Ölümü bekleyen yaşlı istemiyoruz
Abone olCevahir Kongre Merkezi'nde düzenlenen konferansta, Bakan Fatma Şahin ve Emine Erdoğan yaşlıları konuştu.
Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı Fatma Şahin ölümü bekleyen yaşlılar
istemediklerini söyledi.
Başakşehir Belediyesi tarafından Cevahir Kongre Merkezi’nde
düzenlenen “1. Uluslararası Yaşlanma Sanatı Kongresi”ne Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in yanı sıra Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Başakşehir Belediye Başkanı
Mevlüt Uysal, Prof. Dr. Canan Karatay ve çok sayıda davetli
katıldı. Toplantıda konuşan Bakan Şahin, “Hepimizin kaçındığı fakat
kaçınsa bile gitmeye mecbur olduğumuz hayat yolculuğu var. Bu
yolculukta doğup, büyüyüp ve öleceğiz. Yaşlılık, yaşlanma hiç
kimsenin tercih ettiği bir şey olmamasına rağmen kaçınılmaz bir
olgu.
DOĞUMDAN ÖLÜME MUTLULUĞU NASIL SAĞLARIZ
Bu noktada doğumdan ölüme aktif yaşlanma, mutluluğu nasıl
sağlayacağız deyince de burada da bilim dünyasının bize verdiği
bilgiler doğrultusunda politikalar üretmek en büyük görev
alanlarımızdan bir tanesi. Yaşam, doğum ve yaşam ile ölüm
arasındaki bu yolculuğa baktığımız zaman hakikaten yaşlılık aslında
o mukaddes ve önemli bir alan ki, çünkü saçlar kendiliğinden
beyazlaşmıyor. O sakallar kendiliğinden ağarmıyor, koca bir hayat,
deneyim var. Nesiller arası büyük bir köprü var. Kültürümüzün ve
geleneklerimizin gençlerimizden bundan sonraki süreçte yaşlarımıza
gitmede büyük bir geçiş noktası var” dedi.
BİZİM İNANÇ DEĞERLERİMİZE GÖRE YAŞLILIK ÇOK
ÖNEMLİ
Yaşlılığın çok önemli olduğunu ifade eden Bakan Şahin,
“Gençlerimize baktığımız zaman gençlerimizin aynada göremediğini
yaşlılarımızın tuğlada gördüğü bir olgunluğa bir bakış açısına
ulaşıyor. Bizim inanç değerlerimize baktığınız zaman yaşlılık çok
önemli. Annesi babası yanında yaşlanınca bir ‘of’ dememenin ne
kadar önemli olduğunu, ‘küçüğe merhamet etmeyen, büyüğe saygı
göstermeyen bizden değildir’ anlayışının mensuplarıyız.
BABAMIZA OF DEMEDEN BAKABİLMELİYİZ
O zaman bu kadar önem verilen ve kıymet verilen alan içerisinde
bize düşen şey yarın onları yaşamamak için bugün gerekli tedbirleri
almamız gerekiyor. O yüzden kendi anamıza babamıza of demeden
bakabilmeyi başarmamız lazım. Çünkü hayat çok kısa ve gün gelip
hayat bittiği zaman geriye dönüp vicdanınıza baktığınız zaman ‘ben
nasıl evlat oldum, onun gönlündeki durumum neydi bu sınavı
geçebildim mi?’ dediğinizde çok olumlu gelmesi lazım. O yüzden biz
bakanlık olarak yeniden yapılanmamızdaki en büyük neden budur. Çok
güçlenmemiz lazım, güçlü politikalar üretmemiz lazım” diye
konuştu.
ÖLÜMÜ BEKLEYEN YAŞLILAR İSTEMİYORUZ
Bakan Şahin, konuşmasında 90 bin yaşlıya ve 400 bin engelliye
mali destek verdiklerini de söyledi. “Ölümü bekleyen yaşlılar
istemiyoruz” diyen Bakan Şahin, şunları söyledi:
“Yetimin, yaşlının, yoksulun, bizden yardım isteyen, bizden talep
eden herkesin yanında olabilecek güce sahip olduk. Dolayısıyla
hiçbir mazeretimiz yok. Son 10 yılda yaşlılıkla ilgili çok önemli
temel çalışmaları yaptık. 90 bin yaşlımıza ve 400 bin engellimize
mali destek veriyoruz. Pencerenin kenarında dışarıya bakıp hayatla
umudunu kesmiş, ölümü bekleyen yaşlılar istemiyoruz. Hayatı son
nefesine kadar hem bu dünya hem öbür dünya için aktif bir şekilde
çalışmamız gerektiğini biliyoruz. Yalnız kalmaktan korkuyorlar, o
yüzden onların yanında olmalıyız.”
EMİNE ERDOĞAN: " HER NEFESİMİZİ SON NEFES GİBİ
ALIYORUZ"
Emine Erdoğan ise, “Hepimiz aslında her gün her doğan güneş ile
birlikte yeniden doğuyoruz. Her sabah yeni bir güne gözlerimizi
açıyoruz. Doğum ve ölüm arasında süresi belli olmayan hayat çizgisi
üzerinde aslında her gün yeni bir hayata başlıyoruz. Doğduğumuz
günden itibaren hepimiz çok iyi biliyoruz ki bize verilen süre
bellidir. O süre ne bir saat öne alınacak ne bir saat
ertelenecektir. Onun için her günümüzü ilk gün, her günümüzü bir
son gün gibi yaşıyor, her nefesimizi ilk nefes, her nefesimizi
belki de son nefes olarak alıp veriyoruz.
