İşte birçoğunun tüyleri diken diken edecek cinsten korkunç olduğu, insanlıktan uzak birbirinden ilginç yaşam tarzları olan kabileler...Suyun altında dakikalarca nefessiz kalabiliyorlar Hint Okyanusu'nda yaşayan Bajau kabilesi, 2004 yılında gerçekleşen tsunami faciasında hiç kayıp vermedi. Neredeyse tüm hayatlarını Endonezya kıyılarında, okyanusta geçiren kabile üyeleri daha yürümeden yüzmeyi öğreniyor. Suyun altında dakikalarca kalabilme kabiliyeti geliştiren Bajau kabilesi bu özelliğiyle bilim insanlarının da dikkatini çekiyor.10 dakikadan daha uzun bir süre suyun altında kalabilen Bajua kabilesi üyelerinin bu özelliği bilim insanlarının da ilgisini çekiyor. Balıkçılıkla geçinen topluluk yüzyıllardır ‘okyanusu evleri’ gibi kullanıyor. El yapımı teknelerinde hayatlarını sürdüren Bajaular sadece değiş tokuş ve tekne tamiri gibi işler için kıyıya geliyor.Adalarına girmeye çalışan herkesi öldürüyorlar Hint Okyanusu açıklarındaki Sentinel adasında yaşayan yerel halk dünyanın dışa en kapalı topluluklarından biri. Hatta belki de en kapalı topluluk. Öyle ki sadece balıkçılıkla geçinen ve dış dünya ile hiçbir alışveriş yapmayan Sentinel kabilesi, adaya gelmeye çalışanlara da hiç de misafirperver olmayan bir biçimde yaklaşıyor.Yakın dönemde dahi Sentinel yerlileri araştırma yapmak ya da iletişim kurmak için adalarına girmeye çalışan yabancıları öldürdü. Dolayısıyla günümüzde bile Sentinel adasının içlerine girip kabilenin gündelik yaşantısını görüntülemeyi başarabilen fotoğrafçı ya da belgeselci olmadı.Teknolojiyi reddeden Amerikalı kabile Amişler Modern hayatın getirdiği tüm olanakları reddedip, elektrik dahi kullanmadan yaşıyorlar. Amişler, günümüzden çok zaman öncesinde bir yaşam sürüyor. Amerika Birleşik Devletleri'nin kuzeydoğusunda gaz lambası ile aydınlanıyorlar.Üç yüzyıl öncesinde gibi yaşamayı benimseyen kabile, ulaşımlarını da at arabalarıyla sağlıyor. Etraflarında ABD'nin en gelişmiş yerleşim yerleri bulunmasına rağmen Avrupa göçmeni bu topluluk ısrarla 21. yüzyılın tüm teknolojik yeniliklerini kullanmayı reddediyor.Thaipusam bayramı Hinduların bu kutsal bayramında insanlar Murugan'a fedakarlıklarını göstermek için vücutlarının en hassas bölgelerini piercing ile deliyor. Gelenek Hindistan'ın yanı sıra Sri Lanka, Singapur, Mauritius, Malezya, Tayland ve Myanmar'da yerel kültürün bir parçası.Bir fedakârlık göstergesi olarak bu çok geniş coğrafyada gerçekleştirilen ayinler dışarıdan bakanlar için oldukça korkutucu gelmekte.Mermi Karınca Eldiveni töreni Brezilya'daki Amazon yağmur ormanlarında yaşayan Satere-Mawe kabilesinde oldukça acılı bir gelenek sürdürülüyor. Erkek çocuklarının yetişkinliğe geçiş töreni olan bu ritüel sırasında gençler ormanın derinliklerine yanlarında birkaç kişi refakatinde götürülüp elleri mermi karınca dolu bir eldivene sokuluyor.Dünyadaki en tehlikeli karınca türü olan mermi karıncaların ısırığı oldukça tehlikeli sonuçlar doğurabilecek bir zehre sahip. Yine de bu ritüeli gerçekleştirmeyenler yetişkin bir erkek olarak kabul edilmediğinden mecburen her genç bu ritüeli gerçekleştiriyor.