Onların hikayesi yürek burkuyor
Abone olAmasya’da yaşayan Melek Ustaoğlu kendisi gibi cüce olan kızları Ayşenur ile Sercan ve “Pamuk Prensesim” dediği Tülay’ın eğitimleri için yaşa...
Amasya’da yaşayan Melek Ustaoğlu kendisi gibi cüce olan kızları
Ayşenur ile Sercan ve “Pamuk Prensesim” dediği Tülay’ın eğitimleri
için yaşam mücadelesi veriyor.
Amasya merkeze bağlı Bağlarüstü köyünde yaşayan 41 yaşındaki Melek
Ustaoğlu, engelli eşi İlyas Ustaoğlu ile evliliklerinden ilk olarak
15 yaşındaki Tülay’ı sağlıklı olarak dünyaya geldiğini, sonradan
doğan 13 yaşındaki Ayşenur ile 11 yaşındaki Sercan’ın kendisi gibi
cüce olarak doğduğunu söyledi.
Eşi ve eşinin yaşlı anne babasına baktığı gibi kızlarının il
merkezindeki okullarına gitmeleri için tüp bulunmayan evde günün
erken saatlerinde kalkıp sobayı yaktığını anlatan Melek Ustaoğlu,
en büyük hayalinin kendisi için ‘sigortalı bir iş’, cüce oldukları
için okullarında dalga geçilen kızları ve büyük kızının
eğitimlerini sürdürüp ‘memur’ olmaları olduğunu belirtti.
İki katlı eski evlerinde Tülay’ın ‘Pamuk Prenses’ kendilerinde
cüceleri olup birbirleriyle eğlendiklerini anlatan okuma-yazması
olmayan Ustaoğlu, “Benim boyum 1.20. Kızımın biri 1.05, birinin ki
de 98 santim. Dizi, film tekliflerine açığız. Bir tek biz varız
galiba dünyada. Biz gerçek cüceleriz” dedi.
Belindeki rahatsızlığından dolayı tedaviye ihtiyacı olduğunu,
geçimlerini ise engelli maaşı ve tarladan gelen gelirle
sürdürdüklerini anlatan Melek Ustaoğlu, ev ve tarla işlerinde en
büyük destekçisinin kızları olduğunu dile getirdi.
Ailesinin durumuna çok üzülen lise 3. sınıf öğrencisi Tülay,
“Servisle 5,5-6 gibi eve geliyorum. Sofrayı, yemeği kaldırırken 9
oluyor. İki sınava aynı anda çalışmak zorunda kalıyorum. Saat
12.00’ye kadar oturmadan. Yani böyle başarı elde ediyorum. Hem de
onlar için elde ediyorum. Uykum geliyor ama ailem için yapacağım
diyorum” diye konuştu.
Kendisi gibi cüce olan kardeşiyle köylerinden taşımalı olarak il
merkezinin ücra bir mahallesi olan Helvacı’daki okula gittiğini
söyleyen 8. sınıf öğrencisi Ayşenur da, "Annem her sabah saat 5’te
kalkıp soba yakmak zorunda kalıyor. Saat 07.00 olunca ablamı
gönderiyor. Sonra bizimle uğraşmak zorunda kalıyor. Elbisemizi zor
giyiyoruz zaten. Ona yardım ediyorum. Kardeşimin okuması, yazması
zor oluyor. Ona yardım ediyor. Birinci sınıflardaki çocuklar dalga
geçiyor. Ama ben umursamıyorum bile. Pas verip gidiyorum.
Arkadaşlarım bile diyor. ‘Niye dalga geçiyorsunuz’ diye soruyorlar.
Yani oyuncak gibi dalga geçiyorlar bizle. Büyüdüğünde öğretmen
olmak istiyorum. Böyle küçük boylu öğrencim varsa ‘dalga geçmeyin’
deyip bilgi öğretmek isterim çocuklara" şeklinde konuştu.
(İHA)