Onlar çıkarsa Başbuğ da çıkar
Abone olHükümetin tüm yasal düzenlemelerinde kilit rol oynayan Bekir Bozdağ, tartışılan tüm bu konularda çok önemli açıklamalar yaptı.
"Sadece tutuklu vekiller yok. Türkiye'nin eski
genelkurmay başkanı da orada yatıyor" diyen Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağ, tahliye halinde Başbuğ'un da çıkacağını
söyledi.
Bozdağ'ın A Haber'in sorularını yanıtlarken yaptığı açıklamalar
söyle;
"İKTİDAR ŞANSI OLMAYANLAR BAŞKANLIK SİSTEMİNE
KARŞI”
Radikal, ideolojik, statükocu ve milletle buluşmayan grupların
başkanlık sisteminde iktidar şansı yok. O yüzden kendilerinde
iktidar şansı görmeyenler buna karşı çıkıyorlar.
"ATATÜRK FİİLEN BAŞKAN’DI. ŞİMDİ DE ÖYLE"
“Başkanlık olursa Türkiye'de tek adam gelir” diyenler, başkanlık
sisteminin niçin geldiğini dahi bilmiyorlar. Başkanlık sistemi tek
adamlık olmasın kurgulandı. Atatürk’ün dönemi resmen ve fiilen
başkanlık sisteminin Türkiye'de tipik uygulamasıdır. İnönü dönemi
hakeza başkanlık sisteminin uygulamasıdır. Menderes dönemi de öyle,
şimdi de öyle. Başkanlık sistemi eyalet sistemini getirir ve bu da
ülkenin bölünmesine yol açar eleştirisine katılmıyorum. Türkiye,
üniter yapıyı koruyarak başkanlık sistemine geçebilir.
"YETKİ KALDİRMASI YOK”
Özel yetkili mahkemeler konusunda kaldırılan yetkiler yok. Yetki
kaldırması yok. Özel yetkili ağır ceza mahkemeleri
kaldırıldı. Davalar bitinceye kadar mahkemesinde devam
edecek. Yeni savcılar ve mahkemeler kuruluncaya kadar da bu
soruşturma dosyaları burada duracak, bu savcılar devam edecek,
kurulduktan sonra oralara devredecek. Yeni mahkemeler kurulurken,
yeni savcılar görevlendirilirken HSYK, bazı eski savcılara yeni
yerde görev vermedi. Olay bu. İşin doğrusu yetkinin
kaldırılması değil, yeni görevlendirme yapılırken bazılarını HSYK
yeniden görevlendirmedi.
"ÖYM'LER TIPKI DGM İDİ? ONU DEĞİŞTİRDİK"
(Özel yetkili mahkemeler konusunda) Tartışmalar daha ziyade özel
yetkilerden kaynaklanıyor. Bu mahkemeler ihtisas mahkemesi ama
bizim 250 ve devamı esasında DGM’lerin tıpkısıyla devamı anlamına
geliyor. Adı değişmişti ama imtiyazlar, ayrıcalıklar aynen
duruyordu. Bu mahkemeler ihtisas mahkemesi özelliğini imtiyazından
ve ayrıcalığından alıyordu. Biz şimdi ayrıcalıkların neredeyse
yüzde 95’ini kaldırdık ve diğer mahkemelerin kullandığı genel
yetkileri kullanır hale getirdik. Mahkemeler ihtisas
mahkemesine dönüştü.
"NUMAN KURTULMUŞ AK PARTİ'DE SIKINTI OLMAZ"
Kurtulmuş, kamuoyunun yakından tanıdığı, bizim siyasetimizin
gelenekleri içinde yetişmiş, donanımı ve nitelikleri itibarıyla
Türkiye'ye faydası olacak bir insanımız. Ak Parti içinde bu anlamda
herhangi bir sıkıntı olmaz, olması da düşünülemez. Çünkü bizim
parti dinamiklerimiz, kendi geleneksel anlayışımız, Ak Parti'nin
ortaya koyduğu misyon ve vizyon bu noktada bizde herhangi bir
sorunun gelecekte de yaşanmayacağını çok açıkça gösteriyor.
Kurtulmuş, Ak Parti içinde Türkiye'ye hizmet imkanı bulacaktır.
"ÖYM'LERİN İMTİYAZLARİ KALKTI"
Haklı eleştiriler yapılıyordu. Savunmayı zayıflatan, adaletin
tecellisine engel olan orada düzenlemeler vardı. Biz şimdi
mahkemeyi ayrıcalıklı kılan, savunmayı da zayıflatan düzenlemeleri
ortadan kaldırdık ve hukuk devletini güçlendirdik.
"TUTUKLU VEKİLLER ÇIKARSA, BAŞBUĞ DA ÇIKAR”
Sadece tutuklu vekiller yok. Türkiye'nin eski genelkurmay başkanı
da orada yatıyor. Mahkeme tutuklu vekillerle ilgili adli kontrole
hükmettiği zaman öbürleriyle ilgili 'adli kontrolü ben
uygulamam' diyemez. Neden diyemez? İsnat edilen suç aynı ve
bu kanuni düzenlemede 'şu vekildir buna bunu uygulayacaksın, şu
askerdir buna uygulayacaksın, öbürü sivildir ona uygulamayacaksın'
diye bir düzenleme yok. Tamamen mahkemenin takdirine bırakıyor.
