İstiklal marşımız milletimizin baş tacı..
Göğsümüzü kabartan, tüylerimizi diken diken eden Türk milletinin
sembolü..
Dünyada eşi benzeri yok..
Avrupa Şampiyonası’nda İstiklal Marşı’nı dinleyen ünlü
bir yazar bakın ne demişti.
“Türkiye milli marşı kalbimin tam ortasına korku
salıyor."
Milli Marşımız Türk evladı olarak başımızın tacıdır..
Onun dışında öyle şarkılarımız, şiirlerimiz, marşlarımız vardır
ki..
Milletin sesi olur..
Tek yürek söylenir.
Milletin bütünleşmesine vesile, ayrılıkların ortadan
kaldırılmasına bir araç olur..
Bir efsane şarkı, şiir, marş olarak hep anılır..
Okundukları zaman tüylerinizin diken diken olmaması
mümkün değildir.”
Alıp götürür sizi bayrağa, şehide, vatana...
Bir milli marş gibi söylenir..
Yıllar geçse de hiç eskimez..
Besteleyen, söyleyen milletin sanatçısı
olur..
İşte bugünlerin de ortak bir gönül şarkısı var..
İstiklal Marşımızdan sonra en fazla okunan, adeta marş
olmuş bir şarkı..
14 yıl önce bestelenmiş ve hiç eskimeden söylenmeye devam eden
Türkiye Cumhuriyeti ilelebet devam ederken söylenecek bir şarkı,
bir marş gibi..
Daha düne kadar ‘milliyetçilerin şarkısı’ denilerek
söylemekten kaçınanlar vardı bu ülkede!
MHP’nin her seçim şarkısıydı ama gönüllerde söz konusu
Türkiye olduğu zaman hep var oldu..
İşte bugün..
Geç de olsa sağcısı, solcusu, muhafazakarı, liberali
tarafından hakkı teslim edilmeye başlanan, herkesin dilinde o
şarkı..
“Ölürüm Türkiye’m”
Yeni keşfedilmiş gibi..
Varsın olsun..
Yeter ki olsun...
***
Baş koymuşum Türkiye’min yoluna..
Düzlüğüne, yokuşuna ölürüm..
Asırlardır kır atımı suladım..
Irmağının akışına ölürüm Türkiye’m..
Sevdalıyım yangın yeri bu sinem..
Doksan yıldır çile çekmiş hep ninem..
Pınarlardan su doldurur Eminem..
Mavi boncuk takışına ölürüm Türkiye’m
Düğünüm, derneğim, halayım, barım..
Toprağım, ekmeğim, namusum, arım..
Kilimlerde çizgi çizgi efkarım..
Heybelerin nakışına ölürüm Türkiye’m..
Hey hey hey, hey heeeeyyy...
***
Kim söylüyor..
Uzun yıllardır bir köşede ama dimdik ayakları üzerinde
durmuş bir sanatçı olarak, ‘adam gibi adam’ ifadesinin tam
karşılığı olmuş, Konyalı çiftçi bir ailenin 7 çocuğundan biri
Mustafa Yıldızdoğan..
Yıldızdoğan’ın söylemiyle Türkiye ile özdeşleşmiş bir
şarkı..
15 Temmuz’a kadar sadece MHP’lilerin dilinden düşürmediği, milli
duyguları kabartan bu muhteşem şarkı, 15 Temmuz sonrası şimdi tüm
milletin ortak sesi..
İster MHP’li, ister CHP’li, ister AK Parti’li olsun her
gece ‘Demokrasi nöbetinde’ meydanları dolduran milyonlarca
insanımızın kenetlenerek dosta düşmana haykırdığı bir milli
şarkı haline geldi..
Türkiye’nin bütün siyasi genlerini buluşturdu..
Ölürüm Türkiye’m..
Böylesine güzel bir şarkıyı bu ülkeye kazandıran artık
sadece sanatçımız değil, milli sanatçımız Mustafa Yıldızdoğan’a
bugüne kadar hak ettiği değerin verilmemesi nedeni ile vefa
borcumuz olduğunu düşünüyorum..
Hele hele bu ülkede hak etmedikleri halde büyük değer gören,
görüntü vermekten başka bir şey yapmayan, her dönemin adamı olan,
bukalemun gibi fikirleri değişen sanatçılar karşısında Yıldızdoğan
bu ülkenin gerçek bir sanat yıldızıdır..
Millidir..
Karşılıksız, katıksız, reklamsız bir Türkiye
sevdalısıdır..
Beyefendiliği ve duruşu ile de bir örnektir..
Reklamı çok sanatçılardan eksiği yok, fazlası
vardır..
Her zaman vatanına, milletine, bayrağına, devletine
sadakati ile öne çıkmış, 15 Temmuz gecesi başlayan demokrasi
nöbetlerinde “Ölürüm Türkiye’m” ile 79 milyonun sesi
olmuştur..
O nedenle derim ki..
Sık sık sanatçıları, sporcuları ağırlayan
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Mustafa Yıldızdoğan’ı da
davet ederek bağrına basması, çok güzel ve anlamlı
olacaktır..
Ve 79 milyonu “Ölürüm Türkiye’m” şarkısı
ile ortak milli duyguda buluşturan Yıldızdoğan’a devletin
televizyonu TRT de artık kapılarını açmalıdır.
15 Temmuz gecesi ellerindeki ay yıldızlı bayrakları ile
tankların önüne çıkan, üzerlerine yağdırılan bombalara, kurşunlara
aldırış etmeyen şehitlerimiz ve gazilerimiz, yeni bir istiklal
savaşının kahramanı olurlarken ‘ÖLÜRÜM
TÜRKİYEM’ diye haykırmıştır..
Ne güzel diyor..
Baş koymuşuz Türkiye’nin yoluna..