Onur mücadelemiz rezalete döndü!
Abone olSabah gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak, Türk hackerların Fransız vekilin internet sitesini çökertmesine ateş püskürdü
Sabah gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak, Fransa
Meclisi'nin aldığı ermeni soykırımının inkarını suç sayan yasa
tasarısını karşı Türkiye'nin başarılı bir politika yürütmesine
karşın, bir grup hacker'in yasa önerisini hazırlayan Milletvekili
Valerie Boyer'in internet sitesini çökerterek Türkiye'nin adeta
"kendi ayağına kurşun sıktığını" yazdı:
"Buna 'Kendi ayağına kurşun sıkmak' denir. Buna 'Cephede kazanıp masada kaybetmek' denir...Böylece bir onur mücadelesi, sıradan bir 'Korsanlık' rezaletine indirgenmiş oluyor"
İşte Şafak'ın Türk hacker'ların saldırısını adeta yerden yere
vurduğu o yazısı...
Fransız Meclisi'nin 30-40 milletvekilinin parmak kaldırmasıyla
kabul ettiği "İnkâr Yasası"na karşı siyasal,
diplomatik, ekonomik baskıların sonuç vermeye başladığı bir sırada
bir grup "Hacker"ın marifeti Türkiye'yi bir anda
"Mazlum"dan "Zalim" statüsüne
düşürüverdi.
Fransız medyasının tümü ama tümü dün manşetlerini bu Türk
"Hacker" grubunun saldırılarına ayırdı.
Önce "İnkâr Yasası" önerisini hazırlayan
Marsilya Milletvekili Valerie Boyer'in internet sitesini
çökerttiler, hakaret dolu bir metin yerleştirdiler.
Onunla yetinmediler; Boyer'in iddiasına göre, milletvekiline ölüm ve tecavüz tehditleri gönderdiler.
Onunla da yetinmediler; Boyer'in ailesini de hedeflerine
koyduklarını bildirdiler.
Onunla da yetinmediler; "Tüm Fransız milletvekillerinin
sitelerini çökertme" tehdidinde bulundular.
SORUMSUZ SALDIRI
En hafif ifadeyle, bu sorumsuz saldırı Fransa Cumhurbaşkanı
Nicolas Sarkozy'ye ve partisi Halkçı Hareket Birliği'ne bir altın
fırsat sundu.
Hem, Türkiye'nin imajına derin bir çizik atmak için.
Hem de Türkiye'yi savunan, "İnkâr Yasası"nı
eleştiren Fransız politikacıları, tarihçileri, siyaset bilimcileri,
akademisyenleri sindirmek için.
PARİS'TE HAVA DEĞİŞİRKEN....
Oysa Paris'teki hava ne güzel değişiyordu...
Senato'da çoğunluğu elinde bulunduran Sosyalist Parti, yasanın
parlamentonun bu ikinci kanadında ele alınmasından önce tüm
boyutlarıyla tartışılması için, senatörlerin yanı sıra tarihçilerin
ve sivil toplum örgütleri temsilcilerinin de katılacağı bir
yuvarlak masa toplantısı düzenlemeye karar vermişti.
Sosyalist Parti'nin o toplantıya çağırdığı tarihçilerden Pierre Nora, "İnkâr Yasası"na en sert tepki koyanların başında geliyordu ve Fransız gazetelerinde yayınlanan açıklamalarında, mülakatlarında, Sarkozy ve ekibini "Türkiye'yi seçim hesaplarının kurbanı seçmek"le suçluyordu. Daha da öteye gidiyor, "Sarkozy'nin asıl amacı Türkiye'nin AB perspektifine darbe indirmek" diyordu.
Bir başka önemli akademisyen, strateji uzmanı Pascal Boniface, Fransa'yı otoriter rejimler gibi, bir "Resmi tarih dayatmaya çalışmak"la suçluyordu. Teklife ret oyu kullanan iktidar partisi milletvekillerinden Lionel Tardy, kendi arkadaşlarından gelen bu girişimin hem anayasaya aykırı, hem yasadışı, hem de tehlikeli olduğunu söylüyordu.
Eski Başbakan ve önümüzdeki ilkbahardaki cumhurbaşkanlığı seçiminde Sarkozy'ye karşı adaylığını koyan Dominique de Villepin, "İnkâr Yasası"nın büyük bir hata olduğunu vurguluyor, şöyle diyordu:
"Toplumsal bellek için yasa çıkarılmaz. Meclis hiç de iyi bir iş yapmadı. Türkiye'ye birçok kez gidip-geldim. Değişim-dönüşüm sürecinden geçmekte olan bir ülke orası. Toplum da dönüşüyor. Bu süreçte Ermeni soykırımı iddialarının da açık açık tartışılmasına başlandı. Fransa, bu girişimiyle Türkiye'deki sürece zarar verecek."
ONUR MÜCADELESİ REZALETE DÖNDÜ
Bu sağduyulu çağrıların, bu hava değişikliğinin tüm olumlu sonuçlarını, muhteşem etkilerini, bir grup "Hacker"ın sorumsuzca saldırısı ve tehditleri bir çırpıda silip süpürecek. Süpürüyor bile.
Valerie Boyer şimdi bu saldırıları ve tehditleri yargıya taşımaya hazırlanıyor. İktidar partisinin sözcüleri de Boyer'e tüm hukuki ve siyasal desteği vereceklerini, olanca güçleriyle arkasında duracaklarını duyuruyor.
Böylece bir onur mücadelesi, sıradan bir
"Korsanlık" rezaletine indirgenmiş oluyor.
Yazık ki ne yazık...
Başta da belirttiğim gibi; buna "Kendi ayağına kurşun sıkma"nın daniskası denir. Buna "Savaş alanında kazanıp masada aptalca kaybetme"nin en daniskası denir.