Onu CHPye asker mi soktu?
Abone olCHP'ye giren isimlerden biri de Ankara Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Nuran Yıldız. Peki onu CHP'ye asker mi soktu?
Ankara Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Nuran Yıldız, CHP
Parti Meclisi’ne seçildikten sonra ilk kez Posta Gazetesi Ankara
Temsilcisi Hakan Çelik’e konuştu. Yıldız “Başbuğ’un stratejik
iletişim danışmanı”, “Askerin siyasete müdahalesini savunuyor”,
“CHP’ye de asker tarafından yerleştirildi” gibi iddiaları
cevapladı.
Hakan Çelik'in 'Askerin danışmanı olsam yalanlamazdım' başlıklı yazısında verdiği bilgiler şöyle:
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Kemal Kılıçdaroğlu dönemiyle
oluşturulan yeni Parti Meclisi’nde öne çıkan isimlerden biri de
Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Nuran Yıldız. Bugüne
kadar gazete yazıları, televizyon programları, internet sitesi ve
konferanslardaki konuşmalarıyla dikkatleri üzerine çeken Yıldız
için bazı gazetelerde “Genelkurmay tarafından CHP’ye
yerleştirildi” noktasına kadar varan ifadeler yer
aldı.
Kimi yayın organlarında ise Nuran Yıldız’ın aşırı ulusalcı
görüşleriyle aslında CHP’de hiçbir şeyin değişmeyeceğinin
sembollerinden biri olduğu ileri sürüldü.
Ankara’da dün Nuran Yıldız ile bir araya geldik bütün bu soruları
kendisine sordum. Bu sohbet bir anlamda CHP’ye seçildikten
sonra verdiği ilk gazete röportajı oldu. Gazetecilerin,
kitabını okumadan, görmeden yanlış ve eksik alıntılar yaparak
kendisiyle ilgili bir yargıya varmalarına üzüldüğünü söyledi.
CHP’ye katılma kararı nasıl gelişti? Öneri kimden
geldi?
Zaman zaman Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile siyaset ve iletişim
konularını konuşuyorduk. CHP’nin iletişim sorunlarını
tartışıyorduk. Kendisi Genel Başkanlığa aday olma kararını aldıktan
sonra bu koşuya katılmamı teklif etti.
CHP’ye ne yönde katkı vermeyi planlıyorsun? Hangi
alanlarda çalışmayı arzu ediyorsun?
Türkiye’nin geçtiği bu süreçte verilen her görev çok önemlidir.
Uzmanlık alanım iletişim olduğu için CHP’nin halkla ve
teşkilatlarla iletişim kanallarını geliştirmek amacıyla görev
beklemeksizin çalışmak gerekiyor.
Senin CHP’ye katılma haberlerin çıkınca bazı
gazetelerde “Aşırı ulusalcılar CHP”de gibi haberler yer aldı.
Tartışmalar biraz da senin yazdığın “Tanklar ve Sözcükler” isimli
kitap çerçevesinde gelişiyor. Kitapta askerin siyasete müdahalesini
dünyadan örnekler vererek meşrulaştırmaya çalıştığın ileri
sürülüyor? Ne diyorsun?
Türkiye’de bir süredir tartışma ortamı sağlıksız. Başını belirli
bir gazetenin çektiği, doğruluğu tartışmalı, dezenformasyon süreci
var. Bu süreçte, asker - siyaset ilişkilerinin sorunlu olmasının
yalnızca Türkiye’de olduğu gibi bir algı oluşturdular. Kitabımda bu
sorunun Türkiye’ye özgü olmadığını, ABD başta olmak üzere dünyadan
örneklerle anlatıyorum. Bir bilim insanı olarak konuyu nesnel
olarak ortaya koymaya çalıştım. Ancak belirli bir kesim, 312
sayfalık kitaptan sözcükler seçerek, bağlamından kopararak kitapta
olmayan cümleler oluşturdular. Üzücü olan kimi gazetecilerin o
kesimin yazdıklarını doğru kabul etmesi... Sorgulamadan, kitabı
bırak okumayı, hiç görmeden...
Senin için “Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un
iletişim danışmanı” gibi ifadeler kullanılıyor medyada. Bunun tam
olarak doğrusu nedir? Sen bu süreci nasıl
adlandırıyorsun?
Aynı mekanizmanın parçası. Defalarca yalanladım, ama onlar kendi
kurgularını yaymaya devam etti. Danışmanlık sistematik ve ücret
karşılığı yapılan bir iştir. Seninle konuştuk, fikir alışverişinde
bulunduk, bu benim senin danışmanın olduğum anlamına gelir mi?
