Ömer Çelik: Gülen Bin Ladin'den daha tehlikeli
Abone olAvrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik darbe girişimi lideri Fethullah Gülen'i böyle yorumladı.
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik,
"Bu söz konusu terör örgütünün başı olan Fetullah Gülen,
Usame Bin Ladin'den daha tehlikeli bir şahıstır. Çünkü Bin Ladin,
doğrudan terör tehdidinden bahsederek terör eylemleri
gerçekleştirmiştir. Bu şahıs ise sürekli olarak hoşgörü, diyalog
gibi birtakım yumuşak kavramların arkasına sığınarak son derece
tehlikeli bir terör organizasyonunu yönetmektedir"
dedi
Bakanlıkta gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Çelik, sapık bir
dini anlayışa dayanan askeri diktatörlük hevesinin, Türk
demokrasine karşı terör eylemi gerçekleştirdiğini söyledi.
SAPIK DİNİ ANLAYIŞ
Çelik, "Bu sapık dini anlayış kendisinin her konuda karar verme merciinde gören, her konuda hakikatin merkezine yerleştiren, kendisine teolojik bir çerçeve çizen ve bu temelde de Türkiye'yi bir askeri diktatörlüğe dönüştürmeye çalışan, demokrasimize de düşmanca saldırı gerçekleştiren bir odaktır" diye konuştu.
Türk demokrasinin, demokrasi tarihinin en ağır tehdidiyle karşı karşıya kaldığını belirten Çelik, "Halk hareketlerinin yaklaşık olarak 200 yıllık bir tarihi var. Halkın iradesine dönük olarak bu derece vahşi bir saldırı dünya demokrasi tarihinde görülmemiştir. Tabii büyük milletimizin bu vahşi saldırıya verdiği tepki de dünya demokrasi tarihinin yeniden yazacak bir kudrettedir" ifadesini kullandı.
Bakan Çelik, 15 Temmuz darbe girişimin, bütün demokratik
yönetimlere dönük tehditler içerisinde değerlendirildiğinde
devletin yapısını dışarıdan ele geçirmeye çalışmış, silahlı
kuvvetlerine, güvenlik bürokrasine bu kadar sızmış bir yapıyla
tarihte başka bir şekilde karşılaşmanın mümkün olmadığını
dile getirerek şöyle devam etti:
"Diktatörlük hevesini, teolojik bir çerçeveye oturmuş, diktatörlük hevesini istismar ettiği dini kavramlarla temellendirmeye çalışmış bu terör örgütünün başı olan şahıstan doğrudan emir alan asker üniforması giymiş darbeci seri katiller milletimize ateş açmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımızı öldürmeye çalışmış, TBMM'yi bombalamış, milletvekillerini öldürmeye çalışmış, Türkiye Cumhuriyeti'nin meşru Başbakanına saldırıda bulunmuş, bakanları ölüm tehdidi ile karşı karşıya bırakmışlardır."
GÜLEN BİN LADİN'DEN DAAH TEHLİKELİ
Çelik, söz konusu terör örgütünün elebaşı Fetullah Gülen'in, Usame Bin Ladin'den daha tehlikeli biri olduğunu belirterek şunları kaydetti:
"Çünkü Bin Ladin, doğrudan terör tehdidinden bahsederek terör eylemleri gerçekleştirmiştir. Bu şahıs ise sürekli olarak hoşgörü, diyalog gibi birtakım yumuşak kavramların arkasına sığınarak son derece tehlikeli bir terör organizasyonunu yönetmektedir.
Terör örgütü olan DAEŞ'ten daha tehlikeli bir yapıyla karşı karşıyayız çünkü DAEŞ devlet yapılarını terör vasıtasıyla doğrudan hedef almaktadır. Bu Fetullahçı terör örgütü ise devleti içeriden ele geçirerek içeriden bir takım unsurları vasıtasıyla devleti çeşitli kollarla sararak devletin altyapı ve demokratik düzenini, kurumlarını, halkın milli iradesini imha etmeye çalışmaktadır. Karşımızda hiç kimsenin birtakım yorumculara bakarak mazur göstermeye çalışacağı gibi bir şahıs söz konusu değildir. Karşımızda Usame Bin Ladin'den daha tehlikeli bir şahıs ve yumuşak kavramların arkasına sığınarak en sert terör eylemlerine imza atmaktan çekinmeyen halkın üzerine kitleler halinde kurşun yağdırmaktan çekinmeyen vahşi bir terör organizasyonu ile karşı karşıyayız."
