Ömer Çelik: Bildiriyi baştan aşağı reddediyoruz
Abone olAK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MYK gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik yaptığı açıklamada, "Bildirinin neye hizmet ettiğini biliyoruz. Tek hizmet etmediği şey, Türkiye Cumhuriyeti'dir, Türkiye'nin demokrasisi, sivil siyasetidir." ifadelerini kullandı.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, 'bildiri’ yayımlayan 104 emekli
amiralle ilgili Beştepe'deki Değerlendirme Toplantısı'nın ardından
başlayan AK Parti MYK sonrası önemli açıklamalarda bulundu. Çelik
konuşmasında 'bildiri'yle ilgili olarak 'Türkiye'nin huzurunu
bozmaya kimsenin hakkı yoktur' dedi.
Ömer Çelik'in açıklamalarından satır başları:
TBMM çalışmaları da değerlendirilecektir. Emekli amirallerin yayınladığı bildiri ile ilgili tüm tartışmaları izliyoruz. Tarihte geçmişte gördüğümüz gibi siyasete müdahale teşebbüsüdür. Bildirinin neye hizmet ettiğini biliyoruz. Tek hizmet etmediği şey, Türkiye Cumhuriyeti'dir, Türkiye'nin demokrasisi, sivil siyasetidir. Tabii Türk siyasi hayatı bu tip bildirinin demokraside neyi tetiklediği, ne büyük sonuçlar doğurduğunu hepimiz biliyoruz. Bunun hiçbir şekilde küçültülecek bir taraf yoktur. 103 emekli amiral Cumhurbaşkanımızın Ankara dışında olduğu bir gece yarısı böyle bir şey yayınlıyorlar. Bunun hiçbir tarafında vatanseverlik olamaz. Türkiye'nin huzurunu bozmaya kimsenin hakkı yoktur. Hukuk dışı bir teşebbüstür.
'En güçlü tepkiyi vereceğiz'
Bu bildiri karşısında aslında geçmişteki geleneği sürdürerek
demokrasi iklimini zehirleme teşebbüsüne neden oluyorlar. Bunların
hangi mekanizmalar içinde gerçekleştiğini çok iyi biliyoruz.
Kayıtsız ve şartsız net neye hizmet ettiğini biliyoruz. Baştan
aşağı reddediyoruz. Siyasi ve hukuki olarak en güçlü tepkiyi
vereceğiz. CHP sözcüsü diyor ki 'Bunlar eleştirilebilir, ötesi
haksızlık olur', O zaman yine bu süreçlere sessiz kalarak, iş işten
geçtikten sonra ne diyorlardı, 'Evet bu yapılanlar yanlıştı,
iktidarın da çok yanlışı vardı.' Demokrasiyi virüs olarak
gördükleri için muhtıra olmaksızın kendilerinin aşılamayacağına
inanıyorlar.
'Ne gibi masum tarafı olabilir'
Bu üslupla,
bu içerikle gece yarısı böyle yayınlanmasının ne gibi masum tarafı
olabilir? Ses çıkarılınca ne oluyor, fikir hürriyeti diyorlar. Siz
askeri sıfatları kullanarak, örgütlenerek bildiri yayınlayacaksınız
ve bunun masum görünmesini isteyeceksiniz. Bununla güçlü bir
mücadelenin devam etmesi gerekiyor. Sivil toplumundan
üniversitelere son derece güçlü tepki verilmesinden memnun
duyuyoruz. Böyle bir teşebbüs karşısında güçlü bir şekilde
sahiplenmenin olması, Türkiye'nin kazanımlarının artık
kurumsallaştığını göstermektedir.
'Türkiye karşıtı ülkelerdeki sevinci
görüyoruz'
Zaman ayarlı siyasi krizler olurdu. Doğu
Akdeniz'deki Libya'daki durumlara bakın tam bu zeminde salı günü
AB'nin ziyareti varken zaman ayarlı bir saldırıyla karşı karşıya
olduğumuz açıktır. Bütün dünyaya '104 emekli amiralden Türk
hükümetine bildiri' diye haber geçiyor. Kimi sevindiriyor
bu? Yunan medyasını görüyoruz. Türkiye karşıtı ülkelerdeki sevinci
görüyoruz. Her demokrasi, demokratik toplum bunun anormal bir
durum olduğunu tespit ederek, buna karşı tavır alır. Bunu sıradan
göstermeye çalışanların aslında buna zımnen destek vermeye
çalışmasıdır. Bu son örnekte olduğu gibi devlet size görev
yetki vermiş ve siz görev süreniz boyunca takdir edilerek bir yere
gelmişsiniz. Bu yaptıkları Türk Silahlı Kuvvetleri'ne
saygısızlıktır. Millete saygısızlıktır. Türkiye'nin
demokrasisi korunsun diye verilen sıfatların her şeyden önce bu
devlete ve millete saygısızlıktır. Görev döneminde yaptıkları
başarı ile anılmaları gerekirken bu şekilde anılacak şekilde tavra
girmeleri kendilerine bir suikasttir.
