Ölümcül kuş gribi manşetlerde
Abone olTürkiye bu sefer de 'Kuş Gribi' haberleriyle Avrupa Basını'nın manşetlerine taşındı. Gazetelerin manşetlerinde,' kuş gribi' vakalarının ölümcül olduğu haberleri yer alıyor.
Guardian gazetesi, "Kuş gribi Avrupa'yı vururken, aşı alarmı.
Türkiye'de ölümcül virüs tipine rastlandı" manşetiyle çıkıyor
bugün. Türkiye'de halkın paniğe kapılmaması için çağrılarda
bulunulduğunu yazan Guardian, Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın "Kuş
gribi tamamen kontrol altında" şeklindeki sözlerine de yer veriyor.
Haber şöyle devam ediyor: "Türkiye hükümeti eşi görülmemiş bir adım
atarak, İsviçreli bir ilaç şirketinden bir milyon kutu grip aşısı
sipariş etti. Deli dana krizi sırasında İngiltere Tarım Bakanı John
Gummer'ın kızına dana etinden yapılmış hamburger yedirdiği
görüntüleri hatırlatırcasına, Türkiye Başbakanı Erdoğan da halkı
rahatlatmak çabasıyla, orucunu tavuk yiyerek açtı." 1997 yılında
Hong Kong'da ortaya çıkan ve şimdiye dek Uzak Doğu'da 60'ı aşkın
kişinin ölümüne neden olan virüse Türkiye'de rastlanması Daily
Telegraph gazetesinin de manşetinde bugün. Gazete, "Kuş gribi
uyarısı: Risk altındakileri aşılayın" diyor. Times da manşetinde,
sadece İngiltere'de bir milyon çocuğa grip aşısı yapılması
gerektiğine dikkat çekiyor. Ancak aşılar konusunda sıkıntı
yaşanacağını da belirterek... "H5N1 virüsüne karşı bir aşı henüz
geliştirilmiş değil. Tüm aşı geliştiren tesisler H5N1 aşısı üretimi
için kullanılsa bile, tüm dünya üzerinde ancak 75 milyon doz
üretilebilir. Bilimadamları şimdi, bir dozda bulunması gereken aşı
miktarının azaltılmasının yollarını arıyor" diyor Times.
Hitchcock'luk senaryo Avrupa Birliği'nin kuş gribi tehdidi
olmadığını açıklamasından bir gün sonra hem Romanya'da hastalığa
rastlanması, hem de ölümcül virüsün Türkiye'de bulunduğunun
açıklanması Avrupa gazetelerinde tepkiyle karşılanıyor. Fransa'da
yayımlanan Le Monde gazetesi, bunun bir U-dönüşü olduğunu yazarken,
Belçika'da yayımlanan Der Standard şu yorumda bulunuyor: "1990'lı
yılların sonlarında deli dana krizi ortaya çıktığında da, önce bize
herşeyin kontrol altında olduğu söylenmişti." Almanya'da yayımlanan
Frankfurter Allgemeine Zeitung ise, H5N1 virüsünün yarattığı
tehdidin abartılmaması gerektiği görüşünde: "Kuş gribine
Türkiye'nin batısında rastlanması, eczacıların paniğe
sürüklenmelerine neden olmamalıdır. H5N1 halen sadece bir kuş
virüsüdür. Virüsün insandan insana bulaşması gibi bir olasılık var.
Ancak böyle bir şey olmadan, insanlara geçecek bir virüs
tehlikesinden bahsetmenin kimseye bir faydası yok." İsviçre'de
yayımlanan Le Temps ise aynı görüşte değil. Gazeteye göre, "Artık
mesele salgının çıkıp çıkmayacağı değil, bunun ne zaman olacağı.
Korku filmlerinin usta yönetmeni Hitchcock bile bundan daha iyi bir
senaryo düşünemezdi" 'Irak'ın bölünmesi onaylandı' Irak'ta yarın
yapılacak anayasa referandumu öncesinde, gazetelerde bu konuda da
pekçok yorum yazısı yer alıyor bugün. Guardian gazeteinde Simon
Tisdall'ın kaleme aldığı bir yazıda, anayasanın ülkeyi biraraya
getirecek bir metin mi, yoksa sadece bir barış anlaşması mı olduğu
sorgulanıyor ve eski bir Amerikan elçisinin şu sözlerine yer
veriliyor: "Bir ulus inşa etme hedefiyle başlayan çabalar, üç parti
arasında yapılan bir barış anlaşmasının müzakeresine dönüştü ve bu
da zaten meydana gelen bir parçalanmanın onaylanmasıyla sonuçlandı.
