Onlar lafta Atatürkçü, özde İttihatçı
Abone olHaşmet Baboğlu İsrail'i iki kelimede olsa kınamayan yazarlara sert çıktı
Ben bu satırları yazmaya başladığımda İsrail'in Gazze
saldırısında öldürülen Filistinlilerin sayısı 800'ü aşmıştı.
Nitekim İsrail silahları ambulansları, hastaneleri, ilkokulları ve
Gazze'ye yardım götüren BM konvoyunun şoförünü vurduğu için artık
Batı kamuoyu da İsrail'e karşı açık cephe almaya başladı.
Fakat bakıyorum da...
Bizim medyanın bazı yıllanmış kalemleri var ki...
İsrail'in kanlı operasyonunu kınayan iki kelime olsun yazmamak
için...
Filistin'i savunur görünmemek için...
Bin dereden su getiriyorlar.
Kim bilir neden?..
Geçen gün böyle bir " duayen " yazarımız da (nezaketten uzak
kaçacak ama adı lazım değil, çünkü mesele özünde kişisel değil)
köşesinde Başbakan'ın İsrail'e sert çıkışıyla dalgasını geçiyor ve
" bak, Arap devletleri seslerini hiç çıkartıyor mu? " diyordu.
Son söz olarak da " O Araplar ki..." diye imalı bir not koyup
okurlarına Falih Rıfkı Atay'ın Zeytindağı'nı
okumalarını ve deyim yerindeyse Cemal Paşa'yı örnek almalarını
öneriyordu.
Bir kez daha anladım ki, Atatürk'ün Cumhuriyet'i İttihatçıların
elinden kurtarmak için gösterdiği zorlu çaba aslında bizim medyanın
duayenlerini hiç etkilememiş!
Onlar lafta Atatürkçü, özde İttihatçı...
O yüzden Zeytindağı'nı falan doğru anlamaları da imkânsız.
"Ne okurlarsa okusunlar, halklara karşı içlerindeki nefret, güç
ilişkilerine karşı duydukları hayranlık ve tarih "ezberleri" hiç
bozulmuyor! "
Peki nedir Zeytindağı?
Özetleyeyim.
Arapların Osmanlı ordusuna karşı ikircikli yaklaşımına, zaman zaman
ihanete varan davranışlarına değinilmez mi?
Değinilir. Bazı yerlerde de Arap eşrafının Cemal Paşa'nın
şiddetinden çok çektiği açık açık dile getirilir; Araplara karşı
kullanılan yöntemler de pek onaylanmaz.
Bir yerde şöyle der: " Filistin için tehcir, Suriye için tedhiş ve
Hicaz için ordu yöntemini kullandık ."
Ama hepsi bir yana, Falih Rıfkı'nın bu kitapta asıl gözümüzün önüne
serdiği şey İngiliz ve Alman emperyalizmlerinin tezgâhları arasında
sıkışmış kalmış "Türk askeri" ve İttihatçı yönetimin
aymazlığıdır.
Beni kitapta fena çarpan bir anekdotu buraya alıp sizinle paylaşmak
isterim.
"Bir gün Falkenhein'ın bir küçük subayının Şam'da gözüne kestirdiği
binayı keyfinin istediği gibi zaptettiğini haber aldık. Patrikleri,
Arap emirlerini, şeyhleri sıra sıra karşısına dizen sonsuz nüfuz
sahibi Cemal Paşa, bu küçük subaya dert anlatmakta yenilmez
güçlükler içine düşmüştü.
Paşa'nın aşınmaz mermerden sandığımız o kudret ve gururu küçük bir
Alman subayının fiskesiyle alçı gibi çatlamıştı .
Bir düşüşün acı yasını ilk defa bu çatlaktan görmüştüm."
Neler neler var Zeytindağı'nda...
Mesela Halide
Edib'in Suriye, Lübnan gezisi sırasında neden bazı İttihatçıların
elini sıkmadığı konusu...
Mesela Süveyş Kanalı bozgunu...
Okumalı gerçekten de...
Ama ezberleri unutarak!
(Haşmet Babaoğlu)
Kitapla ilgili detaylar