Ömer Halisdemir davasında Bordo Bereli komutanın ifadesi bomba
Abone olÖmer Halisdemir'in şehit edilmesiyle ilgili davaya devam ediliyor. Bugünkü duruşmada İskenderun İleri Harekat Üssü'nde Birinci Özel Kuvvet Grup Komutanı olarak görev yapan Eyüp Coşkun "tanık" olarak dinlendi. Çoşkun'un Semih Terzi ifadesi çarpıcıydı.
FETÖ darbe girişimi sırasında Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK)
ele geçirmek isteyen cuntacı general Semih Terzi'yi vurarak darbe
girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'in şehit
edilmesine ilişkin 18 sanığın yargılandığı dava sürüyor. Bugünkü
duruşmada maktul Nedim Şahin'in kızı Nesibe Tuğçe Şahin, "Babamı
öldürenlerden şikayetçiyim." diyerek, davaya katılma isteminde
bulundu.
Ardından olay tarihinde albay rütbesiyle İskenderun İleri Harekat Üssü'nde Birinci Özel Kuvvet Grup Komutanı olarak görev yapan Eyüp Coşkun "tanık" olarak dinlendi.
BORDO BERELİ KOMUTANI SEMİH TERZİ ARIYOR
Darbe girişimi akşamı saat 21.00-21.30 arasında İskenderun'da sahilde eşi ve çocuklarıyla yürürken, sanıklardan Semih Terzi'nin emir astsubayı Ahmet Kara'dan telefon aldığını belirten Coşkun, Kara'nın, Terzi'nin kendisiyle askeri hattan görüşmek istediğini söylediğini aktardı. Yakındaki orduevine giderek, 5-10 dakika sonra Terzi'yi aradığını bildiren Coşkun, şunları anlattı:
-"Semih Terzi bana, 32. ve 34. Özel Kuvvet Taburlarının
Ankara'ya gideceğini, bunun için Hatay'a uçak geleceğini söyledi.
Nezaketen Zekai Aksakallı'yı kastederek, 'Komutanı
aramama gerek var mı?' diye sordum. 'Yok,
zaten haberi var. Gidince de görüşürüz' dedi. Yine
'Komutanım, emir gelecek mi?' dedim,
'Gelecek. Zaten Ümit Bak'ın da haberi var' dedi.
Bak, o gün Özel Kuvvetler Kurmay Başkan vekiliydi. Onların emirleri
göndereceğini söyledi.
-Ben, 'Hayrola komutanım olay nedir?' diye sorunca, çıkışarak, 'Eyüp, uzatma, emri yap, sonra öğrenirsin' dedi. Bu beni rahatsız etti. Zaten bir yıldır kavgalıydık, limoniydik. Orduevinde de bir sürü insan vardı, tartışmak istemedim. Bana, 'Sen kışlaya git' dedi.
-Kışlaya doğru yola çıktım. Beni eşim bıraktı. Burada 32. Tabur Komutanı Nevzat yarbay, 34. Tabur Komutanı Ruhi yarbay, karargah astsubayları Şaban ve Durdu başçavuşlar beni karşıladı. Şaban başçavuş, 'Ümit Bak, siz yokken üç kere aradı' dedi. Ben de Semih Terzi'nin aradığını söyledim. Herhalde onunla ilgili olduğundan bahsettik. Akabinde Fatih Şahin aradı, 'Komutanım, Ankara'ya intikal emri aldık. Bilginiz var mı?' dedi. 'Vallahi bilmiyorum. Bizimkilere de Ankara'ya intikal emri verdiler. Öğrenirsem sana dönerim' dedim."
ÜMÜT BAK'I ARAYINCA...
Coşkun, Fatih Şahin'in, "Semih Terzi aradı, intikal emrini
söyledi." dediğini bildirdi. Ardından sanıklardan Ümit Bak'ın
arayarak, Terzi'nin söylediklerinin aşağı yukarı aynısını
söylediğini aktaran Coşkun, emri sorduğu Bak'ın "Tamam" diye yanıt
verdiğini söyledi.
BOĞAZİÇİ KÖPRÜSÜNÜ GÖRÜNCE...
