Ölümden sonra sanal hayat var mı?
Abone olFacebook, twitter, flickr, blogger diye uzayıp giden sosyal paylaşım ağlarında ölümsüzlüğümüz sürüyor. Peki dünya hayatı kadar fani olmayan sanal hayattaki mirasımız ne olacak?
Konu tatsız olsa da, dünyanın dört yanında öldükten sonra
yapılacak şeyler belli. Bir cenaze töreni, yasla geçen günler, geri
kalanları teselli eden anılar, eşyalar...Mektupları, fotoğrafları,
eşyaları paylaşmak kolay da, ya sanal kimliklerimiz? İçimizi
döktüğümüz ya da düşündüğümüzü paylaştığımız bloglar, yazdığımız
twit’ler, flickr fotoğraflarımız, facebook arkadaşlarımız... Artık
kağıt kalem kullanmayı azalttık da, sanal âlem seyrimizi
torunlarımıza aktarabilecek miyiz?
Radikal'den Ayça Örer'in hazırladığı dosyada çarpıcı bilgiler yer
alıyor:
İnsanların haberleri telgrafla, radyoyla, televizyonla duyduğu,
mektuplaşıp arkası yazılı fotoğraflarla hasret giderdiği zamanlar
biteli çok oldu. Elinizin altında internet varsa her şeye anında
ulaşabiliyor, hayatımızla ilgili gelişmeleri sanal ya da gerçek
arkadaşlarımızla paylaşıyoruz. Peki aniden ölürsek ardımızda kalan
online miras ne olacak?
Sanal anılar tartışması başlamışken, hukukçuların gündemine yeni
bir tartışma konusu girdi; sanal miras. Flickr’da milyarlarca
fotoğraf var, Youtube’a her gün milyonlarca video yükleniyor,
Milyonlarca Facebook üyesi statü güncelliyor... Facebook
rakamlarına göre, her yıl yaklaşık 375 bin üye hayatını kaybediyor.
Bu insanların arkalarında bıraktıları profiller eğer yakınları
tarafından kapatılmazsa hepsi “hayalet profillere” dönüşüyorlar.
Sosyal ileşitim ağlarında birbirilerini tanıyan, bu ağlar üzerinden
ilişki kuran insanların ölüm karşısındaki tutumları akademik bir
ilgi alanı haline gelirken, birbirlerini hiç tanımadan ilişki kuran
bu insanların yaşadığı kayba da “yas” denilebileceği konusunda
psikologlar hemfikir.
Kansaslı yazar Mac Tonnies’ın hikayesi bunu doğruluyor. Bilimkurgu
hikayeleri yazan, küçük ama yazılarını ilgiyle takip eden bir
okuyucu kitlesi olan Tonnies 34 yaşında kalp rahatsızlığı yüzünden
vefat etti. Bir süre sonra ondan haber alamayan okuyucuları
Tonnies’in akıbetini araştırmaya başladı. Vefat ilanının
yayımlanmasından sonraysa, adına bir site oluşturuldu ve taziye
mesajları buradan yayınlanmaya başladı. Tonnies’in hikayesi
internette oluşturduğu sanal kimlikle şöhret kazanan ve ardından
“sanal keder” bırakan insanlara iyi bir örnek.
“Sanal dünyada ölüm” tartışmanın diğer boyutu. Gazeteci William
Bernister’in vefatıyla ağabeyinin Facebook hesabını silmek istemesi
yeni bir tartışmayı körükledi. Facebook’un hesabı silmek
istememesiyle başlayan tartışmanın ardından hukuk mücadelesi
başladı. Sonuçta hesap kapandı ama geride “Ölümden sonra sanal
dünyada neler oluyor” sorusu kaldı.
Hesapları çöpe mi
atalım?
Örer'in araştırmasından diğer ayrıntıları
okumak için ikinci sayfaya geçiniz
Hesapları çöpe mi atalım ?
Sanal kimliklerin ne olacağı sorusuna sosyal iletişim ağları ve web
tabanlı e-posta sağlayıcıların verdiği yanıtlar çeşitleniyor.
Hotmail ve Gmail yasal varis olduklarını kanıtlamaları halinde
şifreyi mirasçılarla paylaşırken, Yahoo ve MySpace şifreyi kimseyle
paylaşmıyor. Şifreyi öğrenmek için iletişim bilgileri, e-mail
adresi isteniyor, en az bir kez ölen kişiyle mail’leşmiş olmak
gerekiyor. Onun dışında ölüm belgesi ibraz etmek de gerekli.
Hiç kullanılmadığı takdirde Hotmail hesabı 270 gün içinde
kapanıyor. Bu süreden önce başvuran yasal varisler giriş izni elde
edebiliyorlar. Facebook’sa hesabın varisler tarafından
“Anıtlaştırılması” ya da “Kaldırılması” seçeneklerini sunuyor.
Anıtlaştırma tercih edildiğinde hesap yorumlarla devam ediyor,
arkadaşların erişimine açık oluyor.
Acıtan profiller
Facebook profillerinin ölümden sonra anıtlaştırılması insanların
şikayet ettiği konulardan. Sevdiklerini sürekli facebook profilinde
görenler, ölüm acısının yinelenmesinden şikayetçi. Ekşi Sözlük’te
“Ölen İnsanların Facebook Hesapları” başlığı altında yazan
‘sözlükte bulunmayan kelime’ nick’li yazar bu duyguyu
özetliyor:
“Bakmanın ne kadar kötü olduğunu zamanla anladığınız profillerdir
bunlar. Listemde bir arkadaşım vardı. Elim ne olduysa gitti, arama
motorunun listeleyen isimlerden biri onun ismiydi. Gezinmez
olaydım: çünkü o insanın ölüm müzesi gibi bir şeydi bu. Biz
çalışırken o hâlâ okuyordu, hayal kuruyordu, planları vardı. Hiçbir
zaman ruh halini yazamayacak bir ileti, hiçbir zaman ‘ya o da bu
videoyu koymuş, aslında kaç yıllık video bu’ diye tatlı şikayetleri
yapamayacağınız haber akışları, hiçbir zaman varlığından bile
haberdar olmayacağınız bir profil. Biraz da ölüm gerçekliğini
tattırdığından, az samimiyetiniz olsa da var olan anıları
canlandırıp ölümüyle hüzünlendiren, ölmüş kişilerin terk
eyledikleri hesaplar bunlar.” Facebook’un mirasçıların kullanımına
bıraktığı sayfalara arkadaşları bakabiliyor. Twitter’ınsa ölüm
halinde uyguladığı özel bir prosedür yok.
Yani sanal ömür gerçek hayattaki kadar fani değil. Ölümden sonra
sanal da olsa hayat sürüyor.
Anı sayfalarında yaşıyorlar
Son yıllarda Türkiye’yi üzen ölümler facebook’ta hatırlanıyor,
profil sayfaları anı sayfalarına dönüştürülüyor. Hayatını zamansız
kaybedenlerin yakınları sayfaları açık tutarak acılarını
paylaşıyor
Not: Bu hesaplara sadece arkadaşların hesapları üzerinden
ulaşılabiliyor. Dış aramalara açık değiller.