Askerler alanında saygın her isimle görüş alışverişinde bulunur.
Üstelik söz konusu olan kendi ordumuz. Sanki düşman ordusuna
danışmanlık yapılıyor gibi sunulması sence sağlıklı mı? Dahası
ABD’de Pentagon’a danışmanlık yapan bilim insanları saygın
isimlerdir. Danışmanlık yaptıkları için de ayrıca saygındırlar.
Eğer TSK’ya danışmanlık yapsaydım neden yalanlayayım ki... Tam
tersine gurur verici bir durum olmaz mı?
Referandum süreci nasıl gelişecek? Kampanyada sen de
bir iletişim uzmanı olarak aktif şekilde yer alacak
mısın?
Yalnızca ben değil, Türkiye’nin çağdaş bir hukuk devleti olmasını
isteyen herkes bu süreçte aktif olarak çalışmalı.
Kılıçdaroğlu nasıl bir liderlik koyacak ortaya? Baykal
ile arasında nasıl bir fark olduğunu
hissediyorsun?
Bu sorunun yanıtını zaman içinde birlikte göreceğiz.
CHP gelecek seçime giden süreçte nasıl bir performans
sergileyecek?
Kurultaydan bugüne gördüklerim ve yaşadıklarım seçim sürecinin bir
halk hareketine dönüşeceğini gösteriyor.
Bir iletişimci gözüyle ‘Recep Bey’ çıkışını nasıl
değerlendiriyorsun?
Ak Parti çevrelerinde bu biraz küçültücü bir ifade gibi algılandı.
Bence o konuşmada üzerinde düşünülecek çok daha önemli saptamalar
vardı...
Bu kısa süreçteki deneyimin ne
oldu?
Güvenilirliği tartışmalı bir kaynaktan gelen bilgiyi hiç
araştırmadan doğru kabul edip üzerine fikir üretilmesi çok ilginç.
Başarılı insana da başarılı olma ihtimali olan insana da
tahammülsüzlük düşündürücü. İyi günde, olmayan açığınızı arayanları
kötü günde düşünmek bile istemiyorum. Oysa bu ülkenin yönetim
biçiminden rahatsızsanız, değiştirmek isteyenlere karşı daha hassas
ve özenli olmak gerekmiyor mu?
Nasıl bir siyasetçi olacaksın?
Kendim gibi olmaya devam edeceğim. Web sitemin okurları panikte, ya
değişirsem diye.. Değişmeyeceğim. Siyaset, aşk, ilişkiler üzerine
yazmaya devam edeceğim. Her zaman olduğu gibi, ne diyorsam, nasıl
giyiniyor, nasıl yaşıyorsam öyle... Bu hayatı birilerinden, bir
şeylerden sakınmak için oluşturmadım. Asıl olan hayattır.. Keyif
almıyorsan ne anlamı var?
Egemen Bağış’ın tepkisi çok yerinde
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliğine karşı olabilirsiniz,
Türkiye’ye sempati de duymayabilirsiniz ama bunu ırkçılık ve nefret
boyutuna taşırsanız iş değişir. “Ülkemizde bir referandum yapılsa
halkın yüzde 80’i Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkar, sizin gerçek
dostunuz İran lideri Ahmedinejad” diye konuşan Hollanda
Milletvekili Barry Madlener’in yaptığı da açıkça ırkçılıktan başka
bir şey değil. İstanbul’da yapılan Avrupa Karma Parlamento
Komisyonu toplantısında sözleriyle Türkiye eleştirisini aşıp işi
din düşmanlığına kadar vardıran Madlener’e hak ettiği cevabı Devlet
Bakanı ve Avrupa Birliği Baş Müzakerecisi Egemen Bağış verdi. Bakan
Bağış “Irkçılık çok kötü bir hastalıktır. Avrupa çok çekti bu
beladan, görüyorum ki hâlâ etkileri var. Barış projesi olan Avrupa
Birliği bir anlamda ırkçılık gibi akımlarla mücadele etmek için
kuruldu. Biz Sufi geleneğinden geliyoruz. Mevlana’nın kim olursan
ol gel öğretileriyle yetişiyoruz. Siz de gelin. Sizi de tedavi
ederiz inşallah” cevabını verdi. Bence Egemen Bağış tepkisinde son
derece haklı. Ülkelerin onurlarına ve halkların inançlarına
saldırmanın fikir özgürlüğü ile açıklanamayacağını göstermiş
oldu.