Ölüm ayini Venezuela ve Brezilya sınırları içinde yaşayan Yanomami kabilesinin kendilerine has gelenekleri bulunuyor. Ölülerini yakan Yanomami kabilesi, daha sonra bu ölülere ait külleri yöresel bir çorbaya serpiştiriyor.Yanomamiler bu çorbayı içtiklerinde ölülerinin ruhunun, kendi bedenlerine geçtiğine inanıyor. Üstelik bu çorba ölen kişinin en sevdiği kişiler tarafından içilmek zorunda.Diş törpületmek Özellikle Endonezya'nın Bali adasındaki Hinduların önemsediği bu gelenekte dişler törpüleniyor. Erkek ve kadının, evliliklerinin gerçekleşmesi için mutlaka yapması gereken bu ritüel, kimi zaman düğün sırasında da gerçekleştiriliyor.Banyo yasağı Endonezya'da bulunan Tidong topluluğunda evlilik sırasında çiftler kalın bir perdeyle ayrılacak şekilde yan yana oturtulur. Tören sırasında damat güzel aşk şarkıları söylemediği sürece gelinin yüzü gösterilmez. Güzel aşk şarkılarının söylenmesinin ardından perde açılır. Sonrasında ise ritüelin son parçası olarak evli çiftin, üç gün boyunca banyoya gitmesi yasaklanır.Ölülerle dans ayini Afrika'nın güneyinde bulunan ada ülkesi Madagaskar'da oldukça ilginç bir gelenek yaşatılıyor. Ülkenin her yerinde gerçekleştirilen bu gelenekte, insanlar, ölen aile büyüklerin cenazelerini mezardan çıkarıp yeni elbiseler giydirerek düzenlenen geçit töreninde dans ediyor. Bu gelenek her yedi yılda bir tekrarlanıyor.Parmak kesme ayini Okyanusya'da bulunan bu ada ülkesi tüyler ürpertici bir geleneğe sahip. Baliem Vadisi'nde yaşayan Dani kabilesi üyeleri, ölen yakınlarının cenaze törenleri esnasında yaşadıkları kederin bir ifadesi olarak parmaklarını kesiyor. Bu aynı zamanda ölen yakınlarına duydukları sevginin deDudaklarında halkayla dolaşan Surmalar Etiyopya'nın Omo Vadisi'nde yaşayan Surma kabilesi tuhaf dış görüntüleriyle dikkat çekiyor. Vücutlarına yaptıkları dövmelerle dikkat çekem Surmalar, dudak ve kulaklarına taktıkları takılarla da oldukça farklı bir görüntü sergiliyorlar.Dudaklarında halkayla dolaşan Surmalar Özellikle Surma kabilesinin genç kadınlarının dudaklarına taktıkları yemek tabakları dünya çapında bir üne sahip. Surma kabilesine mensup genç kadınlar alt dudaklarına taktıkları dev tabaklarla ömürlerinin büyük bir bölümünü geçiriyor. Ergenlik yıllarından itibaren takı olarak kullanmaya başladıkları tabaklarla yaşayan Surma kadınlarının dudakları zaman içinde deforme oluyor.Surmalı genç kadınlar evlilik çağına geldiklerinde bir taşla azı dişleri kırılıyor. Surma kabilesine mensup erkeklerin de kendilerine has yaşattıkları gelenekleri bulunuyor. Surma erkekleri aynı zamanda yetişkinliğe adım attıklarında saginé adı verilen dansı yapmak zorundalarBu dans aynı zamanda bir meydan okuma ve dövüş anlamına da geliyor. Bu nedenle saginé'nin bir diğer adı da ölüm dansı.Korkunç kabile Yaliler Yaliler ağırlıklı olarak Papua Yeni Gine'de yaşayan bir kabile. Bununla birlikte Endonezya'da da bulunan Yali kabilesi dünyanın en korkunç topluluklarından biri olarak da biliniyor. "Doğudan gelen insan" anlamına gelen Yali, yamyamlığıyla bilinen bir kabile.Dünyanın geri kalanından oldukça izole bir şekilde yaşayan Yaliler kabilesi kendilerine has kurallar ve geleneklerle hayatlarını sürdürüyor. Coğrafi olarak oldukça izole bir biçimde yaşayan Yaliler bunu ada bir halkı olmalarına da borçlu. Hâl böyle olunca kabile dışarıya da oldukça kapalı.Binlerce yıl başka insanlarla neredeyse hiç temas kurmadan yaşayan Yali kabilesi, zaman içinde geri kalan topluluklardan epeyce ayrışmış. Yalilerin yaşadığı köylere ulaşmak için saatler süren yaya yolculuklara katlanmak zorundasınız. Çünkü Yalilerin yaşadıkları bölgelere asfalt yolu veya herhangi bir medeni ulaşım biçimi bulunmamakta.Dışarıdan gelen her şeye tehdit gözüyle bakan Yaliler, yaşadıkları bölgelere gelmek isteyenlere de çeşitli tuzaklar kuruyor. 