Coşkun, sonrasında Harekat Merkezine girdiklerini, burada açık olan televizyondan Boğaziçi Köprüsü'nün kapatıldığını gördüklerini bildirdi. Duruma anlam veremediği için Ankara'daki Harekat Merkezini aradığını kaydeden Coşkun, "Agah yüzbaşı telefona çıktı. 'Hayırdır, durum ne?' dedim. 'Gayet sakin. Herhangi bir şey yok' dedi. Komutanın yerini sordum, düğünde olduğunu söyledi. Sorunca Harekat Merkezi Vardiya Amirinin Mehmet Ali Çelik yarbay olduğunu söyledi. Onun da ya kendisinin veya Ümit Bak'ın odasında olduğunu söyledi. Çelik'in odasını 5-10 defa aradım, cevap vermedi. Bak'ın odasıysa sürekli meşguldü." diye konuştu.
ZEKAİ AKSAKALLIYI EVİNDE DEDİLER AMA...
Coşkun, televizyonda izledikleri görüntülerden duydukları rahatsızlığın ve meraklarının arttığını dile getirerek, Ankara'daki Harekat Merkezini yine aradığını, telefona bu defa astsubay Cevdet Sarıçiçek'in çıktığını, ona da Ankara'daki durumu sorduğunu, "Sakin" yanıtı aldığını ifade etti.
Sarıçiçek'in, yerini sorması üzerine Korgeneral Zekai Aksakallı'nın evinde olduğunu söylediğini bildiren Coşkun, Sarıçiçek'ten onu bağlamasını istediğini, telefonun epeyce çaldığını ancak cevaplanmadığını anlattı.
BİRİ DÜĞÜNDE BİRİ EVİNDE DEYİNCE ŞÜPHELENDİM
HERKESİ TOPLAYIP DEDİM Kİ...
Coşkun, Ankara'daki Harekat Merkezinde görüştüğü kişilerden birinin Aksakallı'nın düğünde, diğeri ise evinde olduğunu söylediğini, yine konuştukları kişilerin Ankara'da durumun sakinliğinden bahsettiklerini, oysa televizyonda "ilginç" görüntüler bulunduğunu anlatarak, şöyle devam etti:
"Personeli topladım, 'Arkadaşlar neyin ne olduğunu anlamadım. Şüpheli bir durum var. Şu an için sizi bir yere göndermiyorum' dedim. Biraz daha televizyon izleyince şüphelerim arttı. 23.00-23.15 arasında tabur komutanlarını, personeli topladım, 'Arkadaşlar, durum gayet şüpheli, ne olduğunu anlamıyorum. Komutana ulaşamıyorum. Komutana bir şekilde ulaşacağım, sizi bilgilendireceğim. Sizi hiçbir yere göndermiyorum' dedim. O sırada Sayın Başbakan televizyona bağlandı, ordu içinde kıpırdanmalar var tarzı cümle kurdu. Bu durum bende daha net ışıklar yaktı. Personeli yeniden topladım, 'Kimseyi bir yere göndermiyorum, herkes kalıyor. Aksakallı generale ulaşacağım, durumu öğreneceğim' dedim."
ÜÇ MADDELİK EMİR GELDİ
Coşkun, saat 23.32'de Harekat Merkezi nöbetçisinin bir emir
getirdiğini belirterek, üç sayfalık emrin ikinci sayfasında üç
madde bulunduğunu, birincisinde "Silahlı kuvvetler ülkede oluşan
durum nedeniyle gerekli tedbirleri alacaktır.", ikincisinde "ÖKK ve
Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugayı birlikleri Ankara'ya derhal
intikal edeceklerdir.", üçüncüsünde "Birlikler arasında
koordinasyon yetkisi verilmiştir." yazdığını anlattı.
OKUYUNCA DARBE GİRİŞİMİ OLDUĞUNU ANLADIM
Emrin "Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Merkezi Amiri" sıfatıyla albay Osman Kartal tarafından imzalandığını söyleyen Coşkun, "Evrakı okuyunca durum netleşmeye başladı. Darbe girişimi benzeri bir şey olduğunu anladım. Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Merkezi amiri sıfatıyla bir albay imzalamıştı. Albayın emir komutayı değiştirdiğini, tuğgeneralin imzası olması gereken yere doğrudan kendisinin amir sıfatı olduğunu gördüm. Bunu Sayın Başbakan'ın açıklamalarıyla, komutanın yerini sorduğum ifadelerle vesaire birleştirdim. Bu tarzda bir algım oldu." diye konuştu.
KİMSEYİ BİR YERE GÖNDERMİYORUM DEDİM
Coşkun, emrine iki gün önce evrilen 32. Taburu henüz yeterince
tanımadığını, yanındaki kişilerden tereddüt duyduğunu dile
getirerek, "Başbakan'ın dediği gibi kalkışma gibi bir şey olduğu
belliydi. Personeli topladım. 'Biz cumhuriyetin, milletin,
devletin yanındayız. Kimseyi bir yere göndermiyorum. Komutana
ulaşacağız, emirlerini alacağız. Şu an için emniyet tedbirlerini
artırın' dedim." bilgisini verdi.