BİZE EMANET OLARAK VERİLEN RUH VE BEDENLE
İLGİLİYİZ
Biz bizim için mukadder olan saatle değil, bize emanet olarak
verilen ruh ve bedenle ilgiliyiz. Onlardan sorumluyuz. Bu
sorumluluğun gereği olarak her günümüzü bir yeni gün olarak görmek
zorundayız. 7 aylık bir bebekle, 7 yaşındaki bir çocukla, 17
yaşındaki bir gençle, 70 yaşındaki bir ihtiyarın başladığı gün aynı
gündür. Hepsi güne aynı tazelikle, aynı umutlarla uyanır. Hepsi de
yaşlarının verdiği birikim kadar günü değerlendirir. Nasıl ki aynı
güne, aynı güneşe merhaba dedilerse, aynı gün ve güneşe elveda der.
Bu hayat dairesi içerisinde yaşlanmak asla geride kalmak değil,
edindiği birikim ve olgunlukla daha ileride belki de daha yüksekte
olmaktır” dedi.
Yaşlanmayı dağa tırmanmaya benzeten Emine Erdoğan, “Çıktıkça
yorgunluğunuz artar ve nefesiniz kesilir ama görüş açınız
genişler.
Yaşlılar bir bebekle, bir gençle aynı güneşin altında nefes alıp verirler ama yaşlılar hiç kimsenin görmediğini görecek ve anlayacak kadar büyük bir hazinenin de sahibidirler. Dinimizde ve kültürümüzde dünyada pek fazla örneği olmayan güzel ve anlamlı kavramlar vardır. Kamil olmak, kemale ermek deriz. Bu kavramlar aynı zamanda birer rütbedirler. Bu rütbeler okumakla, araştırmakla, peşinden koşmakla değil yaşlanmakla, olgunlaşmakla, pişmekle elde edilebilecek rütbelerdir. Yaşlılar bu rütbelere ulaştıkları için her toplumun adeta kutup yıldızıdırlar” diye konuştu.
YAŞLILARINI DIŞLAMIŞ BİR TOPLUM YILDIZINI KAYBETMİŞ BİR TOPLUMDUR
Emine Erdoğan, “Yaşlıları ile irtibatını kesmiş bir toplum
aslında kemal ile hikmet ile kanaat ile irtibatını kesmiş
toplumdur. Yaşlılarını dışlamış bir toplum inanın kutup yıldızını,
yani yönünü, istikametini kaybetmiş bir toplumdur. Yüzyıllardır çok
okuyan mı çok gezen mi bilir tartışılır. Ben inanıyorum ki çok
okuyanın, çok gezenin ötesinde çok yaşayan bilir. Hem de
derinlemesine bilir. Aslıyla tam manasıyla bilir. Millet olarak
tarihimiz boyunca bu birikimden, bu hikmetten ziyadesi ile istifade
ettik. Bu günleri de yaşlılarımıza hürmet sayesinde inşa ettik.
HAREKET VE HIZ YAŞLILARI ÖTELİYOR
Ne yazık ki hareketin ve hızın, buna paralel olarak yalnızlığın ve bencilliğin arttığı bir dünyada yaşıyoruz. Hareket ve hız günlük hayatta yaşlıları ötelerken, yalnızlık ve bencillik de yaşlılarımıza hürmeti ciddi şekilde azaltmaktadır. Aile ile büyüyen bir Türkiye, çocuklarının umudu eksilmiş değil, umudunu çoğaltmış bir Türkiye, yaşlılarını dışlayan değil, yaşlılarına sahip çıkan bir Türkiye en büyük sevdamız. Ancak yaşlılarımıza hürmet göstermek bizi o hedeflere ulaştıracaktır” diye konuştu.
Daha sonra konuşma yapan Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt
Uysal ise, çocuk, engelli ve yaşlılara sahip çıkılması gerektiğini
belirterek, “Her toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzda da zayıf
olan kesimler vardır. Bu desteğe ihtiyacı olan kesimler öncelikle
kamu kurumu olarak, devletin kamu kurumlarının devamında da her
bireyin sahip çıkması gereken kesimlerdir. Bunlar çocuklar,
özürlüler, yaşlılardır. Yaşlılarımıza saygımız çok fazladır. Belki,
zayıf kesimler arasında yaşlılarımız en fazla bireyler arasında
destek gören kesim.
SAYGI GÖNLÜMÜZDE DE OLSA İCRAATA GELİNCE
ZAYIFLIYOR
Fakat, gelişmiş toplum, köyden şehre inmiş toplum haline dönüşünce artık o eski sevgi, saygı gönlümüzde olsa da icraata gelince zayıflıyor. Gerçekten şu anda yaşlılarımıza ne kadar sahip çıkmak istesek de kurumsal olarak onların sahiplenilmesi, dertleri ile dertlenilmesi, ömürlerinin sonunda mutlu bir hayat yaşayabilmeleri zaman zaman sıkıntılı hale gelebiliyor. Eğer bunu bazı toplumlar acıları yaşayarak güzel şeyleri yapmayı öğrendilerse, biz de onlardan kurumsallaşmış hale dönüşmüş o güzel hizmetleri belki almamız, onların yaptıklarının daha iyisini yapmamız gerekir. Bugün burada belki gelecekte güzel yapılmayı planlanan şeylerin ilk meyvesi oluşacak” dedi.
Emine Erdoğan, programda Prof. Dr. Canan Karatay ile bir süre sohbet etti. Konuşmaların ardından Başkan Uysal, Bakan Şahin ve Emine Erdoğan’a çiçek takdim etti.