O'nun da gönderilmemiş mektupları var
Abone olSinemanın Sultanı Türkan Şoray kendi hayatındaki 'Gönderilmemiş Mektuplar'ı TEMPO'ya anlattı.
'Gönderilmemiş Mektuplar' filminin gösterimi öncesinde görüştük
Türkan Şoray'la. Konu, hüzünlü bir aşk öyküsü olunca, Şoray'la,
aşk, şöhret, yazık olan zamanlar, gerçek aşkın tanımı gibi
konuların etrafında dönüp duruyoruz. Şoray, yıllardır koyduğu
kuralların içinde çoğu zaman aşka ve kendine yazık ettiğinin
farkında ama bunu tam olarak kelimelere dökmek istemiyor. Ancak,
'Umutla başladığım ilişkilerin bitişi, o ilişkiler adına çok yazık
oldu' diyecek kadar açık sözlü. Ve kirpikleri kadar meşhur o Türkan
Şoray kurallarının etkisiyle birçok insanı kendinden uzak
tuttuğunun da farkında. Şoray bunlara rağmen her an âşık
olabileceğinin ve çok açık etmediği bir başka şeyin sinyallerini
veriyor: O, bir filmde âşık kadını oynuyorsa, o film çekimi boyuca
aşkı gerçekten hissediyor. Dolayısıyla Kadir İnanır ile bu uyumu
yakaladıklarını da itiraf ediyor. - Sizin de gönderilmemiş
mektuplarınız oldu mu? Bazı şeylerin yarım kalması, ona ulaşamamak
anlamında benim de gönderilmemiş mektupların oldu. Geriye dönüp
baktığımda; bunlar hep gönderilmemiş mektuplar olarak kaldı ve ne
yazık ki bana döndü. Hayatımın muhtelif dönemlerinde oldu bu. -
Herkesin hayran olduğu bir isimsiniz. Türkan Şoray'ın âşık olduğu
adamlar da bu mektupların içinde miydi? Mutlaka. Onlara da
anlatamadığım bir şeyler oldu. İnsan birine ne kadar yakın olursa
olsun, bazı şeyleri tam anlatmak mümkün olmuyor ve belki de
birliktelikler bu nedenle bitiyor. - Hayatınızda 'yazık oldu'
dedikleriniz var mı? Mutlaka vardır, hayat hep sizin istediğiniz
yönde gitmiyor. İş hayatımda da oldu mutlaka, hem de çok oldu.
'Yazık oldu, o mutluluğu kaçırdım' anlamında bakarsak, yani
düşündüğüm zaman, bazı biten şeylerin acı verdiğini görüyorum.
Büyük bir umutla başladığım ilişkilerimdeki bitişte, 'yazık oldu'
diyorum. - İkinci bir yaşam şansı verilseydi, bu şansı nasıl
kullanırdınız? Başka türlü bir yaşam düşler miydim? Hayır, yine
böyle yaşardım. Ben Türkan Şoray olmaktan mutluyum. Yine bugünkü
konumumda olmak isterdim. Gerçekten Allah’ın bir lütfu ve
ayrıcalık; bunun farkındayım. Bu mutlulukla yaşıyorum ben. Ancak
özel yaşamımda, ilişkilerimde daha derin aşklar yaşamak isterdim.
Dolu dolu yaşanmış aşklar yani. - Çok hoş bir kadınsınız ve bu
piyasada 30 yılı aşkındır varsınız. Üstelik hep kurallarınızla
varsınız. Sizinle olmak isteyenleri kendinizden nasıl
uzaklaştırdınız? Bu, kurallar kadını olmakta, sanırım öyle başarılı
oldum ki yaklaşamadılar (gülüyor). Benim bu konuda kendi doğrularım
var. İçinde yaşadığımız toplumun kuraları da var. Belki bu,
içimdeki duygularla çatışıyor kimi zaman; ama bir yerden sonra
içselleşiyor. Belki çok gençlik yıllarımda böyle kurallar koymadım
ama toplumdaki yerim, dünyaya bakışım geliştikçe davranışlarım da
etkilendi. Normal ilişkilerime de bu yansıdı. Oto kontrol gelişti.
Birtakım duygularımı frenledim. Bütün bunları olaylar ve konumum
oluşturdu ve ben, kendiliğinden hayata duruşumu belirledim. Daha
doğrusu; bu, giderek hayat tarzım oldu. Yüreğimde birtakım
kıpırtılar, ateşlenmeler olsa bile, mantığımla çarpıştı ve denge
buldu; o denge beni birtakım şeylerden 'normal olarak böyle olması
gerekir' diye uzaklaştırdı. Ben de 'Böyle olması gerekiyormuş'
dedim, onlar da benden bu yönde sinyal aldılar ki; yaklaşamadılar.