Irak'ın yeni anayasası ülkenin üçe ayrılmasını onaylıyor."
Independent gazetesinin manşetinde de Irak var. Ancak dün Nobel
Edebiyat Ödülü'nü aldığı açıklanan tiyatro yazarı Harold Pinter'ın
bu bu yıl başlarında yaptığı bir konuşmadan alınan satırlarla...
Pinter şöyle diyor: "Irak halkına işkence, misket bombaları,
seyreltilmiş uranyum, sayısız cinayet, sefalet ve aşağılama
getirdik ve buna "Orta Doğu'ya özgürlük ve demokrasi getirme" adını
verdik. Ancak hepimizin de gayet iyi bildiği gibi, orada
beklediğimizin aksine çiçeklerle karşılanmadık. Peki Irak seçimleri
ne olacak? Başkan Bush, "Askeri işgal altındaki bir ülkede özgür ve
adil seçimlerin yapılabileceği fikrini kabul edemeyiz" diyordu. Bu
açıklamayı iki kez okudum ve anladım ki, Lübnan ve Suriye'den
bahsediyor. Bush ve Blair, aynaya baktıklarında gerçekten ne
görüyor?" 'Nobel Jurisi beni niye arar?' Peki Harold Pinter, dün
Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmasıyla ilgili ne düşünüyor?
Guardian'ın haberinden aktaralım... "Haberi, resmi açıklamadan
sadece 20 dakika önce öğrendim. Bana telefon ettiler ve Nobel
jurisi başkanının beni arayacağını söylediler. Sanırım, "Niye ki?"
dedim. Başkan aradı ve "Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandınız" dedi.
Nutkum tutuldu ve birkaç dakika konuşamadım. Bundan çok etkilendim.
Bana neden bu ödülü verdiklerini ise bilmiyorum." Orhan Pamuk
davası Nobel Edebiyat Ödülü için adı geçen Orhan Pamuk'la ilgili
Times gazetesinde yayımlanan Salman Rüşdi imzalı yazıda, şu soru
soruluyor: "Yaşayan en büyük yazarını mağdur eden bir ülke, nasıl
aynı zamanda Avrupa Birliği'ne girebilir? Eğer Avrupa Birliği'nin
ilkeleri varsa, liderleri, Orhan Pamuk hakkındaki suçlamaların bir
an önce düşürülmesi için ısrar etmelidir. Pamuk'un Aralık ayına
kadar adaleti beklemek zorunda bırakılmasına gerek yoktur. Boğazın
her iki yakasında, Pamuk davası önem taşımaktadır." Thatcher 80
yaşında İngiltere'nin eski başbakanı Margaret Thatcher'ın 80'inci
yaşgününü de bugün gazetelerin ilgi gösterdiği başlıklar arasında.
Birçok gazetede, Kraliçe Elizabeth ve Başbakan Blair'den, medya
patronu Rupert Murdoch ve pembe dizi yıldızı Joan Collins'e dek
uzanan 670 kişilik davetli listesi ve Thatcher'ın Kraliçe önünde
reveransını gösteren fotoğraflarla duyurulan haber hakkında
Guardian gazetesi, "Thatcher'ın eski hasımları soğukta kaldı" diyor
ve "Bazıları bağışlandı ancak mönüde yine de intikam da vardı"
yorumunda bulunuyor. Yeni James Bond belli oldu Times gazetesinde
yer alan "Craig, Daniel Craig" başlıklı habere göre, James Bond
filmlerinde 007 kodlu ajanı canlandıracak altıncı aktör İngiliz
Daniel Craig olacak. Diğer Bond karakterlerinin aksine sarışın olan
Craig'in başarılı olması için izlemesi gereken yolu ise Times şöyle
çiziyor: "Craig'in Bond karakteri, 21'inci yüzyılın sembol ajanı,
Jack Bauer tiplemesine ne denli yakın olursa, o denli başarılı
olacaktır. Kiefer Sutherland'in 24 dizisinde çizdiği karakter,
kahramanlarımızın çıkarlarımızı korumak için ne kadar karanlık
olmaları gerektiğini gösteriyor. James Bond da sıcak köşesinden
ayrılmak zorunda kalacaktır." BBC TÜRKÇE