi gereken konulardır. Evet, birileri hukuksuzluk
yapıyorsa, bedelini ödesin; ama şu anda gördüğümüz kadarıyla
kaçırılmış, götürülmüş bir şey yok. Görüntü tamamen bir tezgah,
zamanlaması çok rahatsızlık verici..." iddialarıyla açıkladı.
"BDP’LİLER GEZİ BEDELİ ÖDÜYOR"
Tutuklu vekillerin reddi hakkında ise Mehmet Ali Kulat, "BDP’li
vekillerin tahliye edilmemesi ayrı bir garabet... Birileri BDP’ye
gezi olaylarında hükümete destek verdiği ya da protestocuların
yanında yer almadığı için bedel ödetiyor. En azından hükümetin
karşısında yer almadıklarından bedel ödüyorlar. Bunu anladıkları
için BDP’liler, Meclis’te yaptıkları açlık grevini bugün itibarıyla
sonlandırdılar" diye konuştu.
(İHA)