DÜNYA DEMOKRASİ TARİHİNDE GÖRÜLMÜŞ ŞEY DEĞİL
15 Temmuz darbe girişiminin bir diğer boyutuna dikkati çeken Çelik, "Türkiye'yi Irak ve Suriye'deki istikrarsızlığın bir parçası haline getirmek, Türkiye'yi DAEŞ, PKK, DHKP-C gibi terör örgütleriyle mücadele edemez hale getirmek ve uzun yıllar kaos içerisine sokacak birtakım eylemleri ortaya koymak gibi bir amaçları olduğu açık ve net şekilde görülüyor." değerlendirmesinde bulundu.
Çelik konuşmasına şöyle devam etti:
"Türkiye'ye istikrar çağrısı yapanların, Türkiye'ye bundan sonra şiddetten uzak durulması çağrısı yapanların öncelikle Türkiye'yi istikrarsızlaştırmaya çalışan, ülkeyi bir şiddet sarmalına sokmaya çalışan, Ortadoğu'daki istikrarsızlık yapısının vahim bir parçası haline getirmeye çalışan bu yapıyla açık ve net şekilde mücadele içinde olmaları gerekir. Cumhurbaşkanımızın ve ailesinin hayatı tehdit edilmiştir. TBMM bombalanmış, hükümet binalarına saldırılmış, sivil vatandaşlarımız çeşitli şekillerde devletin verdiği üniformayı giymiş katiller tarafından öldürülmüştür. Kendi silah arkadaşlarını şehit etmişlerdir. Kahraman polisleri şehit edip masum kadın ve erkeklere silah sıkmışlardır. Yakın arkadaşlarımızın da şehit olduğu bu süreçte vatandaşlarımızın da meydanlara çıkarak demokrasiye sahip çıkmaları tüm dünya demokrasi tarihini temize çekmiştir. Bir halkın topyekun ölmeyi göze alarak tankların, F16'ların üzerine yürümesi o halkın demokrasiye bayraklaşarak (darbeye) karşı çıkması dünya demokrasi tarihinde görülmüş şey değildir."
AVRUPA'YA SİTEM
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, "Müttefiklerimiz ve dostlarımızın bu darbenin üzerinden bir hafta geçmesine rağmen Türkiye'yi ziyaret etmemiş olmalarını şaşkınlıkla karşılıyorum" dedi.
Bakanlıkta gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Çelik, Türkiye ile ittifak içinde olarak destek mesajları gönderen bütün müttefiklere teşekkürlerini bildirdi.
Demokratik ve evrensel değerlerin olarak ortak değerler olduğunun altını çizen Çelik, "Güçlü bir Avrupa demokrasisi ve güçlü bir Avrupa devleti olan Türkiye'nin demokratik değerlerine sahip çıkılması aynı zamanda mazlum milletlere tarihi boyunca ilham kaynağı olmuş bu halka sahip çıkılması hepimiz için gurur kaynağıdır." ifadesini kullandı.
Çelik, şöyle devam etti:
"Müttefiklerimiz ve dostlarımızın bu darbenin üzerinden bir hafta geçmesine rağmen Türkiye'yi ziyaret etmemiş olmalarını şaşkınlıkla karşılıyoruz. AB Bakanı olarak AB yetkililerinin, Avrupa Parlamentosu yetkililerinin ve Avrupa Konseyi yetkililerinin Türkiye'yi ziyaret etmelerini, Türk yetkilileriyle yan yana durarak beraber paylaştığımız ortak demokratik değerleri savunma konusunda Ankara'dan bir ses yükseltmelerini beklerdim. Kuşkusuz saldırıya uğrayan değerler hepimizin ortak değerleridir.
Türkiye'nin demokratik değerlerinin karşı karşı olduğu bu saldırıda müttefik devlet ve hükümet başkanları düzeyinde, parlamento başkanları düzeyinde ya da yetkililer düzeyinde Ankara'ya gelip Türk halkına buradan mesaj vermelerini çok arzu ederdim. Biz demokrasimize sahip çıkacak güce sahipiz."
