Ongun, Bahçeli'ye sert çıktı!

Abone ol

Parti içi muhalefetin önde gelen isimlerinden Ramiz Ongun, MHP Lideri Bahçeli'ye çok sert yüklendi. Ramiz Ongun, Devlet Bahçeli'yi 'komplo teorisyenliği' ile suçladı.

Milliyetçi Hareket Partisi''nde yıllarca politika yapan, Ülkü Ocakları Kurucu Genel Başkanlığı''nda bulunan ve Ülkücü Hareket içerisinde "Abi" olara anılan Ramiz Ongun, MHP''deki son gelişmeleri Yeniçağ''a değerlendirdi.

Ramiz Ongun, olağanüstü kongre çağrısı yapanların Milliyetçi Hareket Partisi geneleğine aykırı davranmakla suçlanamayacağını söyledi.

Delegenin yaptığı olağanüstü kongre çağrısıyla ilgili Yeniçağ yazarlarının sorularını cevaplayan Ongun, başlatılan girişimi, "Ülkücü hassasiyetin gereği olarak tam yerinde ve zamanında" yapılmış bir hareket diye niteledi.

Ankara''da "Harekete Çağrı" adıyla MHP Üst Kurul Delegeleri''nin koordinesinde başlatılan olağanüstü kongre toplama girişimini destekliyor musunuz?.

Bu hareketin MHP''nin önünü açacak, Türk milletinin ve MHP seçmeninin beklentilerine cevap verecek, AKP iktidarına alternatif olabilecek, kendi ideolojik çizgisi içinde tutarlı bir MHP üst kadrosu oluşturacağını düşünüyorum. Sonuç itibarıyla bu tabanın bir talebidir. Buna kayıtsız kalamazsınız.

Sizin de hareket içinde yer almanızın gerekçesi bunlar mı?

Hayır sadece bunlar değil tabii Girişimi desteklemek için pek çok gerekçem var. Bunlardan biri de; hatırlayacağınız gibi 1997 kongresinde Genel Başkanlık seçimi ikinci tura kaldığında Devlet Bahçeli Bey''e desteğimiz söz konusu oldu. Dolayısıyla, meseleye bu yönüyle baktığımızda partinin bugün kötü yönetilmesinden kendimi de sorumlu görmekteyim. Duyduğum bu sorumluluk gereğidir ki, geçmişte gösterdiğim iyi niyet neticesinde ortaya çıkan bir olumsuzluğu telafi etmeyi de herkesten fazla kendime görev sayıyorum. Bu olağanüstü kongre çağrısını da diğer gerekçelerin yanı sıra, partinin kötü gidişini düzeltme fırsatı olarak gördüğüm için destekliyorum.

Hareketi başlatan Emin Yazıcı ile Ercan Koç da kongre de Bahçeli taraftarı değil miydi? Onların böyle bir girişimi koordine etmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?.

Evet, haklısınız. Onlar ve birlikte hareket ettikleri arkadaşları son kurultayda Devlet Bey''i desteklemişler, hatta il başkanlarıyla "Bahçeli''ye destek toplantıları" bile tertip etmişlerdi. Anlaşılan o ki, partinin kötüye gidişi, ülke meseleleri karşısında arzu edilen duruş ve tavrı mevcut genel başkan ve yönetiminin göstermemesinden onlarda kendilerini sorumlu saydı. Gelinen bu noktada vebal altında kalmak istemeyen her insanın yapacağı erdemi gösterip kişilikleriyle bütünleşmiş olan ülkücü hassasiyetin gereğini tam yerinde ve zamanında yaptılar. Kendilerini tebrik ve takdir ediyorum.

MHP tarihinde ilk kez olağanüstü kongre çağrısı yapılması bazı çevreler tarafından yadırganıyor. Hatta bu çağrıyı yapanlar MHP geleneğine uymamakla suçlanıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Olağanüstü kongre çağrısı yapmak MHP geleneğine aykırı mı?.

Her şeyden önce meseleye bu gözle bakılması demokrasiye aykırı. Bu çağrıyı yapan arkadaşlar yasa dışı veya parti zararına bir eylem içinde değil ki. Parti tüzüğünün kendilerine vermiş olduğu yasal bir hakkı kullananları suçlamaya kalkmak ne derece doğrudur? MHP tüzüğünün 56.Maddesi''ne göre, büyük kongre delegelerinin en az beşte birinin noterce onaylanmış imzalı talebi üzerine olağanüstü kongre çağrısı yapılabilir. Tekrar ediyorum, bu tüzüğün vermiş olduğu yasal bir haktır. Daha bunu tartışmaya gerek var mı?.

