Foreign Policy dergisi Wikileaks belgeleri dolayısıyla zarar gören siyasetçileri, diplomatları, şirket yöneticilerini ve muhbirleri sıraladı: BRADLEY MANNİNG Manning, Wikileaks olayında bugüne kadar ilk ve en çok zarar gören kişi oldu. ABD hükümet belgelerini SIPRNet ağından çalıp Wikileaks’e teslim ettiği iddia edilen Er Manning, Mayıs ayında tutuklandı Temmuz’dan beri de Virginia’da bulunan Quantico Deniz Piyade üssünde tecritte tutuluyor. Ordu Manning hakkında, idam cezası öngören “düşmana yardımcı olmak” dahil 34 farklı suçlamada bulundu. (Ordudan yapılan açıklamada Manning’in idamının istenmeyeceği ifade edildi, ancak genç asker ömür boyu hapis cezasına çarptırılabilir.) Wikileaks Manning’in yardımına koşmakta geç kaldı. Temmuz ayında Manning’in 115 bin dolarlık hukuk masraflarının yarısının karşılanması için bir fon kuruldu ancak altı ay içinde henüz sadece 15 bin dolar toplanabildi. Pentagon’un Manning’e yönelik ağır müdahalesi Wikileaks’e bir kurban daha getirdi: ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü PJ Crowley muameleyi “gülünç, faydadan çok zarar getiren ve aptalca” bir durum olarak nitelendirdikten sonra istifa etti. HELMUT METZNER Bir Wikileaks belgesi dolayısıyla işinden olan ilk diplomatik yetkili Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle’nin özel kalemi Metzner oldu. ABD’nin Berlin Büyükelçiliği kaynaklı belgelerde Başbakan Angela Merkel ve kabinesi hakkında olumsuz yorumlar içeriyordu. Ancak belgelerle ilgili asıl can sıkıcı olan hükümetin içindeki müzakerelerin bütün detaylarıyla bilinmesiydi. Ekim 2009 tarihli bir belgede bu detayları büyükelçiliğe sunan kaynak, Hür Demokratlar’dan “genç ve yükselişte bir eleman” olarak tanımlanıyordu. Belgede söz konusu kaynağın müzakerelerde not tutmaktan hoşlandığı, fikirlerini memnuniyetle yansıttığı, hatta dosyasındaki belgelerin fotokopilerini bile ABD’lilere teslim ettiği yazılıydı. Metzner, Hür Demokratlar’ın yükselen yıldızıydı, ancak kaynağın kendisi olduğunu itiraf ettiği anda düşüşünü de garantilemiş oldu. MORGAN TSİVANGİRAİ Wikileaks belgelerini Zimbabwe Devlet Başkanı Robert Mugabe kadar yaratıcı kullanan olmamıştı. Aralık ayında Harare Büyükelçiliği ile muhalefet lideri Tsivangirai arasındaki bir toplantının detaylarını ortaya koyan bir belge yayımlandığında, Mugabe Başsavcı Johannes Tomana’ya vatana ihanet suçlamasıyla bir soruşturma başlatma görevi verdi. Ocak ayında gelen haberlerde, Tomana’nın diğer eski muhalefet liderlerine karşı incelemeler başlattığı da ortaya çıktı. Ancak o günden sonra ne Mugabe’den ne de Tomana’dan Wikileaks’le ilgili bir şey duymadık. Tomana, Şubat’ta yolsuzluk iddialarıyla karşı karşıya kaldı, Tsivangirai ile Mugabe arasındaki iktidar paylaşımı anlaşmasının geleceği ise karanlık. Ancak Tsivangirai hala görevine devam ediyor. GENE CRETZ Cretz, 2008 yılında, ABD tarafından 40 yıl sonra Libya’ya büyükelçi olarak atanan ilk büyükelçi olmuştu. Cretz, Kaddafi hakkında Ukraynalı hemşiresi dahil birçok olumsuz yorum içeren belgeleri imzaladığının Ocak ayında ortaya çıkmasının ardından geri çağırıldı. Aslında pek bilinmeyen bir şey söylemiyordu ancak Trablus’la ilişkiler yeterince gergin olduğu için Cretz’in Washington’a dönmesi mantıklı bir hamle oldu. Elbette Libya’da durum o günden bu yana biraz değişti ve Cretz de Mart ayında ABD Dışişleri Bakanlığı’yla Libyalı isyancıların liderleri arasında arabuluculuk yapmak amacıyla Kahire’de ortaya çıktı. Libya televizyonu 10 Mart’ta Cretz ile isyancı lider Ömer el Hariri arasında yaşandığı öne sürülen bir telefon görüşmesinin ses kayıtlarını yayınladı. ABD İÇİN ÇALIŞAN MUHABİRLER Ocak’ta