ANKARA Üniversitesi, 10 türü Türkiye kökenli, 6 türü ise endemik olan 'su ayısı tardigrada'ların hayatta kalma becerisini incelemeye aldı. Araştırmalara göre 1.5 milimetre boyundaki tardigradalar, o kadar dayanıklı ki tüm canlı türleri ortadan kalksa bile 10 milyar yıl neslini devam ettirebilecek. Kaynak oluşturma çalışmaları tamamlanan araştırmayı, Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi desteğiyle Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Altındağ ve ekibi yürütüyor. Altındağ, suayısını moleküler inceleme ve DNA analizine tabi tutacakları projenin amacını şöyle anlattı: "Bu, uzun soluklu ve titiz bir çalışma. Düzce ve Zonguldak'ta incelemeler yapılıyor. Tardigradaların nasıl bu kadar dayanıklı olduklarını araştırıyoruz. Araştırmalar sonucunda bu genler insan genine aktarılabilir ve insan ömrü uzatılabilir. Hedef, insan ömrünü uzatmak. NASA su ayılarını uzaya gönderdi. Uzaydaki koşullara rağmen hayatta kaldıkları görüldü. Dahası dişilerden bazılarının uzayda yumurtladığı ve yeni doğanların sağlıklı olduğu belirlendi. Su ayısının doğum sonrasında sahip olduğu hücre sayısı hayatları boyunca sabit kalıyor." 2007 yılında bilimsel adı 'tardigrade' olan, ama 'su ayısı' olarak da bilinen mikroskopik bir canlı türü, uzay ortamında sağ kalmayı beceren ilk hayvan olma ünvanına ermişti. Tardigrade, mikroskopla bakıldığında bir ayıya benzediği için su ayısı olarak adlandırılıyor. Uzayın oksijensiz boşluğunda, üstelik dondurucu bir soğukta güneş rüzgarlarının radyoaktif etkisine karşı göğüs germek, her yiğidin harcı değil. Su ayısı, -272 derece ile 151 derece arasındaki sıcaklık koşullarında yaşayabiliyor. Peki boyu bir milimetreyi bile bulmayan, fakat dünyanın en dayanıklı hayvan türü olarak tanımlanan su ayısı yerküreden ayrılsa dahi yaşamayı nasıl sürdürüyor? Uzayın vakum etkisi altında kalmasına karşın aşırı susuzluğa ve kozmik ışınlara yenik düşmemeyi nasıl başarıyor? Bilim insanları, yıllar süren araştırmalar sonucunda bu sorunun yanıtını buldu. Birleşik Devletler Ulusal Bilimler Akademisi (PNAS) tarafından yayımlanan makaleye göre, su ayısının sırrı genlerinde. Su ayısının DNA'sının altıda biri, başka organizmalardan geliyor. Su ayısı kuruduğu zaman, DNA'sı küçük parçalara bölünüyor. Tardigrade tekrar suyla buluşup DNA'sını tamir ettiği zaman ise hücre zarlarından içeri yabancı organizmaların DNA'ları giriyor. Bu genetik varyasyon sayesinde su ayıları, zorlu koşullara uyumsağlayacak şekilde evrilme imkanı sağlıyor.