Onları kurbağa prens yaptı
Abone olDünyanın ikinci büyük ihracatçısı konumuna gelen Türkiye'nin kurbağa macerasını Tempo araştırdı...
3300 avcı, günde yaklaşık 3 ton kurbağa avlıyor. Avrupa'nın
tercihi yeşil su kurbağaları; çiftliklerde üretilemiyor, çünkü
yılan tehlikesi baş gösteriyor. Doğal ortamdan toplanan
kurbağaların kafası makasla kesiliyor, temizleniyor ve sadece
bacakları yeniyor
Muppet Show'un kurbağa Kermit'ini hatırlarsınız. Nasıl da
sevimliydi. Bandırma'da Fransa ve İtalya'ya kurbağa bacağı ihracatı
yapan Kocaman Balıkçılık'a gittiğimizde birden onu hatırladık.
Türkiye'nin toplam kurbağa bacağı ihracatı yılda 3 milyon dolara
ulaşmış. Haberimizin ana konusu da bu. Ama hemcinslerinin makasla
başlarının kesildiğini ve belden aşağılarının yaklaşık 45 dakika
can çekiştiğini bilse, kurbağa Kermit ne yapardı, diye düşünmeden
de edemedik.
Kendilerine yeni fırsatlar yaratabilen ihracatçılar, Türkiye'de
tüketilmeyen ürünlerden önemli döviz geliri elde ediyorlar ve
Türkiye'nin yüzünü güldürüyorlar. Kurbağa bacağı da bu ürünlerden
biri. Fransa, İtalya, Belçika, Lüksemburg gibi ülkeler yılda
yaklaşık 4 bin ton kurbağa bacağı tüketiyor. Türkiye'den 5 firma bu
işin ihracatını yapıyor. Biri, yeri Bandırma'da bulunan Kocaman
Balıkçılık, diğerleri Adana'da üretim yapan Sasu ve Sagun. Daha
küçük ölçekli çalışan Pakyürek ve Mantaş ise kurbağaların bol
olduğu bahar dönemlerinde ihracat yapıyor. Haftada 500 kilo ile
ihracata başlayan Kocaman Balıkçılık, bugün Fransa ve İtalya'ya
yılda 300 ton, Sasu 600, Sagun'da 400 ton isteğe göre canlı ya da
dondurulmuş kurbağa gönderiyor. Kurbağalar firmaların TIR'ları ile
adreslerine ulaşıyor. Her üç firmanın da ana işi kurbağa bacağı
değil. Orkinos, karides, hamsi, salyangoz, gümüş balığı ihraç
ettikleri diğer ürünler.
Yılan Tehlikesi
Kurbağalar genelde Edirne, Antalya, İskenderun, İpsala ve
Mustafakemalpaşa çevresinden toplanıyor. Kocaman Balıkçılık'ın
Türkiye genelinde 1000, Sasu'nun 1200, Kemal Balıkçılık'ın da 1100
avcısı var. Avcılar topladıkları kurbağaları müstahsil denilen
aracılara, aracılar da firmalara satıyor. Zaten firmalara günlük 1
ton civarı kurbağa geliyor. Firmalar kendi arabaları ile gidip
teslim alıyorlar. Getirilen her kurbağa çok değerli olduğundan,
alınmama gibi bir durum yaşanmıyor.
Kocaman Balıkçılık, kısa bir dönem kurbağa üretimi yapmayı denemiş.
Çiftliği yılanlar basınca, Türkiye'nin doğal kaynaklarını
kullanmanın daha doğru olacağına karar vermişler. Kurbağaların
bakımı zahmetli değil. Yem gerekmiyor. Sadece onlara uygun doğal
ortamı yaratmak yeterli ama yılan tehlikesi yüzünden, dünyanın
neredeyse hiçbir yerinde üretim yapılmıyor ve doğal kaynaklar
kullanılıyor. Yılanlar yok edildiği takdirde ise ekolojik denge
bozulduğu için fareler artıyor. Yıllar önce Aydınlı Alaattin Özmen,
kurbağa üretme çiftliği kurmayı denemişti. Belediye göletinde, 400
bine yakın yavru kurbağayı beslemeye başlamış, ihracat yapacağını
açıklamıştı. Ama yılanlar göletin tüm çevresini sarınca, çevre
halkı Özmen'i suçlamış, ardı arkası gelmeyen davalarla uğraşmak
zorunda kalmıştı.
Yılda 10 bin yavru
Dünyada yaklaşık 500 tür kurbağa var. Türkiye'de yeşil su kurbağası
Latince ismi ile 'Ranaridibunda' denilen cins avlanıyor. Yenmek
üzere tercih edilen de yine sadece bu cins.
Boyları 1.5 cm ile 25 cm arasında değişiyor. Kurbağaların bacakları
son derece uzun. Yaşamak için de suya bağımlılar. Avlandıktan sonra
sadece 45 gün yaşayabiliyorlar.