Dışişleri Bakanlığı’ndan Reuters muhabirine yapılan açıklamada adları belgelerde geçen birçok aktivist, gazeteci ve hükümet yetkilisine belgelerden dolayı zarar görebileceklerinin bildirildiği ifade edildi. Crowley birkaç olayda kişileri daha güvenli yerlere taşıdıklarını da ifade etti. ancak şimdiye kadar konunun detayları açıklanmadı. Belgelerdeki isimleri karartma çabaları dengesiz olsa da, Wikileaks Irak ve Afganistan belgelerine kıyasla Dışişleri Bakanlığı belgelerinde çok daha dikkatli davrandı. O zaman yüzlerce muhbirin kimliği ortaya çıkmış, Taliban sözcüsü, İngiliz Channel 4 kanalına yaptığı açıklamada Wikileaks’in yayımladığı belgeleri incelediklerini söylemişti. ZEYNEL ABİDİN BİN ALİ Julian Assange, Muammer Kaddafi ve hatta Foreign Policy yazarları öyle olduğunu iddia etse de, Tunus liderinin devrilmesini tamamen Wikileaks’le açıklamak mümkün değil. Ancak belgelerin oynadığı rolü göz ardı da etmemek gerek. Bakanlık belgeleri Tunusluların yıllardır duyduğu yolsuzluk iddialarına resmi bir kurumun onayını getirdi. Genç bir Tunuslu Guardian’a, “Wikileaks herkesin fısıldadığını ortaya koydu. Sonra bir genç kendini yaktı. Ondan sonra da ilk kez ayaklanma, ‘kraliyet ailesi’nden intikam alma şansı yakaladık” dedi. RUDOLF ELMER Julius Bär bankasının Cayman Adaları’ndaki şubesinin İsviçreli eski müdürü Elmer 2007 yılında, off-shore bankacılık kayıtlarını Wikileaks’e vermiş ve örgütün ilk büyük bombasının patlatmasına vesile olmuştu. 2002 yılında bankadan kovulan Elmer’in yakasına kanun Zürih’te yapıştı. Eski bankacı İsviçre’nin gizlilik yasalarını ihlal etmekten ve bankanın eski çalışanlarını tehdit etmekten suçlu bulundu. Ancak Ocak ayında hapis cezasından kurtuldu. O dönem Assange’a ikinci bir parti belge teslim ettiği için yeniden tutuklandı. Elmer şu an hapiste. PİETER DE GOOİJER Hollanda’nın Avrupa Birliği Büyükelçisi olarak atanması beklenen ismi de Gooijer’in atama kararı, Ocak’ta yayımlanan ve ABD yetkililerine Afganistan’da mümkün olduğunca uzun süre kalmalarını tavsiye ettiği bir belge yüzünden iptal oldu. Gooijer, ABD’nin NATO Büyükelçisi Ivo Daalder’e ABD Hazine Bakanı Timothy Geithner’in Hollandalı yetkililere G20 görüşmelerindeki yerlerinin savaştaki varlıklarına bağlı olduğunu söylediğini aktardı. Bu durum elbette Afganistan Savaşı’na desteğin çok düşük olduğu Hollanda’da işlerin daha da kötüye gitmesine neden oldu. Hollanda Ağustos’ta savaştan çekildi, sonrasında Ocak’ta 545 kişilik asker polis eğitim gücünün ülkede konuşlandırılmasına onay verildi. BERRY SMUTHY Alman uzay teknolojileri şirketi OHB-System’in CEO’su Smutny, Wikileaks’in özel sektördeki ilk kurbanı oldu. Smutny, ABD Büyükelçiliği belgesinde Avrupa Birliği’ne ait milyonlarca dolarlık Galileo uydu sistemini “Fransızların çıkarlarına hizmet eden aptalca bir fikir” ve “AB vergi mükelleflerinin parasının ziyanı” olarak nitelendirmesinin ardından işini kaybetti. Daha sonra yeminli ifadesinde böyle bir şeyi kesinlikle söylemediğini belirtse de Smuthy’nin geri dönüşü olmadı. Aslına bakılırsa Wikileaks’in ABD’li diplomatik kurbanları gibi Smutny de samimiydi ve haklıydı. Galileo programı olması gerekenden 6 yıl geride, bütçesini milyonlarca dolar aştı ve uzay havacılık teknolojisinin çok gerisinde. PERU DEVLET BAŞKAN ADAYLARI İspanyol gazetesi El Pais’in, 19 Şubat’ta yayımladığı 2005 tarihli ve Lima mahreçli bir Wikileaks belgesi, Peru İçişleri Bakanı Fernando Rospigliosi ile ABD’li yetkililer arasındaki bir toplantının detaylarını gün yüzüne çıkardı. Toplantıda Rospigliosi, 2006’da bir seçim zaferinin eşiğinden dönen ve Amerikalıların ikinci bir Chavez ya da Morales olacağından endişe