1960 yılına kadar Endonezya hükumetinin bile bir türlü ulaşamadığı bölgede yaşayan Yaliler son 60 yıldır modern insan ve modernite ile karşı karşıya gelmiş durumdalar.1960 yılına kadar bölge halkının yaşayışı ve tarihi hakkında bilinenler neredeyse hiç yok. Kabileye dair bilinen en önemli şey yabancılara pek de misafirperver davranmadıkları. Yaliler aynı zamanda dünyada kalan son yamyam kabilelerden biri olarak da biliniyor. Ancak bu yargının gerçekliği günümüzde tartışmalı bir hal almış durumda.Hatta bazı bulgular Yalilerin vejetaryen olduğunu da göstermekte. Ancak elbette her iki durum da henüz kanıtlanabilmiş değil. Elde edilen bulgular yakın zamana kadar Yalilerin savaşlarda ele geçirdikleri düşman kabilelere ait insanları uzun süre tutsak ettiklerini ve bu kişilerden bir daha haber alınamadığını gösteriyor.Çıplak Kadınlar Kabilesi 19.yy'da büyük bir sığır salgını sebebiyle neredeyse yok olma aşamasına kadar gelen Himba kabilesi, güneye hareket ederek, hayatta kalmak için farklı bölgeleri keşfetti.Bu kabilede erkekler, hayvanlarla ilgilenirken, kadınlar da günlük işlerine odaklanıyorlar. Dış dünyadan kopuk yaşayan kabile, geleneklerini bu zamana kadar yaşatmayı da başardılar. Kadınların kırmızı tenleri de kabilenin en dikkat çekici özelliklerinden biri. Kendilerini güneşten korumak için hazırladıkları bir karışımı tüm vücutlarına sürerek, bu şekilde dışarı çıkıyorlar.Özel bir taşı küçük parçalara ayırarak, yağ ile karıştırıyorlar. Bu karışımı hafif ısıtarak vücutlarına sürüyorlar. Burada yaşayan genç kızlar başlarına, inek veya keçi derisinden yapılmış bir taç takarlar. Bunu sadece ergenlik çağına gelmiş kızlar takıyor. Bu kabilede, kadınların yıkanmasına izin verilmiyor. Bu kural, suyun bol olmadığı dönemlere uzanıyor.Kadınlar, kıyafetlerini ve kendilerini, içinde bazı bitki ve ağaç parçalarının yandığı bir duman ile yıkıyorlar. Bu dumanla terleyip, bir battaniye ile sarınıyorlar. Yalnızca erkeklerin, suyla banyo yapmalarına izin veriliyor. Bu kabilenin özellikleri ve kültürleri henüz tam anlamıyla çözülebilmiş değil.Tükürerek selamlaşan kabile Nüfusunun 900.000 kadar olduğu tahmin edilen bu Masai kabilesi, devletin tüm tekliflerine rağmen, geleneksel yaşamlarından vazgeçmiyor. Bugün hala, aynı yaşam biçimlerini sürdürmeye devam ediyorlar. Maasai kabilesinde ailenin, yaşayacakları evleri kadınlar inşa ediyor.Sığır dışkılarıyla yapılan evler, genellikle tek oda olarak inşa ediliyor. Evler yuvarlak bir dairenin etrafına yapılıyor. Evlerin etrafına ise, erkekler tarafından yapılan çitler inşa ediliyor. Böylece, evlerini sığırlardan ve vahşi hayvanlardan da korumuş oluyorlar. Evlerinin ortasında kalan boş meydan ise, kabile toplantılarını ve dini törenlerini yaptıkları yer olarak kullanılıyor.