Ölen oğlunu görüyor, ölen oğluyla konuşuyor...

Hiç görmeyeceğini bilince insan, milyonlarca yıldığı görmüyormuş gibi oluyor demek ki özlediğini...Duvarlarda boş çerçeveler yaratıp içine yerleştiriyor demek ki suretini!

Nesrin YILMAZ nesriny@internethaber.com

Ali İsmail Korkmaz yaşam savaşını kaybettikten birkaç gün sonra abisi Gürkan Korkmaz'la konuşmuştuk telefonda...

Onun sesi titriyordu Ali İsmail'i anlatırken, ben ağlıyordum çaktırmamaya çalışarak...

Soru soracağım zaman derin bir nefes alıp, veremiyordum...

Gözyaşlarım yanaklarıma süzülüyor, bir yandan da haberi nasıl yazacağımı düşünüyordum...

"O dünyanın en iyi insanıydı" derken abisi can kardeşi için, lime lime oluyordu ciğerim...

Yazdığım en zor haberdi, ağlamaktan ekranı göremiyordum yazarken...

O an insanın aklına en sevdikleri geliyor, en sevdiklerin...

Ve.. Ya kaybedersem diye korkudan iki de bir "Allah korusun" diyerek içinden, Allah'a emanet ettiklerin...

Hep derler ki dünyanın en büyük acısı evlat acısıdır, sonra kardeş acısı...

Allah kimseye yaşatmasın...

Fatih Hilmioğlu en zor zamanlarından birinde kaybetti evladını...

Hapisteyken gepegenç oğlu trafik kazasında vefat etti...

Hatırlıyorum, binbir prosedürle çkıp gelmişti cenazesine oğlunun...

Hani bir baba kaç kere ölür evladını kaybedince!

Ne kadar ölürse o kadar ölmüştü işte!

Aylardır göremediği oğlunu elim bir kazada kaybetmiş, soğuk bedenini koklayabilmişti en son!

"Kahpe" ölüm haber vermiyor ki geleceğim diye!

Sevdiklerini son bir kez koklayıp, son bir öpücük kondurup ve hatta öpücüklere boğup gönderme şansın yok ki!

Bir anda...

Alıp gidiyor, hiç düşünmeden...

Öyle gitmişti oğlu, zaten uzaktaydı, daha uzağa, sonsuzluğa gidivermişti...

Fatih Hilmioğlu ölen oğlunu görüyormuş şimdilerde!

Hücresinin her yerinde!

Baba bu, özlemiş işte!

İçim ağlaya ağlaya, gözyaşlarım sular seller gibi taşa taşa yazıyorum yazıyı...

Duvaralara yapıştırdığı özlemle konuşan bir baba geliyor gözlerimin önüne...

Oğluyla dertleşiyor işte...

İnsan duvarlardan başka kiminle dertleşebilir ki zaten hücrede!

Soğuk beton duvarlarda evlat sıcaklığı arayıp gülümsüyor olmalı...

Hiç görmeyeceğini bilince insan, milyonlarca yıldır görmüyormuş gibi oluyor demek ki özlediğini...

Duvarlarda boş çerçeveler yaratıp içine yerleştiriyor olabilir sevdiğinin suretini!

Zor...

Bir insanın evladını, en sevdiğini, kaybetmesi, bunu kabullenememesi çok zor...

Ama...

Bir babanın buz gibi beton duvarlara bakarak oğluyla konuşmasını izleyip de tedbir almayacak kadar vicdansız olmak çok daha zor!