ZEKAİ AKSAKALLIYA'YA ATTIĞI MESAJ
Sonradan Genelkurmay Başkanlığının yazışma programı Haberci'den Aksakallı'ya, "Komutanım, İskenderun'da her şey kontrolüm altında. Birlikler teyakkuzda. Emirleriniz doğrultusunda hareket etmeye hazırız." mesajı yolladığını, ancak mesajın yaklaşık yarım saat sonra ulaştığını ifade eden Coşkun, karargah astsubayına da Silopi'deki ÖKK personelinin durumunu öğrenmesi emrini verdiğini anlattı.
SEMİH TERZİ HAİNLİK YAPIYOR
Silopi'dekilerin Semih Terzi'nin helikopterle intikal ettiğini söylediklerini belirten Coşkun, emrindeki bir yarbayın kendisine, Ankara'da izinli bulunan personelinin kışlaya hareket halinde olduğunu bildirdiğini, bu personele kızarak, Ankara'daki personelin geri dönmelerini sağlamasını emrettiğini anlattı.
Yine izinde olan 33. Tabur Komutanı Yıldıray Yılmaz'ın kendisini arayarak, Semih Terzi'nin kendisine "Güvenilir adamlarınla birlikte Ankara'ya intikal et, kışlada toplan" diye mesaj attığını söylediğini ifade eden Coşkun, ona, "Yıldıray bana güveniyor musun?" diye sorduğunu, onun güvendiğini söyleyince, "Semih Terzi sistemin dışında. Hainlik yapıyor. Normal, ayın 16'sında Hatay'a dönüyorsunuz" dediğini, onun da "Tamam" diyerek, direkt otobüs olmadığı için Ankara'da aktarmayla Hatay'a geleceğini söylediğini ifade etti.
HAİNLERLE İŞBİRLİĞİ YAPMAYACAĞIZ
Coşkun, kendisi gibi bazı birliklerden sorumlu olan Albay
Yılmaz Sayar ve yanındaki Albay Ömer Faruk Bozdemir ile
görüştüğünü, onlarla "devletin yanında yer alacaklarını"
konuştuklarını kaydetti. Bir yandan da sanıklardan Fatih
Şahin'in taburundaki bütün numaraları aradıklarını, ancak o ekibe
ulaşamadıklarını anlatan Coşkun, İl Jandarma Komutanı ve MİT Bölge
Müdürü ile görüştüklerini, bu kişilerin gelen uçaktan bahsettiğini,
onlara "hainlerle iş birliği yapmayacaklarını" söylediğini ve
uçaktakilerin gözaltına alınmasını istediğini ifade etti.
TERZİ'NİN VURULDUĞUNU HABER VEREN TELEFON
Coşkun, saat 03.40'ta Fatih Şahin'den telefon aldığını söyleyerek, "Bana Semih Terzi'nin göğsünden iki mermiyle vurulduğunu söyledi. Dört kişinin GATA'ya getirdiklerini söyledi. Bunları konuşurken, 'Benim iki kızım var. Böyle olmayacaktı. Ben devletin yanındayım, cumhuriyetin yanındayım' tarzı bir şeyler söyledi. 'Fatih ne yaptığını bilmiyorum ama kötü bir şey yapmışsın. Adalete teslim ol' dedim. O sırada 'Erkan yarbayı gördüm' dedi, telefonu kapattı." beyanında bulundu.
O GECE AKSAKALLI İLE 6 KEZ GÖRÜŞTÜK
Coşkun, gece boyunca Aksakallı ile altı defa konuştuklarını, ÖKK'da çatışmaların bir süre daha sürdüğünü, ancak sonradan kurtarıldığını anlattı. Soru üzerine kendisinin de tutuklandığını, mesleğinden ihraç edildiğini, ancak savcılık aşamasında hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini ifade eden Coşkun, mesleğine dönmeye çalıştığını bildirdi.
BİZİ BİR ALLAHIN KULU UYARMADI
Sanıklardan Ahmet Kara söz alarak, "Biz uçağa bindik, Semih Terzi'nin kurbanları olarak. Bir Allah'ın kulu uyarmadı. Yaptıkları tek şey, Fatih Şahin'e bir tane WhatsApp'tan mesaj. Ya Fatih Şahin bu işlerin içindeyse ne olacak?" diye konuştu.