Çocuklarla ve eş işleriyle de kadınlar ilgileniyor. Kadınların birden fazla erkekle evlenmesine izin verilmiyor. Belli bir yaşa kadar anneyle kalan çocuklar, sonrasında, bütün çocukların olduğu bir evde kalmaya başlıyor. Ataerkil bir kabile olan Masai, son söz hakkını yaşlı erkeklere vermiştir, ve onların sözü geçer. Geçimlerini hayvancılıkla yapan kabilede sığırlar büyük önem taşıyorlar.Dini törenlerini hala devam ettiren kabile, bu törenlerde sığır kanı içiyor. Bir dönem, aslanların büyük düşmanı olan bu kabile, şimdilerde korunmaları gerektiğini kabullenmiş durumda. Bir erkeğin sahip olduğu sığır sayısı, hem zenginlik hem de bir statü göstergesi kabul ediliyor. Erkekler sığır sayısına göre yani zenginliklerine göre eş sayılarını da çoğaltabiliyorlar.Erkekler gün içinde hayvancılıkla uğraşıp, av malzemeleri yapıyorlar. Kadınlar ise, ev ve çocuklarla ilgilenip, takı yapıyor. Bu takılar daha sonra, kabileyi görmek isteyen turistlere satılıyor. Kabilede selamlaşmanın da ilginç bir yolu bulunuyor. Burada yaşayan halk birbirleriyle tükürerek selamlaşıyorlar.Büyükler, gençleri kutlamak için de tükürüyor, yeni doğan çocuğa kötülük gelmemesi için de. Küçükler de büyükleri, selamlamak için önce kendi ellerine tükürüyorlar. Bu büyüklere karşı bir saygı göstergesi olarak kabul ediliyor. Kabile üyeleri her ne kadar, modern yaşamdan uzak dursalar da, kabilelerini ziyaret etmek isteyen turistlere para karşılığında buraları gezdiriyorlar. Danslarla karşılıyor, kabilelerini tanıtıyorlar.Avladıkları hayvanı yemiyorlar Günümüzde yalnızca yaklaşık olarak 35.000 yerli Yanomami üyesi kaldığını tahmin ediliyor. Büyük ölçüde dış dünya ile temas kurmayan bu kabile, şiddete olan merakları ile de biliniyor. Özellikle kabile erkekleri, şiddet eğilimleri ile tanınıyor. Kabile kadınları, büyük hayvanları avlamak ve öldürmek dışında, ev ile ilgili olan tüm işlerden sorumlu tutuluyor.Kabile, yiyeceklerinin yüzde seksenini kendi bahçelerinden karşılıyor. Yanomami kadınları, bahçelerinde verim olmayana kadar, bu bahçeleri ekiyor. Amazon bölgesinde toprak çok verimli olmadığı için, her iki ya da üç yılda bir bahçelerini başka yerlere taşıyorlar. Avlanma, kabilenin yiyeceklerinin yüzde onunu karşılasa da, erkekler arasında avlanma çok önemli kabul edilir.Avlanma,kabilenin yiyeceklerinin yüzde onunu karşılasa da, erkekler arasında avlanma çok önemli kabul edilir. Avlanma kurallarının arasında, öldürdükleri hayvanın eti yememek var. Her avcı kendi öldürdüğü hayvanı bir başkasına veriyor.Avlar, kabile erkekleri arasında dağıtılıyor. Yanomami kızlarının çok küçük yaşlardan itibaren, annelerine yardım etmeleri bekleniyor. Belli bir yaşa gelen genç kızların da evlenip, çok çocuk doğurması isteniyor. Kabilde kızlar adet görmeye başladıktan sonra evliliklerine izin veriliyor.Adet kanı kabilede zehirli olarak kabul edilir. Regl olan genç kız, kendi evinden uzaklaştırılarak, bir kulübeye götürülür. Adet kanı kabilede zehirli olarak kabul edilir. Regl olan genç kız, kendi evinden uzaklaştırılarak, bir kulübeye götürülür.Ritüeller , Yanomami kültürünün çok önemli bir parçası kabul edilir. Burada her canlının, taşın, kayanın, veya herhangibir nesnenin bir ruhu olduğu kabul edilir. Bu ruhların bazen iyi bazen de kötü oldukları düşünülür.Bazen bu ruhlar kötü ve saldırgan olurken, bazen de iyi ve hastalıklara karşı şifa olduklarına inanılır.İnsan eti yiyorlar Bu kabile ağaçlarda yaşayıp, kıyafet giymeyi reddediyor. Korowai kabilesi, dünya üzerinde yaşayan son yamyam kabile olarak biliniyor. 1970’lerde keşfedilen kabile, o güne kadar dünya üzerinde başka birilerinin olduğunu dahi bilmiyordu. Endonezya’nın ağaçlarda yaşayan son yamyam kabilesi görenleri hayrete düşürüyor. Endonezya'nın Batı Papua kentindeki Korowai halkı, tıpkı 10.000 yıl önce yaşadıkları gibi yaşamaya devam ediyorlar.