'Savunanlar imzalayanlardan daha
zararlıdır'
Tepki gösterildikten sonra bunu bilmiyormuş
gibi davranmalarının hiçbir tutarlı yanı yoktur. Sinsi ve kurnaz
yaklaşımla kayda geçmiş olur. Bunu savunanların bildiriyi
imzalayanlardan daha zararlıdır. Bunun sınırı ve tahrip gücü
demokrasiyi zehirlemeye çalışanların diğerlerinin desteğiyle
olur. Geçmişte de gördük bunu, şimdi de görüyoruz. Sessiz
kalsaydık muhtıra olacaktı, sessiz kalmayınca ifade özgürlüğü diye
altına sığınacaklardı. Silahlı kuvvetlerin bir zamanlar
üniforması giymiş olanların bu şekilde gündeme gelmesi TSK'ya
haksızlıktır. Bir emekli olsa bile Türkiye'nin başkomutanını hedef
alması bellidir. Şu bildirinin yayınlandığı andan itibaren
Türkiye'deki ve dünyadaki algısına bakın. Türkiye'ye yatırım yapmak
isteyenlerin algısına bakın. Yarın AB ile gerçekleştirilecek
ziyaret algısına bakın. Bunlar önce tutuyorlar 'Biz bu
bildiriye karşıyız, ama AK Parti'nin işine yaradı' diyorlar. Sırf
AK Parti'nin işine yarıyor diye demokratik tepki veremeyenlerin
durumu ortadadır. Gündeme değiştirmeye çalışanlar, bu bildiriye
imza atanlardır.
'Zehirli bir iklim istiyorlar'
Buna karşı
çıktıktan sonra her bir partinin söylemesi gerekenin, diyor ki 'Bu
konuya girmeden şu şu konularda ne diyorsunuz' diyerek buna onay
vermesinin demokratik izahı olabilir mi? Son derece ucuz
cümleler var; "emekli askerler beylik tabancayla mı yapacak?" 3-5
tane daha şey arkasına takılır, bir bakarsınız 2-3 hafta ülke anti
demokratik zemine sahip olmuş. Milletin hukukuna sahip çıkmak için
anayasal düzene sahip çıkmak gerekir. Antidemokratik zehirli
bir iklim istiyorlar. Keşke bütün partiler aynı şekil duruş
sergileseydi. Ama bazı partilerin yazılımı demokrasiyi virüs gibi
algılıyor. Bugün bunların rahatsızlığı, anayasal düzene tam
sağdık bir ordunun varlığıdır. Dolayısıyla, TSK'yı zan altında
bırakmaya çalışıyorlar. Bu bildirileri ortaya koyanlardan daha kötü
muhtıra siyaseti içerisindedirler. Hukuk dışı vatanseverlik
olmaz. Geçmişte hukuk dışına çıkmış söylemleri kullanarak aynı
şekilde sivil siyasete ayar verme teşebbüsü olarak
söylüyorum. Emekli olmuş kişilerin TSK adına konuşma hakkı
yoktur. TSK adına MSB ve kademe komutanlığı konuşur.
'Yargı sürecini takip edeceğiz'
Emekli
olmuşsunuz ayrılmışsınız, yine TSK içinde yetişmiş evlatlar emir
komuta ediyorlar. Atatürk konusunda daha az hassasmış
gibi ithamda bulunuyorsunuz. Bu büyük bir saygısızlıktır. Siz hangi
yetkiyle kendinizi engizisyon mahkemesi yerine koyup Atatürk
hakkında yargılamaya koyuyorsunuz. Doğrudan Cumhurbaşkanlığı
makamını, MSB'yi hedef alan, Türk askerlerini hedef alan bir siyasi
saldırı olarak görüyoruz. Yargı süreçlerini de takip edeceğiz.
CHP üyesi amirallerin görevde olan subaylarla bağlantısı
var mı?
İçlerinde çok sayıda CHP üyesi var. Fakat bunun
etkisi vardır ya da yoktur bilemem. Daha vahimi olan şu, Siyasi
tarihimize baktığımızda iki söylem arasında kullanıyor. Şimdiye
kadar muhtıra, hiçbir darbe karşısında CHP'nin demokratik bir tavır
aldığını görmedik. Pandemiden önce Kızılcahamam toplantısında genel
başkanlarının demokratik bir açılımı olmuştu. Partilerin siyasi
krizlerde karşılaştığı durumlar da daha iyi görürsünüz. Geldiğimiz
nokta bir siyasete müdahale etmeye çalışan örgütlenmiş, 104 askerin
gece yarısı yayınlanan bildiriye karşı "bu iş yanlış olmuştur" diye
3 kelime kuramıyorlar. Tuttular bu muhtıranın yanında durarak,
bildirinin murat ettiği şekilde, AK Parti mensuplarını tehdit
etmeye kalktılar. 24 saat içinde yaşadıklarımız, aylarca demokrasi
söylemiyle maket kurdular, ilk krizde ortadan gitti. Ortadoğu
rejiminde bile kalmayan bir şeyi bugün toplumumuza
önerebiliyorlar. 3 kelimelik bir cümle. Bu iş yanlıştır. Bunun
yerine 3 bin tane, 30 bin tane bu siyasete müdahale teşebbüsüne
güzelleme yapıyorsun. Yargının işine benim bir şey söylemem
mümkün değil. Bu tip işlerin mutlaka yurt içi, yurt dışı bağlantısı
ve görev içinde bulunan kahraman askerlerimizi bu işin içine
sokmaya çalışılıyor. 15 Temmuz'da da gördük. Yargının işi
ayrıdır. Ben siyasi analiz yapıyorum geçmişle ilgili olarak.
Cumhuriyet Başsavcısı çok yönlü olarak araştırıp bunu
görecektir.
Bildiride dış bağlantı var mı?
Bu Türkiye'deki bildiri geleneğinin iç ve dış bağlantısı oluyor. Bu somut olayla ilgili olarak bir bilgiye sahip değilim. Soruşturma sonrasında ortaya çıkacaktır.