ettiği ulusal solcu politikacı Ollanta Humala’nın yükselişinden duyduğu kaygıları dile getirdi. Rospigliosi, ABD’li yetkililere gözlerini Humala’dan ayırmamalarını tavsiye ederek Humala karşıtı medya kampanyalarına destek önerdi. Belge Peru’da bomba etkisi yarattı çünkü Rospigliosi’nin görev aldığı kabinenin başı, eski Devlet Başkanı Alejandro Toledo bir sonraki ay yapılacak seçimlerde Humala’ya karşı yarışacaktı. Neyse ki başkanlık yarışındaki herkesin hesabını vermesi gereken belgeleri vardı. HOWARD DAVİES London Schoool of Economics direktörü Davies’in görevinden istifa etmek için birçok sebebi vardı ve bunların bir çoğunun adı Kaddafi’ydi. Ancak Guardian’a göre bardağı taşıran son damla, okulun Libyalı devlet memurları ve profesyonelleri Londra’da eğitmek için milyonlarca dolarlık bir anlaşma yaptığının ortaya çıkması oldu. Bu durum ilk kez Wikileaks belgelerinde yer aldı. Yerine birisi henüz getirilmediği için görevine devam eden Davies anlaşmanın sorunluluğunu üstlendi. Guardian’a yaptığı açıklamada “LSE konseyine bu parayı kabul etme tavsiyesini ben verdim ancak hataymış” diyen Davies, Libyalı kaynaklardan para almanın risklerinin daha iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. MANMOHAN SİNGH Hindistan Başbakanı Singh, Hindu gazetesinin Temnuz 2008 tarihli bir belgeyi yayımladığı 17 Mart’tan bu yana sıkıntı içinde. Yeni Delhi mahreçli belgede Singh’in iktidardaki Kongre Partisi’nin Hindistan parlamentosundaki milletvekillerine ABD’yle yapılacak bir nükleer anlaşmaya onay verilmesi için dudak uçuklatacak rakamlar teklif ettiği öne sürüldü. Belgede vekillere para, bakanlık ve hatta önemli bir havaalanına isminin verilmesinin teklif edildiği belirtildi. Belgeye göre, bir milletvekili büyükelçilik yetkililerine her milletvekiline adam başı 2.5 milyon dolar teklif edildiğini söyledi. Singh bu iddiaların tümünü reddetti ve 23 Mart’ta Wikileaks iddialarıyla ilgili olarak meclis önünde soruları cevapladı. Komünist Parti lideri Gurudas Dasgupta, “Bu bir meclis korsanlığıdır” dedi. CARLOS PESCUAL Geçtiğimiz hafta, ABD’nin Meksika Büyükelçisi Carlos Pascual, Wikileaks’in Aralık ayında yayımladığı ve Meksika’daki uyuşturucu savaşları ve Devlet Başkanı Felipe Calderon’un çetelere verdiği yanıttan bahseden Aralık 2010 tarihli belgenin yarattığı gürültü dolayısıyla görevinden istifa etti. Belgenin ortaya çıkmasıyla Pascual ve Calderon’un ilişkisi zarar gördü. Dolayısıyla istifa kaçınılmazdı. JULİAN ASSANGE Wikileaks, Temmuz ayında ilk bombası Collateral Murder’ı patlatmadan önce Assange’ın tutuklanması şimdi olduğu kadar kolay olmayabilirdi. Ancak Avustralyalı bilgisayar korsanı bugün Daniel Ellsberg’den bu yana gelmiş geçmiş en ünlü “gizli belge açıklayıcısı” oldu. Grubun mali kaynakları daralırken harcamaları arttı. Bu paranın büyük bir kısmı Assange’ın hukuk masraflarına gidiyor. Hatta Assange bu rakamın şimdiye kadar 310 bin doları bulduğunu söyledi. Vanity Fair dergisi Wikileaks’in eline aylardır yeni belge gelmediğini bildirdi. Grubun liderine yakın bir isim dergiye, “Assange’ın elinde parası ve sırrı kalmadı. Bütün site çöktü” dedi. Geçtiğimiz yaz itibarıyla Wikileaks Şövalye Vakfı’nın fon sağlamayı düşündüğü meşru bir kurum olarak görülürken, Assange’ın zor karakteri ve ajandası hem basın ortaklarını uzaklaştırdı hem de ABD’li gazetecilerin açık açık Wikileaks’i savunmaktan kaçınmasına neden oldu. Önemli üyeler ayrıldı, Assange belgelerin kontrolünü yitirdi. Diğer yandan hem Assange hem Wikileaks, davalarla karşı karşıya. Hatıra mağazasındaki bir tişörtün üzerinde de denildiği gibi, “Birkaç düşman edinmeden 250,000 belge sızdıramazsınız”.