- İnsanlar sizi o kadar katı görüyor ki, yaklaşamıyor. Bu nedenle
kaçırdığınızı düşündüğünüz aşk ilişkisi oldu mu hiç? Hep sonradan
bana olan ilgilerini duyuyorum, o zaman söyleyememişler, şimdi
dolaylı yollardan öğreniyorum bunları. - Kadir İnanır'la ilgili
açıklamalar var. Gerçekten böyle bir yakınlaşma oldu mu? Kadir Bey
çok hoş bir açıklama yapmış, bize ilişkin olarak. 'Aşktan da öte'
diye. Yani gerçekten, duygusal anlamda, kamera önünde inanılmaz bir
buluşma bizimki. Rol gereği ama biz, bunu bugüne kadar taşıdık. Bu
çok güzel bir duygu. Film çekilirken kamera önüde heyecanlar
yaşanır; çünkü o, film gereği sizin âşık olduğunuz insandır. Film
bitince bu duygu da biter ama bizde bitmedi. Diğer filmlere de
taşındı. Son filme kadar sürdü. - Kadir İnanır'la olan uyum başka
oyuncularla oldu mu? Mutlaka. O duyguları yakalamazsanız, gerçekçi
olmuyor. Canlandırdığım karakterin acılarını, tutkularını hissetmem
lazım. Benim oyunculuk yöntemim bu. İç fıtınaları, aşkları ruhumda
yaşarsam, iyi oyun çıkıyor ortaya. Profesyonel oyuncu değilim.
Yapamıyorum başka türlü. Kadir İnanır'la olan filmlerim dışındaki
rol arkadaşlarımla da bunu yaşadım ki başarılı oldum. - Bunlardan
onlar etkilenmedi mi? (Gülüyor) Gerçekten tehlikeli sularda
yüzüyorsunuz. Belki o arkadaşların da oyunculuk yöntemleri benimki
gibiydi. -'Asmalı Konak' dizisindeki Sümbül Hanım gibi hayatınızı
bir şeylere feda ettiğinizi düşünüyor musunuz? Bu başkaları
dediğiniz, benim mesleğim ama ben bundan şikâyetçi değilim. Burada
o duygular yerine, başka duygular tatmin ediyor beni. Seyircimle
olan aşk, diğer aşkın yerine geçiyor ve mutluyum. Ben kendi
hayatımda çok yoğun aşklar yaşayıp, seyircimle yaşamasaydım, bu
kadar mutlu olmazdım, inanın. - Şu anda âşık mısınız? Bilmiyorum,
yüreğimi dinlemem lazım ama her an olabilirim. - Bu evde çok büyük
anılarınız var, geriye dönüp bakınca neler hatırlıyorsunuz? Rüçhan
Bey, benim için çok özel biriydi. Çok genç tanıştım ve o, hayatımın
bir dönemi. Hayatımdaki yeri çok farklı. Yaşamımın çok büyük
bölümünü geçirdim onunla. Artık bir hayat arkadaşı gibi, hem bana
mesleğimde çok büyük yardımcı hem birçok şeyi paylaştığım ve 17
yaşımda tanıdığım bir insandı. Dünyayı tanımamda, kişiliğimin
gelişmesinde payı vardı. Yaş farkımız çoktu, 23 yaş büyüktü. Onunla
birlikte olduğum dönemlerde bir hami gibiydi. Hayatımda
karşılaşabileceğim kötülüklerden korudu beni. Geriye dönüp bakınca
kendimi hep güvende hissettim. Çok farklı bir duyguydu. - Cihan
Bey'le yaşadığınız gerçek aşk mıydı? Tabii. Ondan sonra hayatı
tanıma, aşkın ne olduğunu anlama zamanında aşkı yaşadım. - Size
göre aşk nedir? Aşk benim için insan yaşamında, annelik duygusundan
sonra Allah'ın verdiği en önemli duygu. Hayatın anlamı aslında.
Aşksız bir insan düşünemiyorum. Yüzlerce yıldır aşkı yaşamayan
insan yok. Allah'ın insanlara verdiği en yüce duygu ve insanlar bu
nedenle aşkın peşinde koşuyor. Aşık olmak çok güzel. Birden hayatın
anlamsızlığının dışında, hayatı güzelleştiriyor. İnsanlar mutlu
olmanın peşinde oduğu için aşkın peşinde. Ama aşk ne kadar sürüyor,
bu önemli. Aşk tıpkı elma şekeri gibi. Yerken çok lezzetli ama
sonra sapı kalıveriyor insanın elinde. Aşk filmlerdeki gibi,
ölümüne kadar, sonsuza kadar yaşansa keşke.