Bakan Çelik, bir cümle ile darbeyi eleştirip arkasından 10 cümle ile cumhurbaşkanı ve başbakanın demokratik değerlere bağlılığını sorgulayan yaklaşımları şiddetle reddettiklerini vurgulayarak, "Bir cümle ile darbe reddedilip 10 cümle ile demokratik değerler sorgulanamaz. Her ülke her ülkeyi eleştirebilir. Türkiye'yi de eleştirebilirler. Eleştirmek demokratik kültürün değeridir. Eleştiri ile Türkiye karşıtlığını biz birbirinden ayırıyoruz." şeklinde konuştu.
Türkiye'nin Fransa'da yaşanan terör saldırıları sonrası tutumunu ve destek mesajlarını anımsatan Çelik, "Bugün bizim Fransa'daki saldırılarda kurduğumuz cümleyi dünyanın kurma zamanıdır. Ne demiştik, 'Kayıtsız şartsız bu terör eylemini lanetliyoruz, kayıtsız şartsız Fransız halkının yanındayız' Bugün söylenmesi gereken odur." dedi.
OHAL KARARI
Türk demokrasinin kalitesinin, diğer demokrasilerden daha az olmadığının, çok daha güçlü bir toplumsal bilinçle korunduğunun net bir şekilde ortaya konulduğunu ifade eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçmişte demokrasiyi kısıtlamak için OHAL ilan ediliyordu. Bugün karşı karşıya olduğumuz saldırının şiddeti karşısında birincisi demokrasiyi korumak için, ikincisi hukuk devletimizi korumak için, üçüncüsü vatandaşlarımızın hak ve hürriyetlerini korumak için, dördüncüsü toplumsal barışımızı korumak için, bu darbe dalgasına karşı bir güvenlik seti olarak OHAL kararı alındı. Bu hukukun içinde alınmış bir karardır."
OHAL'i düzenleyen anayasal maddesinin, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi'nin ilgili maddesiyle mukayese edildiği
zaman Türkiye'deki maddenin çok daha özgürlükçü olduğuna
işaret eden Çelik, "AB değerleri açısından çok daha takdire
şayan olduğu açık biçimde görülmektedir. Hiçkimse 'Demokratik hak
ve özgürlükler askıya alınıyor, Türkiye geriye gidiyor' diye
değerlendirmede
bulunamaz." açıklamasında bulundu.
Çelik, böyle bir günde taraflara şiddetten uzak durulması tavsiyesinde bulunmanın demokrasiyi savunmak olmadığını kaydederek, "Bu yaklaşım demokratik hükümetle, darbe arasında bir eşitleme yapmaktır. Taraflara değil, darbecilere bunu söyleyeceksiniz. Taraflara söylerseniz buradaki üslubun darbe yapan Sisi için kullanılan üslup olduğunu hatırlatırız. Darbe yapan Sisi için kullanılmış üslubun Türkiye Cumhuriyeti hükümeti için kullanılmasını asla kabul etmiyor, reddediyoruz." ifadelerini kullandı.
Gerek NATO içindeki müttefiklerin gerekse AB içindeki paydaşların, Türkiye'yle bu demokrasi mücadelesi çerçevesinde yeni bir milat esas alarak yeni bir süreç başlatmaları gerektiğini belirten Çelik, "Demokratik kurumlarımız arasındaki ilişkileri güçlendirecek adımlar atmaları gerekmektedir. Türkiye AB'de temsil edilen değerlerin korunması bakımından dünyanın en ön safında yer aldığını tankların namlularına, F16'lara karşı durarak göstermiştir" dedi.
Bakan Çelik ayrıca şunları söyledi:
"NATO ordusu olan ordumuz içerisinde bu şekilde sapık bir dini inanışa dayalı diktatörlük kurma hevesinin temizlenmesi, NATO ordularının geleceği açısından da önemli bir faaliyettir. Bu nedenle ülkemizle dayanışma içerisinde olunması, ortak güvenlik şemsiyemiz olan NATO'nun geleceği açısından da son derece önemli olacaktır."