Hatırlarsanız, Devlet Bey, Gözcü Gazetesi yazarı Saygı Öztürk''e yaptığı açıklamada Olağanüstü Kongre talebiyle imza toplayan delegeleri MHP''nin yükselişini önlemek için AB ile birlikte hareket etmekte suçlamıştı. Bahçeli''nin "İmzacıların, AB Büyükelçileri''nin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile yedikleri yemekten sonra ortaya çıkışı dikkat çekicidir" açıklaması hakkında ne düşünüyorsunuz?.

Devlet Bey, kongre gündeme geldikten sonra komplo teorisi üretimine hız verdi.. Kongre isteyenleri AB işbirlikçisi ilan etmek, en hafif söylemek gerekirse insafsızlıktır. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül''ün AB Büyükelçileri''ne verdiği yemekte "yükselen milliyetçilik" konuşulmuş da, bunun önlenmesi kararlaştırılmış. Olağanüstü kongre isteyen arkadaşlarımız da bu kararın ardından ortaya çıkmış. Bu iddialara ne denebilir? Ülkücüye bu şekilde işbirlikçi yakıştırması yapana ancak teessüf edilir. Kendisinin Başbakan Yardımcısı olduğu 57.Hükümet zamanında dönemin Dışişleri Bakanı da AB Büyükelçileriyle çeşitli kereler bir araya gelip toplandılar diye Sayın Bahçeli''yi suçlayan var mı? Ülkücü''ye AB işbirlikçisi diyebilmek tabana ve bu samimi insanlara yapılmış en büyük haksızlıktır.

Sayın Bahçeli''nin Ülkücü Org. İnternet sitesinde yayınlanan roportajında, olağanüstü kongre çağrısı yapanları kastederek, "Yeterli imzaya ulaşırlarsa kongreye gideceğim. MHP''deki Sarıgüller kim, hele bir görelim" açıklamasını nasıl buluyorsunuz?.

Son derece çirkin ve yakışıksız buluyorum. MHP''de yeniden yapılanma isteyen samimi insanlara Sayın Mustafa Sarıgül üzerinden saldırmaya kalkışmak MHP Genel Başkanlığı makamında bulunan birine hiç yakışmıyor. Karşısına kim çıkarsa ABD ve AB işbirlikçisi suçlamasını yapmak yerine Devlet Bey''i bu sürece katkıda bulunmak suretiyle partiye hizmet etmeye davet ediyorum.

Yine aynı röportajda 12 Eylül''de görevli olan emekli 2 devlet görevlisinin şimdi MHP''yi karıştırmaya çalıştığı iddialarına ne diyorsunuz?.

Devletin çeşitli kademelerinde çalışmış, şu anda MHP''de görev yapan veya gönülbağı olan, üye veya seçmen konumunda binlerce insan var.
Sorumlu bir genel başkan, bütün devlet görevlilerini töhmet altında bırakmak yerine bahsettiği 2 kişinin ismini açıklamak zorundadır.
AB işbirlikçiliği, Sarıgül yakıştırması ve partiyi 2 devlet görevlisinin karıştırmaya çalıştığı yönünde yapılan bu itham edici beyanlar, olağanüstü kongre sürecine destek veren delegasyonu ve partilileri suçlamaktır. MHP tabanı ve delegasyonu asla bu suçların muhatabı olamaz. Bu davanın her türlü çilesini çekip cefasına katlanmış, bu uğurda şehitler vermiş insanlara reva görülen bu olmamalı.

Türk milliyetçiliği ve buna parelel olarak MHP yükselirken yapılan olağanüstü kongre çağrısının partiye zarar vereceği eleştirisini nasıl değerlendiriyorsunuz?.

Maalesef Devlet Bey ve mevcut parti yönetimi de bu konuda tehlikeli bir oyuna geldiklerinin farkında olmadan "yükselen milliyetçilik" lafını dillerine dolamış görünüyor. Bildiğiniz gibi bu kavram önce Hitler''in Kavgam kitabının Türkiye''de çok satıldığı dillendirilerek gündeme getirldi. Ardından Nevruz kutlamalarında iki çocuğun bayrağa yönelik saldırıları sonucu Türk milletinde doğan tepki fırsat bilindi. Bir takım çevreler bunu "yükselen milliyetçilik" diye ifade etti. Bunun ardından gelecek süreçte "milliyetçilik yükseliyor , tedbir alalım" söylemi gündeme gelecektir. Bu oyunun bile farkında olmayan MHP yönetimi, "Milliyetçilik yükseliyor, MHP de yükseliyor" gibi bir anlayış içindedir. Aslında bir milli refleks ve milli tepki olduğu muhakkak ama MHP ne yaptı ki oyları arttı.