Yumurtalarını kese içinde suya bırakıyorlar. Yumurtalar açılınca
iribaş denilen yavrular meydana geliyor. Bunlar metamorfoz
geçirdikten sonra ergin kurbağa halini alıyorlar.
Bir kurbağa yılda 10 bin yavru doğuruyor. Ağırlıkları 15-25 gr.,
25-50 gr., 50-70 gr., 70-110 gr. olarak değişiyor. Avrupa
ülkelerinden gelen talep, daha çok 50-75 gr. arası olanlara. Bu da
en az 6 aylık kurbağa demek. En istikrarlı şekilde kurbağa ithal
eden pazar Fransa.
Türkiye'nin rakibi Çin
Türkiye'nin en büyük rakibi Çin ve Tayvan gibi Uzakdoğu ülkeleri.
Ama Avrupa ülkelerinde en çok kabul görenler, Türkiye'den gelenler.
Çünkü hijyen açısından AB standartlarını birebir yerine
getiriyorlar. Canlı kurbağada en büyük rakipler Mısır, Arnavutluk,
Bulgaristan ve Romanya. İç pazarda İtalyan ve Fransız
restoranlarından ve güney sahillerindeki tatil köylerinden talep
geliyor. Kurbağaların en sık yakalandıkları hastalık Salmonella.
Zehirli ve toksik etkiler gösterebilen Salmonella, insanlarda
ishalle başlayıp tifoya kadar giden bir hastalık zincirine sebep
olabiliyor.
Türkiye'deki ihracatçı firmalar bunun önüne geçebilmek için zorunlu
Haccp uygulamaları yani kontrol mekanizması yürütüyor. Her üç firma
da hastalıkla karşılaştıkları bölgelerden bir daha kurbağa
almamışlar. Afyon Bolvadin, Ergene Havzası, Bursa'nın bazı
bölgeleri ve sanayi tesislerine yakın yerler, bunlardan bazıları.
Bilinenin aksine kurbağa ciltte siğil yapmıyor.
Kurbağaların üreme zamanları mayıs ve haziran ayları. Kocaman
Balıkçılık'ın sahibi Osman Kocaman ve Sasu'nun sahibi İsa Üçkardeş,
"Üreme zamanlarında kesinlikle avcılarımız kurbağa toplamıyor.
Ekolojik dengeyi bozarsak, gelecekte ürün alamayacağımızın
farkındayız. O aylarda donmuş olarak sakladığımız stoklardan
faydalanıyoruz" diyor.
Bu arada avcıların bilinçsizce topladığı yavru kurbağalar tekrar
doğaya bırakılıyor. Kocaman Balıkçılık 10 ton, Sasu 12 ton, Sagun 8
ton stok bulunduruyor. Stoklar iki yıl muhafaza edilebiliyor.
Kilosu 3 milyon, sofrada 20 Euro
10 adet kurbağa yaklaşık bir kilogram ediyor. Avcı yakaladığı
kurbağanın kilosunu 3 milyon TL'ye satıyor aracıya. Aracı üzerine 1
milyon TL koyup 4 milyon TL'ye firmaya satıyor. Temizlenmiş taze
kurbağa kilosu 12 Euro'ya ihraç ediliyor. Donmuş olarak gönderilen
kurbağanın kilosu ise 5 Euro'ya alıcı buluyor Avrupa'da. Aşçısının
ellerinde yemeğe dönüşen iki kurbağa bacağı, 5-20 Euro arasında
servis ediliyor. Kurbağa bacağı, yendiği her ülke için ciddi bir
gurme yemeği olarak tanımlanıyor. En çok tüketilen yer, Fransa'nın
Lyon Bölgesi ve İtalya'nın kuzeyi. Damak tadı olan yaşlı
Avrupalılarca sofradaki önemli yerini koruyor fakat çevreci gençler
tüketmiyor. Hatta bir dönem kurbağanın öldürülüş şekli nedeniyle
geniş katılımlı yürüyüşler düzenlenmiş. Örneğin Swiss Air, çevreci
baskısı nedeniyle canlı kurbağa taşımama kararı almış.
Afrodizyak iddiası
Kurbağa çorbasının pek çok hastalığa iyi geldiği iddiası günümüz
sağlık dünyasının en çok tartıştığı konular arasında yer alıyor.
Solunum yolu hastalıklarına iyi gelen kurbağa çorbasının, cinsel
gücü artırıcı etki yaptığı öne sürülüyor. Kurbağaları çorbalara
çeşni olarak kullanan aşçılar, mucizevi karışımı elde etmek için
kurbağa etlerini, şifalı bitki ve baharatla 'blender'dan geçiriyor.
Bu karışımı sulandırarak elde ettikleri çorbayı ve 'kurbağa suyunu'
şişelere doldurarak müşterilerine satıyorlar.