Mahkeme vekil diye bu yönde bir değerlendirme yaptığı zaman yasayı
çiğnemiş olur. Genel bir değerlendirme yapacak. Eğer uygularsa
herkese uygulayacak. Uygulamazsa herkese uygulamayacak. Bu tamamen
mahkemenin takdirinde olan bir konudur.
BAHÇELİEVLER FAİLLERİNİN TAHLİYESİ
Özal döneminde 1991 yılında bir düzenleme yapıldı. Buna göre mahkum
olunan cezanın 10 yılını hapiste geçiren kişilere tahliye yolu
açıldı. O dönemde mahkemeler bazı mahkûmları kaç suçtan ceza
alırlarsa alsınlar 10 yılını doldurduğu zaman tahliye etti. Ama o
dönemde sol düşünceye mensup olup cinayet dahil başka suçlardan
mahkum olanlara uygulanan bu hüküm sağ cenahtan değişik suçlarla
isnad edilip mahkum olan kişilere uygulanmadı. Bir yanda sol
cenahtan olanlarla ilgili bütün suçlar tek ceza sayılıp 10 yıl
yatılması halinde tahliyenin yolu açıldı, sağ cenahtan gelenlerle
ilgili her ceza ayrı sayıldı her cezanın 10 yılının infazından
sonra tahliye edebileceklerine ilişkin karar verildi. Öyle olunca
91'den bu yana bu yasa çıktıktan bu yana bir kısım kişiler bu
kanundan yararlandırılamadı. Yargıtay'ın ve mahkemelerin yanlış
demiyorum ideolojik kararlarında, uygulamalarından dolayı esas
yargı bağımsızlığının Türkiye'de en büyük sıkıntısı burada yatıyor,
ideolojilerine karşı bağımsız olamıyorlar. Biz ne yaptık bu
haksızlığı giderdik.
"ALEVİLİK DİNDİR DEMEK HZ ALİ'YE SAYGISIZLIK"
(CHP Milletvekilli Aygün'ün 'Alevilik dindir' açıklaması) Hacı
Bektaş-ı Veli’ye bir saygısızlık olarak görüyorum. Hz. Hasan'a, Hz.
Hüseyin'e, Peygamber Efendimizin çocuğu mesabesinde hem yanında
büyüyen hem kızıyla evli bulunan damadına ve soyunun devam şerefi
kendinde olan bir kişiye Hz. Ali Efendimize ve bugüne kadar
Alevilik yolundan, inanışından gelen büyüklere ve bu işin
önderlerine çok büyük bir saygısızlık ve iftira olduğunu
düşünüyorum. Çünkü yok öyle bir şey. Ama Türkiye'de böyle bir şeyi
düşünen insanlar olabilir. Çünkü Alisiz Alevilik yaratmak
isteyenler var. Bir sürü şeyler söyleyenler var. O yüzden böylesi
bir iftira dile getirilince ben Alevilere komşu olan ve onlarla çok
dostu olan ailecek de tanıdığım pek çok kardeşi olan bir insanım.
Onların kabulleriyle bizim kabullerimiz arasında itikad noktasında
hiçbir fark yok. Bazı usuli farklılıklar olabilir.
TBMM'DE CEMEVİ KURULMASİ
Bu konularda siyasetçilerin karar vermesi doğru değil. Bu konu
Meclis'in karar vereceği bir konu değil. Çünkü yasama organları
dini konularda statü veremezler. Çünkü onun statüsünü o dinin
kendi içinde kuralları verir.
"CAMİ MÜSLÜMANLARIN TEK MABEDİ”
Mabet camidir ve tekdir. Bunu koymak ve değiştirmek Müslümanların
elinde değildir. Bu Kur'an-ı Kerim'de belirtilmiştir. İlim adamları
söylüyor. Hıristiyanlıkta kilise, Yahudilikte sinagog veya havra
aynı anlama geliyor. Şimdi baktığımızda hepsi tek. Mezhepler,
tarikatlar ne olursa olsun hepsinin mabedi tek. Dünyada
Müslümanlara bakın İran Şia'dır ama mabedi Türkiye'deki gibi
camidir. Türkiye'de Caferi kardeşlerimiz var. Onların kendi
imamları var, Türkiye'de kendi camilerinde. Onların da mabedi
aynı; cami. Hanefilerin ki aynı, Malikilerin ki, Şafilerinki
aynı, Sünnilerin, Şiilerin aynı. Yüzlerce tarikatte aynı. Tarihte
gelmiş geçmiş bütün dönemlerde bu İslam'ın kurulduğu günden bugüne
kadar aynı. Cami Müslümanların tek mabedidir, ortak mabedidir. Ama
İslam literatüründe İslam'ın kabullerinde yeryüzünün tamamı da
ibadet edilebilir yerdir. Ama hiçbiri caminin alternatifi
değildir.
"İBADETHANE DEGİL, DERGAH"
İlle şu isim değil de kültür evi denebilir, dergah denebilir, başka
bir şey denebilir. Ben bunun cevabının da işin doğrusu
Alevilikle ilgili kaynaklarda oradaki bilgilerin içerisinde bunun
doğru adının olabileceğini de düşünüyorum. Bununla ilgili bir
araştırma yapılmasında fayda var. Mesela Bektaşi tekkelerinde cemin
yapıldığı yerler nasıl değerlendirilip hangi isimle anılıyordu.
İbadet yeri olarak mı, dergah olarak mı anılıyordu. Bütün
tarikatları bilmiyorum ama bu tür yerler daha ziyade dergah olarak
kabul ediliyor.