Sayın Bahçeli ve yönetimini tabanın beklentilerini karşılayamamakla suçluyorsunuz. Mevcut yönetimin geçmişteki hatalarından ders çıkartarak MHP''yi önümüzdeki dönemlerde daha iyi yönetebileceğine dair bir iyiniyet taşıyor musunuz?

Böyle bir umut görsem bu davanın bir mensubu olarak herkesten çok ben mutlu olurum. Ancak sayın Bahçeli hata yaptığını kabul etmiyor ki, düzeltmek için bir gayret göstersin.

Bir süre önce Ülkücü.Org internet sitesinde yayınlanan röportajında, "Şimdi değerlendirdiğinizde nerelerde hata yaptığınızı düşünüyorsunuz" sorusuna , "Hiç hata yapmadık" diye cevap veriyor. Buna ancak pes denir.  Şimdi soruyorum; Sayın Devlet Bey, 57.Hükümet''deki icraatlarınız hatalarla dolu değil miydi? AB talimatlarıyla kabul ettiğiniz Tahkim yasaları, ikiz yasaları ve benzer teslimiyet yasaları hata değil de neydi? Partimizden bir aday çıkarmak yerine DSP''nin teklif ettiği Sezer''i Cumhurbaşkanı seçmek, aday oldu diye Sadi Bey''i engellemeye kalkarak kameralar önünde böyle bir rezaletin yaşanmasına yol açmak hata değil miydi? Öcalan''ın idamı konusunda kararlı davranmamak ve böylelikle bu caninin ipten kurtuluşunu sağlayan sürece katkıda bulunmak hata değil miydi? Hala, AB''ye "onurlu üyelik"ten bahsetmek de hataların en büyüğü değil mi?.

MHP iktidarda olduğu dönemde hiç mi önemli ve olumlu bir icraata imza atmadı?.

Ben rastlamadım. Siz bulup bana bildirirseniz partim adına memnun olurum. 57.Hükümet dönemini mercek altına alıp inceleyecek olursanız bütün icraatlarda özellikle DSP ve Ecevit''in; kısmen ANAP ve Mesut Yılmaz''ın izlerini, MHP''nin de bunlara onayını görürsünüz. Erken seçim kararı hariç, hiçbir konuda MHP ve Bahçeli''nin etkisi olmamıştır.

Parti teşkilatlarının Genel Merkez tarafından feshedilmesinin tabanda oluşturduğu rahatsızlık konusunda ne düşünüyorsunuz.?.

Tabanla parti yönetiminin birbirinden ayrışmasına sebep olan en büyük hata teşkilatların keyfi biçimde feshedilmesidir. Özellikle son dönemde partinin il ve ilçe teşkilatları sudan gerekçelerle veya gerekçe bile göstermeden feshedilip bütün bu uygulamalar hata olarak kabul edilmiyorsa , parti içi demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Mevcut yapı içinde özeleştiri yapılamıyorsa, bu anlamda eleştiri yapanlar çeşitli itham ve iftiralara maruz kalıyorsa, geçmişte yaptığı hatalardan ders çıkaramamış bir MHP''nin önümüzdeki dönemde elde edeceği bir iktidarda başarılı olması, olumlu icraatlar yapması nasıl mümkün olabilir?.

MHP''nin iktidar dönemiyle ilgili ilginç tespitlerde bulundunuz. İktidarı AKP''ye teslim eden MHP''nin muhalefetteki performansını nasıl buluyorsunuz?.

Maalesef MHP iktidar dönemindeki başarısızlığını, muhalefet yapmak için tüm olumlu şartların bulunduğu muhalefet döneminde de sürdürmüştür. İktidarın teslimiyetçi politikaları karşısında milli refleks göstermek yerine MHP nedense suskun kalmayı tercih etti. Kamuoyunun açıklama ve tavır beklediği bir çok konuda MHP hiçbir açıklama yapmadı veya çok geç yaptı. AB''ye egemenliğin bir bölümünün devredilmesi konuşulup tartışılırken ise Devlet Bey, iktidarları sırasında hazırladıkları Ulusal Program''ın ve altında imzaları bulunan AB sözleşmelerinin arkasında olduğu açıklamaları yapıyordu. Yabancılara toprak satışı konusuna ise tam anlamıyla seyirci kalındı.

Sizce ne yapılabilirdi?.

Neler yapılmazdı ki? En azından, yabancılara gayri menkul ve toprak satışlarının yoğun olduğu illerde mitingler yapılabilirdi. "Toprak Satışına Hayır" kampanyaları düzenlenebilirdi. Vatan topraklarının satışıyla ilgili net bir tavır koyamayan MHP milli duruşu temsil ettiğini söylüyor ama bunu savunmuyor. Gerçekten çok yazık.

Kaynak:

Günün Önemli Haberleri